Dava, küçüklerin gelecekte evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılacağı ileri sürülerek TMKnun 311. maddesindeki sebepler ile anne ve babanın evlat edinmede rızasının aranmamasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 03/06/2008 doğumlu ... ile 20/11/2013 doğumlu ...'in 02/08/2014 tarihinde kuruma yerleştirildikleri ve daha sonraki bir tarihte temyize konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir....
K A R A R Talep eden nüfus müdürlüğü, küçüklere TMKnun 404. maddesi gereği vasi atanmasını istemiş; mahkemece, davanın Hilal ve ... yönünden kabulüne, ... yönünden reddine karar verilmiş, karar ilgili ... (anne) tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 404. maddesi kapsamında vesayet altına alınması istemine ilişkindir. 1.Kısıtlanma talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi: Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; mahkemece TMK 404. maddesindeki 'Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.' düzenlemesi gereğince, küçükler hakkında sadece vesayet altına alma kararı verilebilir, kısıtlama kararı verilemez, bu nedenle küçükler hakkında kısıtlama kararı verilmesi doğru değil ise de, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması karar verilmiştir (HUMK m. 438/7, HMK 370/2). 2....
TMKnun 409/2.maddesinde akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Vesayete ilişkin hükümlerin kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğu da göz önüne alınarak; mahkemece, kısıtlı adayının yeniden hastaneye sevki sağlanıp kısıtlanmasını gerektirir nitelikte akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulu raporu aldırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMKnun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 15.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı derneğin TMKnun 87-5 maddesi gereği kendiliğinden sona erdiğinin tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava dilekçesinin davalı derneğin şirket yetkilisine, duruşma gününün Tebligat Kanununun 21-1. maddesine göre kapıcıya haber verilerek mahalle muhtarlığına, gerekçeli kararın ise davalıya Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ve yapılan bu tebligatların usulüne uygun olmadığı, böylece davalının savunması alınmadan yokluğunda karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere HMKnun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir....
Maddesine dayanan savurganlık hukuki sebebine dayalı vasi atanması talebine ilişkindir. TMK'nın 397. Maddesine göre "Vesayet makamı sulh hukuk mahkemesi, denetim makamı asliye hukuk mahkemesidir." aynı kanunun 411. Maddesine göre "Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairesine aittir." hükmüne yer almaktadır. Dosya incelendiğinde; davacının talebinin eşinin maddi durumunu aşar nitelikte bilinçsiz ve amaçsız harcamalar yapması, sürekli olarak kredi çekmesi, sebebiyle TMK'nın 406. Maddesi gereğince savurganlık sebebiyle eşinin kısıtlanarak kendisinin eşine vasi atanması talebine ilişkin olduğu, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4/1. maddesi uyarınca aile mahkemesinin görev dahilinde bir talebinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. Maddeleri gereğince Sakarya 2....
Kabule göre de; dava TMK. nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan "mülkiyetin tesbiti" davası niteliğindedir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümü yol niteliği ile kamu emlakına dönüşerek kamu malı niteliğini kazandığından, bu yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescili mümkün değildir. Tescil kararı verilemediği durumlarda mülkiyetin tesbitine karar verilmesi gerekir. Dava, TMKnun 713/1.maddesine dayanılarak açılmış olup, bu davalarda Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri TMK.nun 713/3.fıkrası uyarınca kanuni hasım durumunda bulunmaktadırlar. Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri (eldeki davada ...) yasal hasım konumunda olduklarından, her türlü yargılama giderleriyle sorumlu tutulamazlar. Bu tür davalarda eksik harcın davacı taraftan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma birleşen dava ise evliliğin iptali olmadığı takdirde şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma istemine dairdir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillere davacı davalı kadın hakkında Meram Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 17/09/2021 tarihli rapor içeriğine, yargılama sırasında kadın için vasi tayinin gerekip gerekmediği konusunda aldırılan ve Konya Şehir Hastanesince tanzim edilen 18/12/2020 tarihli rapor içeriğinde kadında psikolojik rahatsızlığın olmadığının tespit edilmesine, bu bağlamda raporların birbirlerini teyit etmesine göre kadında TMK 150/2 maddesi uyarınca kendisini ve alt soyunu etkileyecek rahatsızlık bulunmadığı anlaşıldığından evliliğin iptali isteminin reddi yerinde görülmüş, davalı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
in borçlu olduğu icra takip dosyalarında tarafına herhangi bir tebligat yapılmadığı için borçlardan haberdar olmadığını, çocukları hakkında reddedilen mirasa dayalı olarak haksız ve mesnetsiz olarak devam eden işbu takip dosyasından çocukları yönünden iptalini, ayrıca bu icra takibi dolayısıyla çocukları adına dosyada yapılmış tüm haciz vb.işlemlerin kaldırılmasını talep etme zorunluluğu doğduğunu beyanla, davanın kabulü ile İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı icra takip dosyasında çocukları ... ve ...'in davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyetle hareket eden davalının %20'den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin haksız olduğunu, davacı tarafından mirasın reddedilmesi halinde, murisin vefatından önceki beş yıl içinde muristen almış olduğu ve mirasın paylaşılmasında geri vermekte yükümlü olacağı değer ölçüsünde davacı mirasçıların, davalıya karşı sorumlu olduklarını, TMKnun 618/1.maddesinde bu hususun düzenlendiğini, davacının kötü niyetli olduğu, davacının huzurdaki davayı borçtan kurtulmak için açtığını, davacının icra takip dosyasından haberdar olmadığına dair ifadelerin gerçeği yansıtmadığını beyanla, haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise gerek davanın mahiyeti gerekse de mirasın reddi hususunun bilinmesi mümkün olmadığından tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmemesini talep etmiştir....
Yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dava, TMKnun 677. maddesi uyarınca açılan miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı Gölpazarı Noterliğinde 05.04.2004 gün ve 2 yevmiye nolu miras taksim sözleşmesine dayanarak dava dilekçesinde gösterdiği taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazlar 17.09.1991 tarihinde tesis kadastrosu denilmek suretiyle 3/8 payı davacı ... 3/8 payı davalı ... ile 2/8 payı tarafların ortak miras bırakanı anneleri ... adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmiştir. Paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda TMK’nun 677.maddesi uygulanmaz. Başka bir anlatımla anılan kanun maddesi mirasçılar arasında elbirliği ile mülkiyete tabi taşınmazların devirlerinde uygulanır. Kanun hükmü ile Yargıtay’ın ve dairemizin kökleşmiş içtihatları bu yöndedir....