Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Dava dilekçesinde, davacının annesi ..." kızı olduğunun tespiti ile tesciline karar verilmesi istenmiştir. Davalı idare temsilcisi takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ....'ün evlenmeden önceki nüfus kaydını göstermek üzere .. ..." olarak nüfusa kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı idare temsilcisi tarafından, kararda sadece tespit kararı verilmesi gerekirken ayrıca nüfusa tesciline karar verilmesi gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dava, davacının annesi...'nın kızlık hanesi ile bağlantı kurulması ile tescil istemine ilişkindir. Mahkemenin gerekçeli kararı 10.02.2015 tarihinde Nüfus Müdürlüğü'ne "işyerinde memur...."a tebliğ edilmiştir. Tebligat parçasında dağıtıcı ve tebliğ alan ...'ın adları yazılı olup imzaları da mevcuttur. Tebligat yapılan memur ....Kaymakamının oluru ile nüfus davalarını takip eden memur olup, eldeki davayı da bu görevlendirme ile takip eden kişidir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, davacının nüfus kayıtlarında kızı olarak görünün T2 ın biyolojik kızı olmadığı ve sehven annesi olarak nüfus kaydında görünen davalı T2 nüfus kaydından silinmesi talebine ilişkindir. İstinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ila 361. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, "İncelemenin Kapsamı" başlığını taşıyan 355. maddede de düzenlendiği üzere; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu re'sen gözetir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282/1 madde ve fıkrasına göre; "Çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kurulur." Çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/411 Esas - 2021/280 Karar sayılı kararının düzeltilmek suretiyle yeniden tesisi ile; Davacının davasının kısmen KABULÜ ile; Düzce ili, Merkez İlçesi, Aziziye Mahallesi Cilt No: 53 Hane No: 34 XX 863'de nüfusa kayıtlı İbrahim ve Esme'den olma, 15/03/1931 doğumlu TC Kimlik numaralı T6 öldüğünün ve ölüm tarihinin 31/12/1964 olduğunun TESPİTİ ile kızı TC nolu T5'ın nüfus kaydının olaylar kısmına ''annesi TC Kimlik numaralı T6 yersel yazımdan önce 31/12/1964 tarihinde ölmüştür.'' şeklinde şerh düşülmesine, 2- Alınması gerekli 59,30 harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL'nin harç tahsil sınırları altında kaldığından alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davanın mahiyeti gereği davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 4- Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kararın kesinleşmesi halinde davacıya İADESİNE, B)-Dairemiz kararının taraflara TEBLİĞİNE,...

    Davanın bu niteliği gözönüne alınarak, mahkemelerce kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın kaydın doğru olarak tespiti zorunludur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; ...'ün ilk önce ... ve ...'den olma 01.06.1990 doğumlu olarak ...'ün askerde 06.08.1991 tarihinde ölümü ve çocuğun annesi ile babasının evli olmaması sebebiyle baba ...'ün yasal mirasçısı olarak annesi Gülhanım'ın noterden düzenlenen tanıma senedi ile 02.10.1991 tarihinde nüfusa tescil edildiği, anne Yeter'in daha sonra ...'nin babası ...'ün abisi ... ile 25.09.1995 tarihinde evlendikleri ve ...'yi kendi çocukları gibi 01.03.1991 doğumlu olarak 27.02.1997 tarihinde yeniden nüfusa tescil ettirdikleri, ...'nin bu ikinci kayıt üzerinden evlilik yaparak başka haneye gittiği, ilk nüfus kaydında ise herhangi bir nüfus işlemi olmadığı, davacı ...'nin nüfus kaydının mükerrer olduğunu Bafra 3....

