Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı, muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunma hakkı ise, tebligatın muhatabına aittir. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu, yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi, icra dairesi de, tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, tebligatın usulsüz olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/13697 esas sayılı dosyasında borçlu sıfatı ile kendileri haklarında genel haciz yolu ile takip yapıldığını, takipten önceki temlik nedeniyle borçlu sıfatları bulunmadıklarını ileri sürerek ödeme emrinin iptali ve ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinde bulunduğu, mahkemece usulsüz tebliğ işlemi şikayeti hakkında değerlendirme yapılmadığı, takip tarihi itibariyle alacağın temlik edilmiş olması nedeniyle Türk Ekonomi Bankası AŞ.'nin borçlu sıfatı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmiştir.Borçlunun yukarıda detaylı olarak açıklanan bu itirazı, borca itiraz niteliğinde olup, takip prosedürü itibariyle genel haciz yolu ile takipte İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal yedi günlük itiraz süresi içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir....
Mahkemece, şikayetçinin dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuken korunmaya değer yararı olsa bile borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin ancak borçlu tarafından yapılabileceği, şikayetçinin ise alacaklı konumunda bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, sıra cetvelinde alacaklı konumunda olan şikayetçinin diğer bir alacaklı olan şikayet olunanlar tarafından girişilen takiplerde ödeme emirlerinin takip borçlularına usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle şikayet yoluyla sıra cetveline itiraz edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İİK'nun 142/son maddesi "itiraz alacağın esas ve miktarına tallûk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yolu ile tetkik merciine arz olunur." hükmünü içermektedir....
Somut olayda, ödeme emrinin “muhatap aranılan saatlerde iş gereği adres dışında olması nedeniyle daimi çalışanı ...... imzasına tebliğ edildi 05.02.2015 ”şerhi ile tebliğ edildiği görülmüş , tebligat adresinin borçlunun ikametgah veya işyeri adresi olmayıp, ... Ltd. Şirketinin ticaret sicil adresi olduğu, tüzel kişiye ait adreste borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla mahkemece tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 28.09.2015 olarak tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Taşınmazların ilamsız icra yolu ile tebliğine ilişkin takipte borca itirazların icra dairesine yapılması gerekirken, icra mahkemesine yapılması usulsüz olup mahkemece borca itirazların bu nedenle reddi yerine, süreden reddi doğru değil ise de bu istem sonuçta reddedildiği için bozma sebebi yapılmamıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, müşterek borçlu müteselsil kefiller hakkında yapılan ihtiyati haciz istemine ilişkin değerlendirmede müşterek borçlu müteselsil kefillerden ... yönünden ihtiyati hacze ilişkin koşulların oluştuğu, hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edildiği, müşterek borçlu müteselsil kefil farmada ecza deposu ticaret limited şirketi yönünden yapılan değerlendirmede ise; dosyaya sunulan sözleşme ve tebligatlara göre kefile çıkartılan tebligatın borçlu kefilin imzasını taşıyan kredi sözleşmesinde belirtilen adrese yapılmadığı, ilgilinin sözleşme dışı adresine çıkartılan hesap kat ihtarnamesinin ilgiliye tebliğ edilmeden iade edildiği, diğer adresine yapılan tebligatın da usulsüz tebliğ edildiği görülmekle usulüne uygun hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden talep edilen ihtiyati haciz istemine ilişkin şartlarının oluşmadığının kabulü ile farmada ecza deposu ticaret limited şirketi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir....
Davacılar vekili istinaf sebebi olarak tebligatın usulsüz yapıldığını ileri sürmüştür. Tebligat Kanunu'nun 10/1 hükmüne göre "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." Tebligatın bu şekilde yapılamaması halinde sistemde kayıtlı adreslere veya adres araştırması ile tespit edilen adreslere tebligat yapılır. Dosya kapsamında davacıların, dava dilekçesinde adreslerini "......." olarak gösterdikleri, bu adresin davacıların bilinen adresi olduğu, ilk tebligatların bu adrese çıkarıldığı ve tebliğ edildiği, dosyanın işlemden kaldırıldığı 07/10/2020 tarihli duruşmaya ilişkin tebligatın da ilk önce bu adrese çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine ise davacı şirketlerin sicile kayıtlı "......" ve "......." adreslerine yapıldığı ve iade edilmesi üzerine aynı adreslere TK m.35'e göre tebliğ edildiği, böylece duruşmaya ilişkin tebligatların usulüne uygun yapıldığı anlaşılmıştır....
ye ait iken usulsüz şekilde önceki yönetim tarafından hissenin davalıya devredildiğinden bahisle davalının kooperatfi üyeliğinin usulsüz ve muvazalı olduğunu iddia etmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davacı yönetimin bu konuda genel kuruldan yetki almadan dava açıp açamayacağı, genel kurul tarafından yönetime ....tarafından dava açılması halinde davaya müdahil olma yetkisi verilmesinin, davacıya bu hususta yetki verilmesi anlamını taşıyıp taşımadığı, hukuki yarar, dava şartlarının varlığı halinde davacının davasında haklı olup olmadığı, yapılan işlemin muvaazalı olup olmadığı iptali gerekip gerekmediğine ilişkidir. DAVACININ AKTİF HUSUMET EHLİYETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Davacı tarafından kooperatif üyesi olan dava dışı ....ye ait üyeliğin davalıya usulsüz olarak 2005 yılında devrediliğinden bahisle davalının üyeliğinin muvazaa nedeniyle iptali isteminde bulunmuştur....
Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davaya karşı cevabında davacının yapmış olduğu usul ve işlemlerin Elektrik Enerjisi Düzenleme Kurulu'nun kararlarına aykırı olduğunu dava konusu işyerinin tarafınca 24/08/2005 tarihinde kiralandığını, iş yerini kiraladıkları zaman iş yerinin sayacı bulunmadığını, davacı kuruma sayacın takılması için dilekçe ile başvuruda bulunduklarını, ancak davacının sürekli olarak iş yerine gelip kaçak elektrik kullanımı, vardiye, usulsüz tutanak tutup, mağdur ettiklerini, kaçak elektrik kullanıldığı iddia edilen sayacın kullanıldığı dönem ile yeni sayacın takıldığı dönem karşılaştırıldığında arada farkın bulunmadığını, kaçak elektrik kullanmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi; Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ......
Davalı üçüncü kişiler istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının verilmesinden sonra dosyaya davalı olarak eklenmelerinin usulsüz olduğunu, İcra Mahkemesine yaptıkları usulsüz tebliğ şikayetinin bekletici mesele yapılması gerektiğini, 2. haciz ihbarnamesine itirazlarının süresinde olduğunu, taraflarına 3. haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini, bu nedenle şikayete konu İcra Müdürlüğü kararının isabetli olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılması ile şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. C....