Somut olayda da; davacı tüketici yüklenicinin temlikine dayalı tapu kaydı iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa çekişmenin Tüketici Mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan zorunluluktur. Dairemizin öteden beri uygulamasına göre davalı ve karşı davacının açtığı karşılık davanın da davalar arasındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle aynı mahkemede görülmesi gerekir. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması yerine çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 16.12.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası ile birleştirilen davanın reddine tapu iptal ve tescil istemli birleştirilen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda: Asıl davanın kabulüne ve birleştirilen davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili; birleştirilen dava ise tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan delil ve belgelerden; dava konusu taşınmazın ......
Belediye Encümeni'nin 20.10.2010 tarih ve 2010-257 sayılı kararı ile aynı Encümen'in 28.10.2010 tarih ve 2010-266 sayılı kararlarının iptali için dava açtığı ve açtığı bu iptal davası reddedildiği takdirde eldeki davada hukuki yararının kalmayacağı gibi, iş bu iptal davası kabul edildiğinde de, oluşturulan imar sonucu düzenlemeler kendiliğinden ortadan kalkacağından davacının iş bu davayı açmakta ve sürdürmekte hukuki bir yararının bulunmadığı” gerekçesiyle karar verilmiş ise de, mahkemenin kabul ve değerlendirmesi doğru değildir. Hemen belirtilmelidir ki, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.04.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Beyoğlu 1.Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen 21.09.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 22.04.2005 tarihli dilekçesi ile arsa sahibi ile yüklenici arasında yapılan 30.04.1990 tarihli noter inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılan bağımsız bölümü 24.05.1993 tarihli noter satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı yükleniciden satın ve teslim aldığını, yaklaşık 10 yıldır konut olarak kullandığını beyanla arsa sahibi mirasçıları adına açtığı davada tapu iptali ve tescil istemiştir....
Mahkemece, davalının Kasım 2012'den sonra davacıya bakmadığının sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, 1931 doğumlu S.. K..'nın 205 ada 80 parsel sayılı arsa vasıflı, fakat üzerinde bina bulunan taşınmazını 05.07.2012 tarihli akitle ve ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya temlik ettiği, davacının akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı eldeki davayı 03.06.2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde sadece ölünceye kadar bakma akdinin iptali yoluyla tapu iptali istenilmiş, tescil istenilmemiştir. Bilindiği gibi, tescil isteği iptali kapsar ancak, iptal isteği tescili kapsamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Davacı Hazine, taşınmazın öncesi orman iken 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı iddiası ile tapu iptal ve tescil davası açtığı anlaşılmaktadır. Davanın açıklanan bu niteliğine göre Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 gün ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 20. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 25.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası ile Kamulaştırma Kanununun 38. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne; davacı-karşı davalının açtığı davanın atiye terk edilmesi nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak idarenin açtığı tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne; davacı-karşı davalının açtığı davanın atiye terk edilmesi nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Davacının, davalılar ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı ve müteahhidin işi terketmesi üzerine inşaatın diğer daire sahiplerince tamamlandığı, davacı dışında herkesin tapularını aldığı, davalıların davacıya ait olması gereken daireyi zaptettiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil ile olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası açtığı, davalılar ticari ve mesleki anlamda satıcı olmadığından, 4077 sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın sözleşmenin yapıldığı ve davanın açıldığı tarih itibarıyla genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/06/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davalının açtığı tapu iptal ve tescil davasının kabul edildiği gerekçesiyle eldeki davanın reddine karar verilmişse de; sözü edilen tapu iptal ve tescil davasının halen derdest olduğu sabit olup, iptal tescil davası sonucunun eldeki davayı etkileyeceği de kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, taraflar arasında görülen 2010/112 esas sayılı tapu iptal tescil davasının sonucunun beklenmesi ondan sonra eldeki dava yönünden bir karar verilmesi gerekirken, kesinleşmemiş tapu iptal tescil davası dikkate alınarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Tarafların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00....
, sözleşmeden döndüklerine ilişkin beyanları ile artık davanın bedel iadesine dönüştüğünü, başlangıçta tapu iptali ve tescil taleplerinden feragat ettiklerini bildirerek 11/04/2019 tarihli celsede de bu taleplerin tekrarladıklarını ve tapu iptali ve tescil taleplerinin olmadığını, davanın sözleşmenin feshine ilişkin yapılan ödemelerin faizi ile iadesi ve uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğunu beyan etmiştir....