tartışılıp değerlendirileceği mahkeme de sulh hukuk mahkemeleri olduğu, İlk Derece Mahkemesi önündeki uyuşmazlık dışına çıkıp başka davanın konusu olabilecek bir hususu tartışıp hukuki yararı yok düşüncesi ile ret kararı vermesi hatalı olduğu, sağ kalan eşe tanınan haklardan yararlanıp yararlanmayacağı ancak başka davanın konusu yapılabileceği, davacının konutun aile konutu olarak murisin sağlığında kullandığının tespitini isteme hakkı 4721 sayılı Kanun'un 240 ıncı ve 652 nci maddeleri düzenlemelerine göre şeklen de olsa olduğu, davacının açabileceği dava veya davalarda kişisel mal olup olmadığı, katılma alacağı bulunup bulunmadığı ve mirastan feragat sözleşmenin sonuçları tartışılabileceği, İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş taraf delillerini toplayarak gerekirse keşif yaparak aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazda davacı ile murisin aile konutu olarak kullandıkları taşınmaz olup olmadığının ispat edilmesi halinde kullanılmış ise "aile konutu olarak kullanıldığının tespitine"...
KARŞI OY Temyiz incelemesi aşamasında karşı oyumda açıkladığım gibi; Değerli çoğunluğun davacının TMK'nun 652. maddesine dayalı özgüleme talebi hakkındaki bozma kararına katılmıyorum. Katıldığım diğer bozma sebebine uygun olarak mahkemece inceleme yapıldıktan sonra, TMK'nun 652 maddesine dayalı talep yönünden inceleme yapıp, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi, açıkladığım sebeplerle karar düzelme talebinin görevsizliğe ilişkin bozma kararına münhasır olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum....
Yürürlük K. md. 10/1) Edinilmiş mallara katılma rejiminde; sağ eş, ölen eşine ait birlikte yaşadıkları konut üzerinde katılma alacağına mahsup edilmek üzere intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. (TMK. md. 240) Katılma alacağı da, bu rejimin devamı süresince ölene ait edinilmiş mallar varsa söz konusu olur. Katılma alacağını doğuran böyle bir malın varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre davacı Türk Medeni Kanunun 240. maddesi çerçevesinde bir talepte bulunamaz. Aynı yasanın 255. maddesi gereğince sağ eşe böyle bir hakkın tanınması için, her şeyden evvel eşler arasında “paylaşmalı mal ayrılığı” rejiminin geçerli ve birlikte yaşanılan konutun da paylaşma konusu mallardan olması, davacının da miras ve paylaşmadan doğan bir hakkının bulunması gerekir. Oysa, dava konusu taşınmaz, paylaşma konusu mal olmayıp, ölen eşin “kişisel malı”dır....
Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu üzerinde hakkını sınırlayamaz ise de; bu kurala aykırı davranış durumunda malik olmayan eş aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandırılmasına sebep olan işlemin iptali için dava açabilir. Kanunun malik olmayan eşe tanıdığı bu hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Dava, malik olmayan eş tarafından açılmış Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılması davası olup, bu davalarda yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesi olup, mahkemece yetki hususu ancak ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınır....
Her ne kadar, davacı vekili temyiz dilekçesinde TMK.nun 652/1. fıkrası uyarınca, sağ kalan eşe tanınan yasal hakkı kullanarak konut ve ev eşyasının mülkiyetinin miras hakkına mahsuben kendisine (vekil edenine) verilmesini istemiş ise de, uyuşmazlık şu aşamada miras hakkına yönelik olmayıp, mal rejimi sözleşmesinden kaynaklanan haklara ve TMK.nun mal rejimine ilişkin hükümlerine ilişkin bulunmaktadır. TMK.nun 652. maddesi uyarınca sağ kalan eş miras payı karşılığında mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu durumda aynı Kanunun 658. maddesinde de, açıkça vurgulandığı üzere görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. TMK.nun 240. maddesinde ise, sağ kalan eş; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı karşılığında ev eşyası ve konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu bakımdan davacı vekilinin bu yöndeki iddiası pek yerinde görülmemektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile miras hakkına bağlı olarak 4721 sayılı Kanun’un 652 inci ve devamı maddeleri gereğince miras hakkına dayalı olarak aile konutu ile ilgili talep ya da çekişme bulunması halinde, bu çekişmenin giderilmesi davacının dava açmakta hukuki yararına oluşturduğunu, bu çekişmenin aile konutunun tespiti davası ile giderilmesi gerektiği, müteveffa eşin evlenmeden önce ... parselde kayıtlı bulunan taşınmazda sürdürdükleri, başka bir yerleşim yerlerinin bulunmadığını, davacı ... ile evlendikten sonra ...'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Olduğunun Tespiti- Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı ...'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Evlilik 31.01.2003 tarihinde ölümle sona ermiştir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca aile konutunun tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulabilmesi evlilik birliği devam ettiği sürece mümkündür. Toplanan delillerle, davaya konu taşınmazın davacının eşi, davalıların da babaları olan ortak mirasbırakanları ....'dan kaldığı, davacı ile mirasbırakan Muzaffer tarafından aile konutu olarak kullanıldığı kanıtlanmıştır....
Daire bozmasında sağ kalan davacı eşin katılma alacağının, TMK.nun 240. maddesi uyarınca aile konutu olan 103 ada 97 parselin ve ev eşyalarının mülkiyetini devralmaya yettiğini, bu nedenle anılan malların, davacı eşe katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasının gerektiği, bundan ayrı 13 ada 47 parselde de davacının üstün hakkının bulunduğu, bu nedenle TMK.nun 226/2. maddesi uyarınca isteğin kabulüne karar verilmesi gerektiği açıklanmış, mahkemece kurulan hükümde, 103 ada 97 parselde kayıtlı aile konutu ile eklentisinin ve 13 ada 47 parselde yer alan yazlık evin davalılar adına olan paylarının iptali ile davacı adına tesciline, aile konutu içindeki ev eşyalarının da mülkiyetinin davacıya verilmesine karar verilmiş, ne var ki katılma alacağından mahsup edilecek miktarları hükümde belirtilmemiştir....
in talebi ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile TMK 240/1. maddesi uyarınca aile konutunun özgülenmesi ve konut üzerinde intifa hakkının tanınması isteğine ilişkindir. Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri'dir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri'nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur....
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Ancak aile kotu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen koruma, malik eş sağ iken başlayıp (TMK m. 194), malik eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Davalı eş 19.11.2015 tarihinde vefat etmiş, mahkemece 17.06.2016 tarihli kararla davalı eş ...'nun vefat etmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş, Dairemizin 05.04.2018 tarihli 2016/25711 esas 2018/4649 karar sayılı ilamı ile hüküm onanmıştır....