Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 1007. maddesinden doğan tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 5. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 06/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmesi üzerine 20.Hukuk Dairesinin 2011/10404-2012/5522 sayılı kararı ile "Dava Medeni Yasanın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminata ilişkin olup, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devlet sorumlu olup, Hazine aleyhine dava açılabileceği, işin esasına girilip, inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur. Bu kez davalı Hazine kararın düzeltilmesini istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava; 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın Medeni Yasanın 1007. maddesine göre tazmini istemine ilişkindir. Medeni Yasanın 1007. maddesi hükmüne göre, tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, “Tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır.”....

      TMK.nun 1007. maddesinden kaynaklanan hazinenin kusursuz sorumluluğu kapsamında, davacı idarenin böylesi bir davayı açmasında da hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; davacının dava açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti olduğu gözetilerek, davanın esasına girilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi neticesinde varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 5....

          TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek  gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMKnun 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası  niteliğindedir. Bu tür davalarda dava değerine  bakılmaksızın sulh hukuk  mahkemeleri görevlidir....

            TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin 2014/6672 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMKnın 1007. maddesi dayanarak dava açılmalıdır....

              Hukuki değerini yitiren bir tapuya dayanılarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunulamaz. Diğer taraftan, TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125.maddesine) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 29.09.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/6673 başvuru numaralı 25.07.2017 tarihli Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarihli 2009/4-383 Esas - 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak dava açılması gerekir....

                nun 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemli işbu davayı açtıkları anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.'nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulması nedeniyle uğranılan zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, sicilin tutulmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü ye almaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, tapu iptali ve tescil hükmü içeren kesinleşmiş mahkeme kararının Tapu Sicil Müdürlüğü görevlilerince infazının sağlanmaması ve davacıların taşınmazı geri alma imkanının bulunmaması nedeniyle, mahkemece, davacıların 4721 sayılı TMK.'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemi haklarının bulunduğuna ilişkin kabulü doğrudur. Ancak; Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

                  Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıların dayandığı eski tapu kayıtları kapsamında kalan ancak orman sınırları içinde kalması nedeniyle tespit dışı bırakılan yerlerin 1965 yılında yapılan genel kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmediğinden bahisle mülkiyet hakları ihlal edildiği gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesinden kaynaklanan tazminat istemli eldeki bu davayı açtıkları anlaşılmaktadır. 2.4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun'un 146 ıncı maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir....

                    TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146. md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesi dayanarak dava açılmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu