Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre; her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK da düzenlenen davalar ticari dava sayılarak TTK'nun 5. Maddesi ile ticari davalara Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğini, Somut olayın; taraflar arasında düzenlenen 03/11/2017 tarihli "Ortaklık Kurulmasına Dair Protokoldür" başlıklı sözleşme uyarınca, davaya konu patentin tarafların birlikte kurdukları ve davalının %51 hisse ile ortak ve yetkilisi olduğu şirkete davacı tarafından devrolunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, davacının, kurulan şirkete ortak olan davalı ...'...

    Karar sayılı dosyasında davacı vekilinin 27/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı şirketin diğer ortağı olan ... ve eşi ... tarafından çeşitli vaatlerle ikna edip yeni kuracakları şirkete 220.000 TL'lik ortaklık bedelini ödemesi takdirinde %50 ortak olmasını, davacının şirketin faaliyetini hızlandırmak adına başta 160.850,00 TL'lik ödemeyi davalı daha sonra şirketin hesabına yatıracağını taahhüt ederek kendi şahsi hesabına yönlendirdiğini ve bu paranın davalının eşi olan ... 'in şahsi giderleri için kullanıldığını, sonrasında şirketin ihtiyacı için istediği paraları davalı vekili Av....'...

      herhangi bir ortak faaliyeti sağlayacak bağ kalmadığını, ortaklara ait dava konusu şirketin amacını yitirdiğini, şirketin gereken organlarını oluşturamadığını, genel kurulunun toplanamadığını, kanunda limited şirketlerde ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin ortaktan beklenemeyeceği durumlarda mahkemeden şirketin feshinin istenebileceğinin düzenlendiğini belirterek davanın kabulü ile, ......

        Önemle ve ayrıca vurgulanmalıdırki, adi ortaklığın son bulması, feshi, ayrı bir olay tasfiyesi ise ayrı bir olaydır. Adi Ortaklık konusunu oluşturan iş yapılıp sonuçlandırıldığına göre ortaklığın son bulduğu da sabittir. Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemler olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa TBK.'nun 644. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

          Davalı şirketin haklı nedenle feshi isteminin hangi davalıya yöneltildiği açıklanmamış olmakla her iki davalıya da yöneltildiği değerlendirilmiştir. Şirketin feshi davasında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Şirketin hasım gösterilmediği durumlarda, tüm ortakların davaya dahil olması halinde, taraf teşkilinin sağlandığı hususu---- benimsenmiş olsa da, şirketin hasım olduğu durumda, şirketin feshi isteminde davalı ortağın pasif husumetinin bulunmayacağı değerlendirilmiş, fesih isteminin davalı---- usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir....

            Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmü yer aldığını, limited şirketlerde feshin son çare olduğunu, bu nedenle, gerek TTK m. 636/3 gerekse m. 641 hükümleri uyarınca müvekkilinin ayrılma akçesi ödenerek ortaklıktan çıkarılmasını vekaleten mahkemeden talep zorunluluğu hasıl olduğunu, şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup, düzenleme uyarınca ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu olduğunu, şirketin feshi yerine davalı ortağın şirketten çıkarılması isteminin şirketin feshi talebinden önce değerlendirilmemesinin Yargıtay tarafından bozma sebebi sayıldığını, müvekkilinin ayrılma akçesi ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına yönelik taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmezse, yukarıda açıklanan sebeplerle ortaklığın daha...

              Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmü yer aldığını, limited şirketlerde feshin son çare olduğunu, bu nedenle, gerek TTK m. 636/3 gerekse m. 641 hükümleri uyarınca müvekkilinin ayrılma akçesi ödenerek ortaklıktan çıkarılmasını vekaleten mahkemeden talep zorunluluğu hasıl olduğunu, şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup, düzenleme uyarınca ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu olduğunu, şirketin feshi yerine davalı ortağın şirketten çıkarılması isteminin şirketin feshi talebinden önce değerlendirilmemesinin Yargıtay tarafından bozma sebebi sayıldığını, müvekkilinin ayrılma akçesi ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına yönelik taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmezse, yukarıda açıklanan sebeplerle ortaklığın daha...

                nın, ...ni kurduğunu ve tek ortağı olduğunu, fakat müvekkilinin söz konusu adi ortaklık sözleşmesine göre iş bu şirketin gizli ortağı olduğunu, adi ortaklık sözleşmesinin genel hükümlerinin taraflar arasında düzenlendiğini, işbu sözleşmeye aykırı davranışlarla ortaklığın sona ermesi veya feshi halinde işletmenin kar zarar hesabına bakılmaksızın davalı ...'nın müvekkiline 750.000 TL ödemekle yükümlü olduğunu, bu parayı ödeyemiyorsa işletmenin tüm borçlarını ödeyerek 750.000 TL karşılığında işletmedeki hisselerini müvekkiline devredeceğini, sözleşmenin imzalanmasını müteakip davalı ... şirketinin ......

                  Davalı vekili; davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, müvekkili şirketin Sermaye Piyasası Kurulu kaydında olan, bu kurul ve diğer ilgili tüm resmi makamlar ile özel denetçiler tarafından faaliyetleri denetlenen çok ortaklı halka açık anonim şirket olduğu, TTK'nin 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketin tasfiye halinde olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....

                    Şirketin feshi değerlendirmelerinde dikkate alınan en önemli menfaat unsuru olan işleyen çarkların bozulmaması, şirket faaliyetlerinin sona erdirilmemesi hususunun somut olayda gayri faal durumda bulunan davalı şirket bakımından zaten söz konusu olmaması sebebiyle şirketin feshinin sebep olacağı ekonomik bir yıkım da bulunmamaktadır. Yukarıda ortaya konan Kanun hükmü ve Yargıtay kararları uyarınca davalı şirketin uzun yıllar ciddi ticari bir faaliyetinin bulunmaması, ortaklar arasında süregelen anlaşmazlıklar sebebiyle TTK m.636/III uyarınca şirketin feshi şartlarının oluştuğu kanaatine varılmış, davacıların fesih ve tasfiye taleplerinin kabulüne karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu