Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nın 613.maddesinde, altsoyun tamamının mirası reddetmesi hâlinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, altsoyun tamamı mirası reddetmişse, mirasçıların payı sağ kalan eşe kalacaktır. TMK'nın 613 maddesinde "Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer" hükmü yer almaktadır. Somut olayda murisin altsoyunun tamamının mirası reddetmesi nedeni ile bunların payının murisin torunlarına değil, sağ kalan eşe geçeceğinin göz önünde bulundurulması gerekirken yerel mahkemece mirası reddedenlerin alt soyunu kapsar şekilde yazılı şekilde mirasçılık belgesi düzenlenerek karar verilmesi isabetli değildir....

Maddesine dayalı olarak açılan ve yerel mahkemede sonuçlandırılan dava sonucu verilen karar ile ilgili olarak özgüleme davasının konusunun ortaklığın giderilmesi davası olduğu karar başlığında belirtilerek "TMK'nın 652. maddesinde düzenlenen özgüleme davasının kaynağının TMK.'nın 642 ve devamı maddelerinde düzenlenen mirasın paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi davasına ait hükümler olması nedeniyle özgüleme davasında miras paylaşımı ve ortaklığın giderilmesi davasında uygulanan maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olduğundan davacı vekilinin vekalet ücreti hakkındaki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir." şeklinde görüş belirtilerek TMK'nın 652. maddesinde düzenlenen özgüleme davasının kendi görev alanlarında olduğu kabul edilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava; davacı/ karşı davalı kadın tarafından açılmış TMK.nun 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. Karşı dava; davalı/ karşı davacı erkek tarafından açılmış TMK.nun 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan davalı/ karşı davacı erkek vekili T4 ait vekaletname genel vekaletname olup, boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Boşanma davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir (HMK m.74)....

Dosya kapsamından, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre sağ kalan eşin yerleşim yerinin "Soğuksu Mahallesi Yenice Caddesi No:12/2 Merkez-Karabük" adresi olduğu anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın Karabük Aile Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Karabük Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Çocuk mallarının korunmasına ilişkin olarak açılan davada ...3. Aile Mahkemesi ile...Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, TMK.’nun 352 ve devamı maddeleri uyarınca çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda, mallarının korunması istenen çocuk ...'ın babasının vefatı sonucu, velayeti kullanan anne ...’ın yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur. Dosya kapsamından, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre sağ kalan eşin yerleşim yerinin ...Mahallesi... Sokak ... adresi olduğu anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın ... 3. Aile Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir....

      Evlilik birliği davacı kocanın ölümüyle sona erdiğine göre, Türk Medeni Kanunun 194. maddesinin aile konutuna sağladığı koruma da bitmiştir. Konutla ilgili tapu kütüğüne konulmuş bulunan şerhin işlevi ve dayanağı kalmamıştır. Sağ eşin (davalı), aile konutu üzerindeki; üçüncü kişilere karşı bildirici etkiye sahip (TMK. m.1009/2) şerhin devamını istemekte artık hukuki yararı kalmamıştır. Sağ eşin, Türk Medeni Kanununun 240. ve aynı yasanın 652. maddesine dayanan bir talepte bulunma hakkının var olması nedeniyle, şerhin devamını istemekte hukuki yararının bulunduğu düşünülebilir ise de, bu husus tapu kütüğüne konulmuş bulunan şerhle ilgili değildir. Sağ eş, belirtilen maddelere dayanan, birlikte yaşanılan konut üzerindeki, ölenin diğer mirasçılarına karşı ileri sürebileceği hakkının varlığı, şerh olmasa da kanıtlama olanağına sahiptir. Bu bakımdan, yerel mahkemece verilen şerhin kaldırılmasına dair karar, evlilik birliği ölümle sona erdiğinden sonucu itibarıyla doğrudur....

        O halde TMK 194 maddesinde yer alan aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olan işlemlerde geçerli olabilmesi gerekir. TMK 194 maddenin getirdiği sınırlama aile hayatını korumak amacıyla eşlerin ortak bir paydada buluşması amacını taşımaktadır. Bu kanun maddesinin rızai olmayan işlemler için yorumlanması kanunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır....

        konutunun da satılması, müvekkilinin evden çıkarılarak mağdur olmasının söz konusu olduğunu, müvekkilinin TMK'nın 652.maddesindeki haklarını kullanabilmesi ve miras hakkına mahsuben aile konutunda mülkiyet hakkının tanımasını talep etmesi için tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu belirterek, Odunpazarı İlçesi, Acarbaşı mah. 2779 ada, parsel No:5'de kayıtlı, Vişnelik Mah., Atatürk Bulv. 185/C8 Odunpazarı adresindeki taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ve tapuya şerh kararı verilmesini talep ve dava etmiştir....

        O halde TMK 194 maddesinde yer alan aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olan işlemlerde geçerli olabilmesi gerekir. TMK 194 maddenin getirdiği sınırlama aile hayatını korumak amacıyla eşlerin ortak bir paydada buluşması amacını taşımaktadır. Bu kanun maddesinin rızai olmayan işlemler için yorumlanması kanunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Yargıtay görüşüne göre de, borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır....

        Mahkemece; 2009/123 sayılı dava dosyasında muristen kalan taşınmaz üzerindeki katkı payı alacağına dayalı tapu iptal ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde alacak davası devam ettiğinden, aile konutunun tespitinin ayrı bir dava olarak görülmesinde davacının hukuki yararı olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu iddia ettiğine ve davalı da taşınmazın aile konutu olmadığını davaya cevabında belirtip, öncelikle bu hususun tespiti gerektiğini ileri sürdüğüne ve bu konuda taraflar arasında çekişme çıktığına göre, davacının, Türk Medeni Kanununun 240. ve 652. maddelerinin kendisine tanıdığı hakları kullanabilmesi için, böyle bir tespit kararı istemekte hukuki yararı mevcuttur.O halde, mahkemece yapılacak iş işin esasını incelemektir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan, yasal olmayan gerekçe ile isteğin dava şartı yokluğundan reddi doğru bulunmamıştır....

          UYAP Entegrasyonu