Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

konutu olarak kullanıldığının sabit olduğu; davacı vekilinin 4721 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca, katkı payının miras payına mahsuben yetmezse bedel eklenmek sureti ile müvekkili adına tescili talebinin, bu hükmün paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde uygulanması nedeniyle sağ kalan eşin katılma alacağı ve/veya değer artış payı alacağı yoksa ancak miras hakkına mahsuben 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesinden yararlanabileceği, davacının katılma alacağı talebinin bulunmadığı gözetildiğinde aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi dair davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle; katkı payı alacağı yönünden, davacının dava konusu taşınmaza 99.000,00 TL katkıda bulunduğunun tespitiyle, talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden 500,00 TL katkı payı alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini; dava konusu taşınmazın muris sağken aile konutu olarak kullanıldığının tespitine; davacının 4721 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca katkı payının miras payına...

    Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanınan hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası ( TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesi ile mirasçılara tanınan davayı devam ettirme hakkı için, devam ettirilen davada sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması zorunluluktur. Bu ise ancak "Sağ kalan eşin kusurunun ispatlanma olanağı bulunan" davalarda gerçekleştirilebilir. Anlaşmalı boşanma davasında, mirasçılar sağ kalan eşin herhangi bir kusurunu kanıtlayamayacaktır. Bu tür boşanma davalarında sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışmaz ve dahi tartışmaya açmazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesi kabul edilemez (Dairemizin 18.09.2017 tarih 2016/8497 esas 2017/9546 karar sayılı ilamı)....

      TMK 1023 maddesi gereğince iyi niyetinin korunması gerekmektedir. Kaldı ki dava aile konutu iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Dava konusu yerin aile konutu olmadığına dair resimleri sunmak istiyorum, dedi. (3 sayfa resim alındı, dosyasına konuldu.) resimde de görüleceği üzere giriş kat bir iş yeridir. Üzerinde de iki kat farklı bağımsız bölümlerden oluşan daireler vardır. Benim müvekkilim buranın tamamını satın almıştır. Tamamının aile konutu olma ihtimali bulunmamaktadır. Zaten tapu kaydında da burası arsa vasfındadır. Bu sebeple açılan davanın reddini talep ediyorum. Ayrıca dosyaya sunmuş olduğum hukuk genel kurulu kararında da aile konutu iddiasının cebri icra yoluyla satışlarda uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Biz teminatsız olarak tapu kaydına konulan tedbir kararınında kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz." şeklinde beyanda bulunmuştur....

      TMK 1023 maddesi gereğince iyi niyetinin korunması gerekmektedir. Kaldı ki dava aile konutu iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Dava konusu yerin aile konutu olmadığına dair resimleri sunmak istiyorum, dedi. (3 sayfa resim alındı, dosyasına konuldu.) resimde de görüleceği üzere giriş kat bir iş yeridir. Üzerinde de iki kat farklı bağımsız bölümlerden oluşan daireler vardır. Benim müvekkilim buranın tamamını satın almıştır. Tamamının aile konutu olma ihtimali bulunmamaktadır. Zaten tapu kaydında da burası arsa vasfındadır. Bu sebeple açılan davanın reddini talep ediyorum. Ayrıca dosyaya sunmuş olduğum hukuk genel kurulu kararında da aile konutu iddiasının cebri icra yoluyla satışlarda uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Biz teminatsız olarak tapu kaydına konulan tedbir kararınında kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz." şeklinde beyanda bulunmuştur....

      Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere TMK m. 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları smırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve mülkiyet hakkının özgülenmesi ... ile ... ve ... aralarındaki katkı payı alacağı ve mülkiyet hakkının özgülenmesi davasının kısmen reddine ve kısmen de görev yönünden reddine dair Bursa 1. Aile Mahkemesinden verilen 06.07.2010 gün ve 118/1098 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına 06.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Türk Medeni Kanunu’nun 336/3 maddesine göre "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 6/2-c maddesi ile aile mahkemesinin "Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, Nüfus Müdürlüğünce küçüklerin mallarının korunması istemi ile ihbarda bulunulduğu anlaşılmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVACI-DAVALI : DAVALI-DAVACI : DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından aile konutu şerhi konulması ile tapu iptali ve tescil davaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin olup, toplanan delillerden; tarafların davanın devamı sırasında 03.01.2018 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, bu sebeple dava konusu taşınmazın aile...

              Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4/1. maddesinde “Ana ve babadan birinin ölümü halinde nüfus memuru veya evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesi halinde kararı veren mahkeme, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşin yerleşim yeri aile mahkemesine, yoksa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun belirlediği mahkemeye durumu derhal bildirir. Mahkeme, belirleyeceği süre içinde, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşten çocuğun varsa, mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermesini ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesini ister.” hükmüne yer verilmiştir....

                Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4/1. maddesinde “Ana ve babadan birinin ölümü halinde nüfus memuru veya evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesi halinde kararı veren mahkeme, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşin yerleşim yeri aile mahkemesine, yoksa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun belirlediği mahkemeye durumu derhal bildirir. Mahkeme, belirleyeceği süre içinde, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşten çocuğun varsa, mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermesini ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesini ister.” hükmüne yer verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu