DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine toplam 13.836,29 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibine gidildiği, davacı vekilinin 24/06/2020 tarihinde icra dosyasına itirazlarını içerir dilekçe verdiği, icra müdürlüğünün 02/07/2020 tarihli kararı ile 25/11/2019 tarihinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, itirazın süresinde olmadığından bahisle takibin devamına karar verildiği, takip borçlusu vekilinin ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği 18/06/2020 tarihinde takipten haberdar olduklarından bahisle 02/07/2020 tarihinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu, takipten 18/06/2020 tarihinde haberdar olduğunu iddia eden davacı tarafın 18/06/2020 tarihinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunması gerektiği, 7226 Sayılı Kanun ile uzatılan sürenin son gününün 30/06/2020 tarihi olduğu, bu nedenle şikayetin süresinde yapılmaması nedeniyle verilen kararın yasaya uygun olduğu...
İcra Dairesinin 2019/31881 esas sayılı dosyası üzerinden aleyhine icra takibi başlatıldığını, takip nedeniyle ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, tebliğ mazbatasındaki imzanın mahalle muhtarına ait olmadığını, takipten 23/12/2019 tarihinde haberdar olduğunu belirterek, tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, " ... İstanbul Anadolu 18. İcra Dairesinin 2019/31881 esas sayılı dosyası üzerinden takip alacaklısı tarafça takip borçlusu aleyhine icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacı tarafa 19/11/2019 tarihinde TK 21/2. Maddesine göre tebliğ edildiği şikayetçi tarafça 26/12/2019 tarihinde mahkememizde usulsüz tebligat şikayetinde bulunulduğu görülmüştür....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda, şikayetçi 3. kişi ... ’a 06.02.2017 tarihinde 103 davet kağıdı tebliğ edilmiş ve buna yönelik olarak usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....
Şikayetçi borçlular, icra mahkemesine yaptığı başvurularında, ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğinden bahisle ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10/02/2020 olarak düzeltilmesini, aksi halde davacı Perihan'ın tebliğ tarihinde ağır ameliyat geçirmiş olması, Riccardo'nun da Türkçe bilmemesi nedeniyle gecikmiş itirazlarının kabulü ile borca, yetkiye ve imzaya itirazlarının kabulünü karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ödeme emrinin davacı Riccardo'nun kendi imzasına, davacı Perihan'ın ise eşinin imzasına tebliğ edildiğinden bahisle tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK 65. Maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
İcra Müdürlüğünün 2011/3862 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; başlangıçta alacaklının Türkiye İş Bankası A.Ş., borçluların Mehmet T1 Ali Rıza Bozkurt, Selma Topaloğlu ve Dursun Topaloğlu olduğu, takibin genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, borçlulardan Dursun Topaloğlu'na ödeme emrinin 03/10/2011 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından adı geçen borçlunun 12/10/2015 tarihinde vefat ettiği, alacaklının talebi üzerine bu borçlunun mirasçılarına muhtıra tebliğ edildiği, davacıya tebliğ çıkarılan muhtıranın 24/05/2016 tarihinde TK.nun 21/2 maddesi gereği tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı taraf kendisine gönderilen muhtıranın usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmekle birlikte takibe konu borca karşı itirazlarını da sunmaktadır. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunda; sıra cetveli tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği 31/03/2015 tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesini istediği, mahkemece, tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Sıra cetveli tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması zorunludur....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, öğrenme tarihi olarak 31/07/2014 tarihini bildirdiğine göre 11/08/2014 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, takip dosyasına 06/08/2014 tarihinde itiraz ettiğine göre 09/09/2014 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekir iken kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Genel haciz yolu ile yapılan ilamsız icra takibinde, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olup, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 20.02.2014 olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece borçlunun istemi tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığından bahisle reddedilmiştir. 7201 Sayılı Kanun'un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından 13/09/2021 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile; mahkemenin taraflar arasında gerçekleşen whatsap mesaj kayıtlarını delil olarak görmeyerek davalının yazışmalarda borcunu ikrar etmesine rağmen bu delile itibar etmediğini, oysa mesaj gönderen hattın davalının tek yetkilisi olduğu şirkete ait bulunduğunu, söz konusu mesajların yazılı delil başlangıcı sayılarak tanıklarının dinlenmesi gerekirken mahkemece tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, mesaj kayıtlarının delil olarak değerlendirilmemesine rağmen gerekçe içinde çelişkiye düşecek şekilde mesaj içeriğine mahkemece girilerek borç ifasının itirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmesi sebebiyle faiz istenemeyeceğinin kabul edildiğini, kaldı ki durum ve koşullardan aksinin anlaşılması halinde alacaklının asıl borca bağlı ferileri talep edebileceğini, itirazi kaydın öne sürülmesinin herhangi bir şekle tabi tutulmadığını, bu yönden de mesaj kayıtlarının yazılı delil başlangıcı...