İcra Müdürlüğü'nün 2018/3519 talimat dosyasında T3 satıldığını taşınmazın kıymet takdir raporunun TK 21/2. maddeye göre müvekkiline usulsüz olarak tebliğ edildiğini kıymet takdir raporunun yasaya aykırı tebliğ edilmesi nedeniyle kıymet takdirine itiraz hususundaki hakların engellendiğini söyleyerek ihalenin feshini istemiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan tebligatta usulsüzlük olmadığını satış ilanına da herhangi bir itirazın bulunmadığını söyleyerek davanın reddini istemiştir. Davalı ihale alıcısı cevap dilekçesinde özetle yapılan ihalede hiçbir usulsüzlüğün bulunmadığını söyleyerek davanın reddini istemiştir....
İlk derece mahkemesince; davacının usulsüz tebliğ şikayetinin ve ödeme emrine itirazının reddine karar verilmişse de; davacı tarafın dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, ödeme emrinin 11.11.2019 tarihinde 150 Evler Muhtarlığına tebliğ edildiğini, o tarihte tarafına ait işyerinin kapalı olduğunu, ev adresinin ise Şirinkent Mahalle Muhtarlığına kayıtlı olması nedeniyle yapılan tebligatın usulsüz olduğunu beyan ettiği ancak mahkemece davacının iddialarının araştırılmadığı görülmektedir....
ancak icra müdürlüğünce bu taleplerinin reddedildiğini bildirerek birinci, ikinci, üçüncü haciz ihbarnameleri ile 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ nedeniyle iptaline, icra müdürlüğünün haciz ihbarnamelerine itiraz ile haczin kaldırılması talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına, 89/3 haciz ihbarnamesinin geçersizliğine, haciz ve yakalamaların kaldırılmasına, davacının borçlu sıfatının sistemden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Sayılı takip dosyasında A- muris borçlu T1'e yapılan tebligata yönelik şikayetin Aktif Husumet Yokluğu nedeniyle REDDİNE, B-Mirasbırakanın vefat tarihi olan 03/09/2020 tarihinden sonra konulan tüm hacizlerin KALDIRILMASINA” karar verilmiştir. Şikayetçiler vekili istinaf başvurusunda özetle; murise yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü hususunda çekişme bulunmadığını, mirasçıların öğrenme tarihinden itibaren usulsüz tebligata ilişkin şikayet hakkının bulunduğunu, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile yetkiye, borca ve zamanaşımına dair itirazların çerçevesinde takibin iptaline karar verilmesini, aksi halde murisinin ağır hastalığının bulunması, takibe itiraz imkanı olmaması nedeniyle geçikmiş itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Borçlunun yetkiye, imzaya ve borca itirazları ile birlikte usulsüz tebliğ şikayeti mevcut ise, usulsüz tebliğ şikayeti Mahkemece ön mesele olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olup olmadığı, şikayetin İİK'nın 16 ve TK'nın 32. maddeleri kapsamına göre süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edildikten ve bu hususa gerekçede yer verildikten sonra borçlunun yetki, imza ve borca itirazlarının öğrenme tarihine göre yasal 5 günlük süre içerisinde ileri sürülüp sürülmediği belirlenerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, davacıların ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dava dilekçesi özetinde, gerekçede ve hükümde yer verilmediği, usulsüz tebliğ şikayeti herhangi bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmaksızın doğrudan davacıların tüm itirazlarının süre yönünden reddi yönünde eksik inceleme ile isabetsiz şekilde yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır....
İİK'nun 65. maddesinde (Değişik: 18/2/1965 - 538/35 md.); "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258E.-1991/344 K). Somut olayda, şikayetçi borçluya gönderilen ödeme emrinin yukarıda açıklanan sebeple usulsüz tebliğ edildiği, Orhan Mahallesi muhtarının düzenlediği "tebligat tutanağı" başlıklı tutanak içeriğine göre şikayetçi borçlunun usulsüz tebligatı 19/06/2018 tarihinde öğrendiği anlaşıldığından, mahkemece, davanın usulsüz tebligat şikayeti olarak nitelendirilmesi ve ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi isabetli olmuştur. Dairemizce yapılan yargılama neticesinde; şikayetçi borçlu vekilinin bildirdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından Yargıtay 12....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/2050 esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle müvekkilinin takibe itiraz etme imkanı olmadığını, ilgili tebligatın müvekkilinin mernis sisteminde kayıtlı adresi bulunmakta iken müvekkilinin babasının adresine çıkartıldığını ve aynı konutta yakınına tebliğ edildiğini, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu itibarla öğrenme tarihi olan 11/11/2021 tarihi itibarıyla icra dosyasına itirazda bulunulduğunu, olayda müvekkilinin bilinen en son adresi esas alınarak çıkarılmış bir tebligat olmadığını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, usulsüz tebligat nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşürüldüğünü iddia etmenin de mümkün olmadığını, bu bakımdan öncelikle usulsüz olarak yapılan tebliğden ve icra takibinden 09/11/2021 tarihinde haberdar olan müvekkili adına öğrenme tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi sayılması ve icra dosyasına vaki itirazın süresi içerisinde yapıldığının tespiti gerektiğini, dayanak icra dosyasında...
Mahkemece daha önce tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10....
Somut olayda davacı vekili, ödeme emrinin ve kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiğini, ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığını, , mükerrer ipotek takibi yapıldığını, borca ve yetkiye itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece takibin ilamlı takip olmayıp ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ödeme emrine süresinde itiraz edildiğinin tespitine, takibin iptali isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinafa başvurulmuştur. HMK' nın 297....