      Kimlik Numaralı Görkan ÇELİK olduğunun tespitine, GÖRKAN ÇELİK ile küçük DEFNE ASLAN arasında bu şekilde soy bağının kurulmasına ve Nufüsa TESCİLİNE," şeklinde hüküm kurulduğu, Ancak gerekçeli kararın hüküm kısmında ise "1- Küçük Orhei İli, Moldova Cumhuriyeti 27/04/2011 doğumlu, 92 Yabancı kimlik numaralı, AB1059409 pasaport numaralı Stoica Aliona'dan olma T2 babasının Konya ili Derebucak ilçesi Gencek Mah. CİLT8 Hane No:192'de nüfusa kayıtlı BSN:20 olan Mustafa ve Emetullah'dan 15/05/1975 Beyşehir doğumlu TC. Kimlik Numaralı T4 olduğunun tespitine, T4 ile küçük T2 arasında bu şekilde SOY BAĞININ KURULMASINA ve Nufüsa TESCİLİNE," şeklinde karar verilmek suretiyle; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması hatalı olmuştur....

      "in aynı kişi olduğunun tespiti ile soyadı yazılı olmadığından muris ... 'in tapu kayıtlarında soyadının "..." olarak yazılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı idare, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiş, Dairemizce 08.05.2009 tarihinde karar onanmıştır. Davacı vekili, karar düzeltme istemiştir. Bilindiği gibi; taşınmazların, kadastro tespiti veya tapuya tescili sırasında mülkiyet ya da diğer hak sahiplerinin ad, soyadı, baba adı, cinsiyeti, doğum tarihleri gibi kimlik bilgilerinin tapu siciline eksik ya da hatalı işlenmesinden doğan kayıt düzeltilmesi davaları, kaynağını Türk Medeni Kanunu’nun 1027. maddesinden almaktadır. Bu madde hükmüne göre; ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, re’sen düzeltilmesi mümkün olan basit yazı yanlışlıkları (adi yazı hataları) dışında, mahkeme kararı olmadıkça, hiçbir düzeltmede bulunamaz....

        Uyuşmazlık, Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna kayıtlı olmayan davacı ile kendi milli hukuku ile aralarında soybağı kurulmuş olan müteveffa davalı arasında babalık davasının görülüp görülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 301 ..., 302 nci, 303 üncü, 304 üncü maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

          YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacının, nüfus kütüğüne usulsüz tescil edildiğinden bahisle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık kaydının silinmesine ilişkin Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmektedir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .......

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde ölü annesi ... ...'in nüfus kaydında ... olan ... adının "..." olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde; annesi ... ...'in, hernekadar Diyarbakır ili Merkez ... Köyü cilt:74, hane 6'da ... ve ... kızı olarak nüfusa kayıtlı ise de gerçekte bunun doğru olmadığını, aynı köy hane:84'te ... oğlu 1881 doğumlu ...'in kızı olarak nüfusa kaydedilmesi gerektiğini ileri sürerek bu yanlışlığın düzeltilmesini istemiş, mahkemece davacının annesi ... ...'in babası olduğunu iddia ettiği ...'in hanesinde kaydı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, özellikle nüfus kaydı içeriğinden Diyarbakır ili Merkez ......

              in 18.12.2013 tarihinde ölümüyle kendiliğinden sona erdiğini, dolayısıyla boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizinde, davacının dava tarihi itibarıyla Türk hukuku bakımından korunmaya değer hukuki bir yararının bulunmadığını, boşanma kararı davacının kendi ülkesinde verildiğinden, Türkiye’de verilecek bir tanıma ve tenfiz kararının da, davacıya kendi ülkesinde bir yarar sağlamayacağını” velayete ilişkin kararla ilgili olarak da “çocukların Türkiye’de baba hanesinde nüfusa kayıtlı olmadıklarını, Türk hukuku bakımından nüfusta kayıtları bulunmadığı için, var olmayan çocukların velayeti konusundaki kararın tanınması ve tenfizinin de yok hükmünde olacağını; ayrıca, Türk hukuka göre, evliliğin ölümle sona ermiş olması sebebiyle küçüklerin velayetinin esasen davacıda olduğunu, davacının Türk hukuku bakımından velayet sahibi olarak her türlü işlemi yapabileceğini, dolayısıyla velayete ilişkin kararın tanınmasında da davacı ve küçüklerin hukuki yararının bulunmadığını...

                UYAP Entegrasyonu