Bu yasal düzenleme uyarınca, sağ kalan eşin, evliliğin akdi sırasında iyi niyetli olup olmadığının tespiti gerekir. Evliliğin iptaline karar veren A... 11. Aile Mahkemesi miras bırakan İsmail in evlilik sırasında 86 yaşında yaşlı, demans ve parkinson gibi akıl hastalıklarına düçar bir kişi olduğunu, yakın komşusu olan Pakize nin bunu bilerek evlendiğini ve bu evliliğin kurulmasında Pakize 'nin iyi niyetli olmadığını kabul ederek evliliğin iptaline karar verdiği, Aile Mahkemesinin bu kararının Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu olgu gözetildiğinde evlenmenin yapıldığı sırada iyi niyetli olmayan sağ kalan eşin mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/7-695 E.K sayılı kararında da Dairemizin bu yöndeki görüşü benimsenmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Yapılan inceleme sonucu; Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Somut olayda, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde TMK'nın 652. maddesi gereğince dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için dava açacaklarını beyan etmiştir. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin olup, toplanan delillerden; tarafların davanın devamı sırasında 16.02.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, bu sebeple dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği anlaşılmaktadır....
Hükmün gerekçesi tamamen Türk Medeni Kanununun 1023. maddesine dayalıdır. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmünde yer alan “açık rıza” düzenlemesi bu olayda uygulanmayacaksa başka hangi olayda uygulanacaktır? Karı koca arasındaki aile konutu çekişmesi Aile Hukukuna ilişkin özgün düzenleme olan Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre değil de Eşya Hukukuna ilişkin Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmü ile mi çözülecektir? Aile Hukukuna ilişkin bir çekişme Eşya Hukuku hükümleri ile çözülecekse Aile Hukukunun gelişmesi mümkün müdür? Uyuşmazlığı, sadece Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmüne göre çözecek isek Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmü içi boş, anlamsız, gereksiz, uygulama kabiliyeti bulunmayan ve içtihaden ortadan kaldırılan bir hüküm olarak mı kalacaktır? Bu uygulama ile malik olan eşlerin, aile konutuna ilişkin işlemlerde “açık rıza” almasına gerek kalmamaktadır....
Türk Medeni Yasası'nın 194. maddesinde ise, "aile konutu" düzenlenmiş ve madde gerekçesinde aile konutu; "eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatil günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alan" olarak tanımlanıp, aile konutuyla ilgili işlemlerde "eşlerin serbestliği ilkesi"ne istisna getirilerek, mülkiyeti diğer eşe ait olsa dahi, aile konutuyla ilgili hukuksal tasarruflar bakımından eşin rızası aranmıştır. Doktrinde de aile konutu; "sürekli olarak barınmak üzere kullanılan ve aile yaşamının yoğunlaştığı oturma yeri" biçiminde tanımlanmış ve aile konutunun varlığı için; evlilik birliğinin kurulması ve aile yaşamının yoğunlaştığı bir konutun bulunması gerektiği belirtilmiştir (Bkz. Ömer U. Gençcan, Mal Rejimleri Hukuku, Ankara 2007, s. 199, 204)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı; davalının başka bir kadınla yaşamaya başladığını, eşini ve çocuklarını terkettiğini, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini,davalının katılma alacağını azaltma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek, davalı eşine ait (2) ve (6) nolu bağımsız bölümler üzerindeki davalının tasarrufunu engelleyici tedbir alınmasını (4) nolu bağımsız bölümün de aile konutu olarak özgülenmesini istemiştir. Dava, 25.8.2005 tarihinde açılmıştır. Dosyaya alınan nüfus kaydından, tarafların ikisinin de izinle Türk vatandaşlığından çıktıkları, izin belgesinin teslim alındığı 24.9.2001 tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kaybettikleri anlaşılmaktadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; murisin 09/03/2017 tarihinde vefat ettiğini, davalı sağ kalan eş ve müvekkillerinin murisin mirasçıları olduğunu, muris ile davalı sağ kalan eşin evlilik birliği devam ederken Mersin İli, Toroslar İlçesi, Osmaniye Mahallesi, 416 Ada, 10 parsel, A Bir bağımsız bölüm no: 1'de mukim bulunan taşınmazın satın alındığını, muris ile sağ kalan eş arasında edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edildiğini, bu nedenle davacılar müvekkillerinin davalı sağ kalan eşin adına kayıtlı bulunan taşınmazda katılma alacağından kaynaklı olarak mirascılık haklarının yer almadığını, ayrıca murisin dava konuu taşınmazın iktisabında evlenmeden önce sahip bulunduğu taşınmazı satarak yeni taşınmaz olan dava konusu taşınmazı iktisap ettiğini, bu nedenle murisin kişisel malından bu taşınmaza katkısı bulunmadığından davacıların katkı payı alacağında da bulunduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazdan kaynaklı taşınmazın değerini belirledikten sonra arttırmak...
Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. TMK m. 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası” şarttır....
Yargıtay görüşüne göre de, borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 646.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Şikayet, şahsi hak niteliğinde olup, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır....
AİLE KONUTU ŞERHİTAPU İPTALİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 652 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 194 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 240 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 254 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, yeni kanunda 194, 240, 254, 279 ve 652. maddelerde "aile konutu" adı altında yeni bir hukuki kavram getirmiştir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi "eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez; aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandıramayacağını hükme bağlamıştır....