Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı-davalının eşine yönelik bu eylemleri pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış niteliğinde olup Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi uyarınca davanın kabulü gerekmektedir. Ne var ki, temyize getirilmeyerek, tarafların kabul edilen TMK 166/1-2 maddesi gereği açılan boşanma davalarındaki boşanma hükmü kesinleştiğinden, kadının TMK 162. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasının konusuz hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, kadının bu boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1)....

    Bu haliyle başlangıçta davacı eşin açık rızasına bağlı olan ipotek tesisi işleminin; gerçekleşen ölümle evliliğin sona ermesinin bir sonucu olarak; taşınmazın aile konutu niteliğini kaybetmesine ve bu nedenle artık davacı eşin rızasının aranması gerekliliğinin ortadan kalkmasına yol açtığından; artık geçersizliği ileri sürülemez duruma gelmiştir (TMK m. 194). Böylece, evliliğin ölümle sona ermesiyle birlikte davanın konusu kalmamıştır. Hal böyle olunca davacı karar düzeltme isteminde haklıdır. Dairemizin 17.6.2013 gün ve 11157-16612 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, açıklanan yönler gözetilerek konusu kalmayan dava hakkında bir karar verilmek üzere hükmün değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

      Davacı erkek TMK 162. maddesi olmazsa TMK 166/1 maddesine istinaden boşanma davası açmış olmasına rağmen mahkemece gerekçede TMK 166/1 maddesi gereği boşanma talebi tartışılmış ancak davacı erkeğin TMK 162. maddesine istinaden açmış olduğu boşanma davasının koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılmadan ve gerekçeleri gösterilmeden boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesi "bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 3. bendine göre, mahkeme kararlarında iki tarafın sav ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kendi davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın, davalı-karşı davacı erkek aleyhine hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK 162) hukuki sebebine dayalı boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı erkek davacı-karşı davalı kadın aleyhine evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı karşı boşanma davası açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda her iki davanın da reddine karar verilmiştir....

          Dosyamızda sübut bulan kusur atıfları ve dosya kapsamı bütünüyle incelendiğinde TMK madde 162'nin süre ve unsurlar yönünden şartlarının oluştuğu görülmektedir. Aynı zamanda TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan davanın şartları da oluşmuştur. Dosyamızda davacı kusursuz, davalı ise tam kusurludur. Kusursuz olan eşin açtığı boşanma davacı onur kırıcı davranışın mevcudiyeti ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile TMK madde 162 ve TMK madde 166/1 uyarınca kabul edilmiştir." gerekçesiyle her iki boşanma sebebinin de kabul edildiği anlaşılmaktadır. 1- Türk Medeni Kanununun 162. maddesine göre "Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir (TMK mad.162/1). Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer (TMK mad.162/2)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından tamamına yönelik olarak; davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, manevi tazminat miktarı ve TMK m. 162'ye dayalı boşanma talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davası, münhasıran Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenen "hayata kast” ve "pek kötü davranış” sebebi ile ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı kadının ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2. maddesi uyarınca,evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı bir davası bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece genel boşanma sebebine (TMK m. 166/1-2) dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir....

            Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın TMK'nın 162. ve 166/1. maddeleri uyarınca boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı erkek ise karşı davasında, TMK'nın 166/1. maddesine dayanarak boşanmalarını talep etmiştir. Mahkemece her iki davanın TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca kabulüyle, boşanmalarına karar verilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise kadının TMK 162. maddesine dayalı boşanma talebinin reddine dair hüküm tartışılmış ancak kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm kısmında kadının "pek kötü veya onur kırıcı davranışa" dayalı davası yönünden bir hüküm kurulmamıştır. Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükmün gösterilmesi gerekir (HMK m.26, 297/2)....

              Tüm bu açıklamalar karşısında davalı erkeğin gerekçeye ve pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebi ile (TMK. Md.162) boşanma kararı verilmesinin yanlış olduğuna ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, 1 nolu bendindeki "162 ve " kelimelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, davacı kadının pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebi ile (TMK. Md.162) boşanma isteminin reddine, davalı erkeğin sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki karar tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)1- Davalı erkeğin gerekçeye ve pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebi ile (TMK. Md.162) boşanma kararı verilmesinin yanlış olduğuna ilişkin istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca KABULÜ ile, ANKARA 12....

              Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek; 08.11.2013 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak (TMK m. 166/1) açtığı boşanma davasını 08.04.2014 günlü dilekçesi ile zina (TMK m.161), onur kırıcı davranış (TMK m.162) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) hukuki sebeplerine göre boşanma kararı verilmesi talebiyle ıslah etmiştir (HMK m.l76). Davacı erkek ıslah talebiyle,ilgili olarak her hangi bir harç yatırmamıştır. Eksik harç tamamlanmadıkça müteakip işlemler yapılamaz. Mahkemece, davacıya maktu ıslah harcını ikmal etmesi için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) gerekirken, maktu harç eksikliğinin tamamlattırılması yönünde işlem yapılmadan, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                Bu itibarla kadının; boşanma davasının TMK 162. maddesi gereğince kabul edilmemiş olmasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlar yanında, istinaf edenin sıfatı gereği aleyhe olacak şekilde bölge adliye mahkemesince davalı erkeğe güven sarsıcı davranmak suretiyle de kusurlu olduğu şeklinde kusur yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu