Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince yapılan satış ilanı tebliğ işleminin şeklen usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, şikayet dilekçesinde tebliğ usulsüzlüğünün gerekçesini bildirmeyen şikayetçinin ilk kez istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddia kamu düzeninden olmayıp resen nazara alınamayacağından, 10.3.2021 tarihli ihaleye ilişkin 13.01.2022’de yapılan fesih isteminin 7 günlük yasal sürede olmadığından bahisle şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerekirken, ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Şikayet edilen alacaklının temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12....
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve gecikmiş itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. ŞİKAYET Şikayetçi borçlu vekili şikayet dilekçesinde, takipten 09.07.2021 tarihinde haberdar olduğunu alacaklıya bir borcu olmadığını, ödeme emri teblig tarihinde amcasının kemoterapi tedavisi nedeni ile ...'...
Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258 Esas 1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172 E.-107 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Şikayetçi vekili, şikayetçi adına düzenlenen ödeme emri tebligatında müvekkili vakıf yetkilisinin aktivasyon işlemlerini tamamlaması sonucunda 16.07.2021 tarihinde haberdar olduklarını belirterek usulsüz tebligat şikayetinde bulunmuştur. Tebligat Kanunun 32. Maddesi uyarınca usulsüz tebligattan haberdar olunmuş ise öğrenme tarihi tebliğ tarihi sayılır....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 12.11.2015 tarih ve 2015/282 Esas, 2015/608 Karar sayılı tahliye istekli dava nedeniyle yapılan duruşma davetiyesinin, borçlu asile 16.6.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmekte olup; borçlu, icra mahkemesine yaptığı 01.7.2015 tarihli şikayet başvurusunda bu tebliğ işleminin de usulsüz olduğunu ileri sürmemektedir. O halde, her nekadar mahkemenin ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin gerekçesi yerinde ise de; borçlunun hakkındaki takipten tahliye davasından gönderilen dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 16.6.2015 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla mahkemece, şikayetin süreden reddi gerekirken esastan incelemeyle kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Tebligat mahalle muhtarı imzasına tebliğ ettirilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ayrıca en yakın komşu/kapıcı/yönetici ........ 'ye haber verilmiştir.'' şerhi ile 30.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresi içinde tebliğin usulsüz yapıldığı iddiası ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine kadar verildiği, borçlu tarafından kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda, şikayetçiler vekilinin dava dilekçesinde ihalenin fesihi sebebi olarak bildirdiği hususlar, icra emrinin emri tebliğinden sonra müvekkillerine ikinci kez gönderilen icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile ek kıymet takdir raporunun müvekkillerine tebliğ edilmediği iddiasına ilişkin olup, mahkemece bu iddiaların doğruluğu ve ihalenin feshi sebebi teşkil edip etmediği hususları ile kamu düzenine aykırılık yönünden bir değerlendirme yapılmadan şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle ihalenin feshine karar verilmiş olması hatalı olmuştur....
Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda, ilk derece mahkemesince ödeme emri tebliğ mazbatası aslı Ağrı PTT Müdürlüğünden istenilmesine rağmen, tebliğ mazbatası aslı temin edilememiştir. İlk derece mahkemesince yaptırılan kolluk araştırmasına göre, davacının halen 100. Yıl Mah., Yeni Denizhan Cad., Dış Kapı No:73, İç Kapı No:1, Ağrı adresinde 5 yıldır bulunduğu tespit edilmiş olup, ödeme emri tebliğ mazbatası aslına ulaşılamadığından, aynı konutta yakına yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı denetlenememiştir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Buna göre, takip dayanağı çek Ağrı'da keşide edilmiş, muhatap bankanın bulunduğu yer Ağrı Şubesi ve borçlu davacının adresi Ağrı İli olup, takipte İzmir İcra Müdürlüğü yetkili değildir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur....
2017/3359 K.sayılı ilamı ile; borçlu adına çıkartılan 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan bahisle şikayetin sürede olduğunun kabulü gerektiği belirtilerek bozulduğu görülmektedir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip kesinleşmeden yapılan tüm hacizlerin kaldırılması, yetki itirazımızın kabulü ile icra dosyasının yetkili İstanbul İcra Dairesine gönderilmesi, takip konusu senet kredi sözleşmelerinin dayanağı olduğundan sözleşmedeki şartların yerine getirilip getirilmediği yargılamayı gerektirdiğinden İİK Madde 170 a- 2 gereğince icra takibinin resen iptaline karar verilmesi, davacıların kefil olarak senede imza attıklarını ancak eşinin rızası bulunmadığından kefalet geçerli olmadığını, borca itiraz ettiklerini belirterek; tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin 10/07/2020 tarihi olarak düzeltilmesini, bu kapsamda takip kesinleşmeden yapılan tüm hacizlerin kaldırılmasına, yetki itirazlarının kabulü ile icra dosyasının yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesini, takip konusu konusu senet kredi sözleşmelerinin dayağı olduğundan sözleşmedeki şartların yerine getirilip getirilmediği yargılamayı gerektiğinden...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava konusu uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı takipte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet ile imzaya ve borca itiraza ilişkindir. Mahkemece davacının usulsüz tebligata yönelik şikayetinin kabulü ile davacıya yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespitine, öğrenme tarihi olan 15/10/2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne karar verilmiş, bu husus davalı alacaklı tarafından istinaf konusu edilmediğinden kesinleşmiştir. İİK'nın 168/3- 5. maddesi hükmü gereğince, takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, borçlunun, bu yöndeki şikayetini beş gün içinde, yine borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir....