Kişi adının sürekliliği asıl olmakla birlikte haklı nedenlerin bulunması koşuluyla değiştirilmesine de yasal olanak tanınmış, TMK'nin 27. maddesinde "Adın değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemede haklı nedenlerin neler olduğu açıkça belirtilmemiş bunun değerlendirilmesi mahkemeye bırakılmıştır. Mahkeme, adın değiştirilmesi istemi ile açılan bir davada ileri sürülen nedenlerin TMK'nin 27. maddesi kapsamında haklı neden sayılıp sayılmayacağını yargı kararları ve bilimsel görüşlerden de yararlanılarak takdir edecek ve sonuca ulaştıracaktır. Haklı nedenin olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılırken objektif koşulların yanı sıra davacı tarafın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin de dikkate alınması gerekeceği açıktır. Özel nedenler, istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir....
Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY KARARI A)Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, davacı müvekkilinin davalı işyerinde 25/10/1999 tarihinde çalışmaya başladığını,davacının iş sözleşmesi davalı işverenin 23/03/2015 tarihli yazısıyla haklı ve geçerli nedene dayanmaksızın feshedildiğini,davacının davalı şirkette 16 yıllık kıdem süresine sahip olup, emekliliğini haketmediğini, ... süresi boyunca maruz kaldığı bezdirici davranışlar ve özellikle iş akdi feshi öncesinde davacıya yaşatılan sıkıntıların olduğunu,haklı ve geçerli fesih nedeninin de olmadığını iddia ederek 23/03/2015 tarihli fesih bildiriminde davacının iş sözleşmesinin İş Kanununun 25/1-b maddesi gereği haklı nedene dayanılarak derhal feshedildiğini iddia ederek davacının işe iadesine...
Belirtmek gerekir ki, işçi tarafından İş Kanunu’nun 20. maddesine dayanılarak açılan davanın konusu işverence yapılmış olan feshin geçersizliğinin tespitidir. Uygulamada bu davalar “işe iade davası” olarak adlandırılmaktaysa da davanın konusu işverence yapılan feshin yasaya uygun bulunup bulunmadığının tespitidir (Süzek, Süzek:İş Hukuku, 19. Baskı, İstanbul 2020, s. 617). 20. Feshin geçersizliğinin tespiti davasında işverenin haklı neden savunmasına rağmen yapılan yargılama sonucunda feshin geçerli nedene dayandığı kesin olarak saptanmışsa, işçi açısından kıdem ve ihbar tazminatları yönünden önemli bir ispat sorunu aşılmış olacaktır....
Ancak terk/istifa tarihinden yaklaşık 6 yıl sonra açılan davadaki açıklamalar bu mahiyette kabul edilemez. Somut olayda dava dilekçesindeki açıklamalar, haklı nedene dayanmayan terk/istifaya sonradan haklı neden kazandırma çabası olup, bu durumun hukuki olarak sonuca etkisi yoktur. Açıklanan nedenle, dosyada mevcut delil durumuna göre davacının şartları bulunmayan kıdem tazminatı talebinin reddi yerine, kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Düzenlemeye göre feshin haklı veya geçerli nedene dayanması, ....... nedenin bulunması yönlerinden herhangi bir ayrıma gidilmeksizin fesih bildirimine itiraz (işe iade) davaları bakımından temyiz yolu öngörülmemiştir. Özellikle feshin ....... nedene dayandığı iddiasına dayalı olarak açılan fesih bildirimine itiraz davasında temyiz yolunun açık olduğunun kabulü, Kanun'un lafzı ve kanun koyucunun amacı ile bağdaşmamaktadır. ....... ....... 6356 sayılı .......ar ve .... Sözleşmesi Kanunu'nun "....... özgürlüğün Güvencesi" başlıklı 25. maddesinde düzenlenmiş olup, ....... miktarı "işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere" şeklinde belirlenmiştir. Fesih bildirimine itiraz edilmeksizin sadece ....... ....... talepli olarak açılan bir davada, kabul veya reddedilen miktara göre temyiz yolunun değerlendirileceği açıktır....
nedene dayanmadığı Yargıtay 9....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, kadastro öncesi nedene dayanılarak genel mahkemede açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 02.07.2021 tarihli ve 2021/211 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu konuyu düzenleyen Türk Medeni Kanunu 27. maddesi; adın değiştirilmesini, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceğini öngörmüştür. Bir kimsenin doğumunda o kişinin velisi, doğan kişiye yasalara aykırı olmamak kaydıyla dilediği adı vermekte serbesttir. Ancak, doğum tutanağı düzenlenip bu ad nüfus kütüğüne işlendiği takdirde bunun değiştirilmesi yukarıdaki yasa hükmünde de değinildiği gibi ancak haklı bir sebebin varlığı ile mümkündür. Buradaki haklı neden adının düzeltilmesi istenenin almak istediği yeni adla çevresinde, arkadaşları arasında tanınıp bilinmesine bağlıdır. Bu durumun kanıtlanması için tanık beyanlarına başvurmak bir zorunluluktur. Davacı dava dilekçesinde tanık beyanına dayandığına göre davasını kanıtlayıp kanıtlamadığının saptanması bakımından bu gibi delillerin toplanması gerekir. Mahkemece tüm bu hususlar gözönünde bulundurulmadan hukuki olmayan gerekçelerle ve eksik incelemeyle davanın kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının, devamsızlık yaptığı günlerden 02/11/2013 tarihinde davacının gözünü kaynak aldığından işe gelemediğini savunmasında belirttiği ve davalı tanıkları aynı zamanda tutanak tanığı olan ... ve ... tarafından davacının gözünü kaynak aldığına şahit olunduğu ifade edildiğinden 4857 sayılı Yasanın 25/2-g bendi kapsamında ardı ardına 2 iş günü ya da bir ay içinde 2 defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş gününde devamsızlık yapılması gerektiğinden devamsızlık nedenine dayanılarak iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi şartları oluşmadığından mahkemenin davacının 02/11/2013, 15/11/2013, 27/11/2013 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz olarak işyerine gelmemesi sebebiyle işverence 4857 sayılı Yasanın 25/2-9 maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğine ilişkin gerekçesi yerinde değilsede davacının 15 ve 27 Kasım 2013 tarihlerinde devamsızlık yapması, şahsi dosyasında...
Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının televizyon montajı yaparken kusuru ile 30 günlük ücretinin üstünde zarar verdiğinden feshin haklı nedene dayandığını, bu hususta davacıya karşı açılan tazminat davasının devam ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci: Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- İşverence yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, bunun sonucuna göre kıdem ve ihbar tazminatları uyuşmazlık konusudur....