Davacının, işverenin personele sağladığı indirimden yararlanarak satın aldığı aracı taahhüdüne aykırı şekilde 1 yıl içinde satması nedeniyle iş akdinin haklı nedene dayanılarak feshedildiği, ancak söz konusu taahhüdün verildiği anlaşmada bunun yaptırımının artık indirimden yararlanmamak olduğunun belirlenmesi karşısında, işverenin belli olay için öngördüğü yaptırımı aşarak iş akdini feshetmesinin haklı veya geçerli nedene dayanmadığı anlaşılmış, bu nedenle Mahkemece davanın kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Ancak her haklı fesin aynı zamanda geçerli fesih olduğundan, işe iade davasında mahkemece kesin bir tespit yapılmaksızın feshin geçersizliği ile işe iade davasının reddine karar verildiği takdirde burada unsur etkisi ile kuvvetli delilden söz edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında toplanacak delillere göre feshin haklı nedene mi yoksa geçerli nedene mi dayandığı değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır. 27. Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin feshi üzerine açılan feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında Konya 2....
“Mehmet Sait Hazırlar” olan ad ve soyadının "Mustafa Cahit Kalemdar" olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece, nüfus kayıtlarında bir hata bulunmadığı, davacının ad ve soyadının Türkçe anlamının olduğu, davalının soyadının ise yetersiz, elverişsiz, karışıklığa yol açacak, kötü, iğrenç, gülünç, incitici, küçük düşürücü, alay ve utanç konusu anlamlar taşımadığı, bu nedenlerle değiştirilmesinde hukuki bir yarar olmayıp bu talebin de haklı nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesine göre, adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar dosyada toplanan kanıtlar ve özellikle tanık anlatımları, sözü edilen Kanun maddesine göre haklı neden sayılarak davanın kabulü ile davacının ad ve soyadının talep gibi düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir."...
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut uyuşmazlıkta; dosyadaki bilgi ve belgeler ile davacı tanık beyanlarına göre, davacı iş akdini kendisi feshetmiş olup, ödenmeyen ücret alacakları nedeniyle işçi feshi haklı olup, kıdem tazminatının kabulü yerinde ise de, iş akdini kendisi fesheden taraf feshi haklı nedene dayansa dahi ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır. 3-Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsizdir....
Davacı tarafın savı ve toplanan kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde adın değiştirilmesinin Türk Medeni Yasasının yukarıda değinilen 27. maddesi hükmünde öngörülen haklı nedene dayandığının kabulü ile küçüğün adının istem gibi değiştirilmesine hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TMK'nın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, adın değiştirildiğinin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, ad değişmekle kişisel durumun değişmeyeceği bu değişiklikten zarar görenin bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlandığından, davacının adını değiştirme talebinin haklı nedene dayandığı, sabıkasının olmasının tek başına davanın reddi gerekçesi olmayacağı ve mahkemece, değişiklik kararı kesinleştiğinde ilgili yerlere bildirileceğinden karışıklık çıkmayacağı ve ayrıca tanıkların beyanı dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesi yerine uygun bulunmayan gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir....
İş Mahkemesi bir hukuk mahkemesi olduğundan, kendisine açılan feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminat istemli davayı, bütün yönleri ile inceleyip karar bağlamakla görevli olduğundan, öncelikle davada ortaya çıkan ön sorunları da kural olarak kendisi inceleyecektir. Fakat bu ön sorun ile ilgili başka bir mahkemede dava açılmış ise ve birleştirilmesi olanağı da yoksa bu ön sorun ile ilgili açılan davanın beklenmesi kaçınılmazdır. Somut olayda; İş sözleşmesi, cinsel taciz gibi eylemle haklı nedenle feshedildiği savunulan ve aynı zamanda ceza mahkemesinde fesih nedeninden dolayı kamu davası açılan işçinin açtığı kıdem ve ihbar tazminat istemli davasında, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı sunulan delilerle anlaşılmadığından ceza dosyasının sonucu eldeki fesihle ilgili uyuşmazlığın çözümünü doğrudan etkileyecek durumda olup, kesinleşmesi beklenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır....
Salt geçerli bir nedene dayanılarak yapılan fesih, feshin geçersizliğini doğuracağı gibi haklı neden bulunsa bile fesih yazılı yapılmamışsa fesih geçersiz sayılacaktır. Oysa 25. maddeye göre iş sözleşmesinin sendikal bir nedenle feshi iddiasıyla açılan işe iade davasında fesih haklı nedene dayanmaktaysa bunun yazılı yapılmış olup olmaması feshin geçersizliğini doğurmayacaktır. Feshin sendikal nedene dayandığını da işçi ispat etmekle yükümlü olacaktır (25. maddenin 6. fıkrası). 24. maddenin 3. fıkrasında temsilcinin işe iadesine karar verildiğinde feshin geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve haklarının ödeneceği öngörülmüştür. İşyeri sendika temsilcisi kararın kesinleşmesinden sonra işe başlamak için başvurmasa dahi geçersiz sayılan fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarını alacaktır....
Mahkeme'nin ilk kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2021/2057 esas sayılı kararı ile "Dairemizce istinaf incelemesi HMK'nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında davacının iş akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı hakkında Ankara 27....
Davalı işveren feshin haklı nedene dayandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece feshin haklı nedene dayandığının kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve 25/II. maddeleridir. 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun'un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır....