Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

itirazın reddine dair 05/08/2022 tarihli kararının kaldırılmasını, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin 03/08/2022 tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, icra takibinin durdurulmasını talep ve dava etmiştir....

Somut olayda, usulsüz de olsa 23.06.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, bundan sonra, borçluya, takip dosyası bilgilerine yer verilerek 18.08.2015 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emri tebliğ işlemi dışında diğer tebligatların da usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiasının olmadığı anlaşılmakla, en geç 18.08.2015 tarihinde takipten ve dolayısıyla usulsüz tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, borçlu vekilinin 05.11.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

    Somut olayda; Şikayetçi borçlu aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle icra dosyasına takip borçlusunun süresi içinde itiraz etmesi nedeniyle kesinleşmiş bir takipten söz edilemeyeceğinden, ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle konulan hacizlerin de takip kesinleşmeden konulmuş sayılacağından kural olarak icra mahkemesince verilen kararların uygulanması için kesinleşmesi gerekmediğinden ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle ve icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğinden takip kesinleşmeden önce uygulanan haciz işlemlerinin usulsüz olduğu, her ne kadar Dairemizin 29.12.2020 tarih 2020/1592 Esas 2020/3136 Karar sayılı kararı ile Küçükçekmece 1....

    tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin, öğrenme tarihinden itibaren süresinde olduğu ve ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı gözetilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligat tarihi, öğrenme tarihi olan 11.08.2014 olarak düzeltilip, bu tarihe göre kambiyo vasfına yönelik şikayet ile imzaya itirazın İİK'nun 168/3-4. maddelerinde öngörülen yasal 5 günlük sürede yapılması nedeniyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      a yapıldığı anlaşılmakla, aynı Kanun'un hasma tebliğ yasağını düzenleyen 39. maddesindeki "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmü nedeniyle usulsüz olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu ... yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte, borçlu ...'...

        Davalı savunmasında binayı sözleşmede belirtildiği gibi hatta daha üstün vasıflarla günün şartlarına ve kullanımına daha elverişli bir şekilde imâl ve teslim ettiğini, sözleşmede olmamasına rağmen bina dış yüzeyinin mantolama ile kapatıldığını, davacıların teslimin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra davayı açmalarının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, davacıların daireleri teslim alırken herhangi bir konuda itirazi kayıt koymaksızın teslim alması sebebiyle cezai şart hakkından vazgeçmiş bulunduğununda kabulü gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacıların teslim anında itirazi kayıt koymamış olması nedeniyle ceza şartına yönelik taleplerinin reddine, eksik imalât bedelinden belirlenen müteahhitlik karı düşürülerek 6.889,36 TL eksik malzeme 2.952,58 TL işçilik olmak üzere toplam 9.841,94 TL bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

          tebliğ şikayetine ilişkindir....

          Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında, neticeten şikayetin reddi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK'nın 355/1 maddesi delaletiyle HMK'nın 353/1- b.2 maddesi gereğince usulsüz tebliğ şikayetinin esastan reddine dair ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, usulsüz tebliğ şikayeti reddedildiğinden, davacı hakkında yapılan takip işlemlerinin iptaline ilişkin ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerin de reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2- Mersin 3....

          Eldeki olayda şikayete konu icra takip dosyasında davacı borçluya ödeme emrinin 10/06/2008 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereği tebliğ işlemi usulsüz olsa dahi tebliğ yapılan kişi tarafından tebliğ işleminin öğrenilmesi halinde öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilmelidir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayetin aynı maddenin 1. Fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. Fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunluğu olduğu, somut olayda borçlunun şikayet konusu takipten Adana 7....

          İcra Müdürlüğü'nün 2018/8209 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibinde müvekkili adına çıkartılan ödeme emrinin usulsüz olarak muhtara tebliğ edildiğini, bu nedenle söz konusu tebliğ tarihinin müvekkili şirketin ıttıla tarihi olan 10/03/2022 tarihi olarak düzeltilmesine ve iş bu tarihin tebliğ tarihi olarak sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davaya konu ödeme emri tebligatında ise tebliğ memuru tarafından muhatabın adreste bulunmama sebebi, muhatabın adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği belirtilmeden matbu beyan ile tebligatın muhtara bırakıldığını, söz konusu tebligatın bu haliyle açık bir şekilde usul ve mevzuata aykırı olduğunu, yine söz konusu dosyada müvekkili şirket adına çıkartılan kıymet takdiri tebligatının da usulsüz olduğunu, ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmeden yani dosya kesinleşmeden konulan hacizler hükümsüz olduğundan, tebliğ...

          UYAP Entegrasyonu