WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, İİK’nun 168/4-5 maddesinde öngörülen 5 günlük süreden sonra imzaya ve borca itiraz ederek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayeti incelenemeden işin esasının incelenerek imzaya itirazın kabulü karar verilmesi üzerine, mahkeme kararının Dairemizce, öncelikle usulsüz tebliğ şikayeti yönünden inceleme yapılması gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu...

    İcra Müdürlüğü’nün 2021/8142 Esas sayılı dosyasından 41 ve 62 barkod no ile gönderilen ödeme emri tebligatları ve tebliğ mazbatasının Tebligat Kanunu ve özellikle de 23. maddesinin 6. bendinde ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi başlıklı 35. maddesinin e bendindeki usule aykırı bir şekilde düzenlenmiş olması sebebi ile iptaline, usülsüz tebliğ nedeniyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 28.05.2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23. maddesinin 9. Bendine göre, tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının tebliğ evrakında bulunması zorunludur. (Hukuk Genel Kurulu’nun 08/10/2008 tarih ve 2008/12- 536 esas, 2008/574 karar)....

    adresine tebligat çıkartılması gerekirken, doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin ve yine sanıklardan ...'in çıkarılan gerekçeli karar tebligatının "muhatabın askere gittiğini beyan eden aynı iş yerinde çalışan işçi ...." imzasına tebliğ olunmasının usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatların usülsüz olması karşısında; temyiz iradesinin belirlenmesi bakımından gerekçeli kararların sanıklar ... ve ...'e usulünce tebliğ olunması gerektiği, 2)Sanık ... hakkında, katılan ...'e yönelik tehdit ve hakaret suçlarından kurulan hükümler ile sanık ... hakkında katılan ...'e yönelik hakaret suçundan kurulan hüküm de temyiz edildiği halde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin bu hususta görüş içermediği, Anlaşıldığından, katılan sanık ... müdafiinin, katılan sanık ...'in ve sanıklar ... ve ...'...

      a tebliğ edildiği, nüfus kayıtlarına göre ...'ın tebliğ tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olması nedeniyle tebligatın usülsüz olduğu ve öğrenme üzerine gerçekleştirilen temyiz isteğinin süresinde olduğu kabul edilerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti yargılama aşamasında toplanan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır....

        Blok D 26 K 6 adresinde oturduğunu beyan etmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararın eski adresine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

          Müdürlüğü'nün 2010/24632 sayılı takip dosyasında düzenlenen ........2011 tarihli sıra cetvelinin kendilerine usülsüz tebliğ edildiğini, sıra cetvelinde birinci sırada pay ayrılan davalının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalının payından müvekkilinin alacağının ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı taraf tacir olduğundan davaya ticaret mahkemesinde bakılması gerektiğini, davacının yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra bu davayı açtığını, müvekkilinin ciro yoluyla kendisine geçen üç adet bonoya dayandığını ve iyiniyetli olduğunu, muvazaanın sözkonusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

            Ödeme emrinin davalıya 24.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 11.12.2014 tarihli dilekçesi ile temerrüt nedeniyle tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece icra dosyasında yapılan ödeme emrinin tebliğinin usülsüz olduğu, davalının mernis adresinin farklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kiracı icra dosyasında yapılan tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi süresinde de itirazda bulunmadığından 24.09.2014 tarihinde yapılan ödeme emri tebliği kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden dikkate alamaz. YHGK.nun 30.3.2005 gün ve 2005/6-190 E-220 K ve 29.5.2005 gün ve 2005/6-518 E-518 K sayılı kararları da bu doğrultudadır. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

              Asliye Ceza Mahkemesi TARİHİ : 28/02/2013 NUMARASI : 2012/942 (E) ve 2013/421 (K) SUÇ : Karşılıksız yararlanma Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1- 22.07.2013 günü tebliğ edilen hükmü, yasal bir haftalık temyiz süresinden sonra 24.03.2014 günü temyiz eden katılan vekilinin, süresinde olmayan temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2- Sanığın taşındığı bildirilen adreste Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın, adres kayıt sistemindeki adresine tebligat çıkartılmaması nedeniyle usülsüz olduğu belirlenmekle, eski hale getirme isteminin kabulü ile, öğrenme üzerine 18.02.2014 tarihli temyiz istemi nedeniyle yapılan incelemede; 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkra hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kurum zararının giderilmesi halinde öncelikle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceğinden, kurum zararı normal tarifeye göre vergi ve cezalar hariç olarak bilirkişiye hesaplattırılıp, bilirkişi...

                ın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi araştırılmadan, hükmün usülsüz tebliğ edilmesi nedeniyle, 05.03.2012 günlü temyiz istemi öğrenme tarihi itibarıyla süresinde kabul edilip, yerel mahkemenin 16.03.2012 gün ve 2005/485, 2011/384 sayılı red kararı kaldırılarak, sanıklar ... ve ...'ın 07.07.2011 günlü karara yönelik temyiz itirazları nedeniyle yapılan incelemede; 765 Sayılı Yasanın 491/4-son maddesi kapsamındaki eylem nedeniyle 5237 sayılı TCK.'...

                  GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçeli kararın Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince sanığın bilinen en son adresine tebliğe çıkarılması, bu adreste tebligat yapılamaması halinde MERNİS adresine tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin 31/05/2011 tarihli gerekçeli kararın 28.09.2011 tarihinde sanığın doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarılıp, tebligat yapılamaması üzerine yine MERNİS adresine Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebliğe çıkarılması usülsüz olduğu için 31/05/2011 tarihli iık karar kesinleşmediğinden, bu tebligata dayalı olarak yapılan kesinleştirme işlemleriyle sonradan verilen kararların yok hükmünde olması nedeniyle sanığın 28.08.2014 tarihli temyiz isteğinin 31/05/2011 tarihli ilk karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli...

                    UYAP Entegrasyonu