N.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin, Antalya, ............ ilçesi, .......... beldesinde bulunan kamp yeri olarak tahsisli .......... adlı turizm işletmesinin 3 yıl süre ile müştereken işletilmesi hususunda 16/01/2002 tarihinde, davalılar ile adi işletme ortaklığı sözleşmesi yaptığını; bu sözleşme ile şirket olarak bir takım yükümlülükler üstlendiklerini, sözleşmenin(e) maddesi uyarınca bu yükümlülükler için davacı şirketin 200.000 USD'ye kadar harcama yapabileceğini, bunun karşılığında turizm sezonu sonunda %25 kâr payı alacağını, harcama olursa, davacı şirketin aşkın her 8.000 USD için %1 artışlı kâr payı verileceğini; şirket olarak...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO :2017/188 Esas KARAR NO:2021/267 DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ:27/02/2017 KARAR TARİHİ:24/03/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 27/02/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı/borçlu arasında Ülker firmasına streç film teslimine ilişkin bir tedarik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalı taraf fatura bedellerini sözleşmede belirtilen vadede ödemediğini, bunun üzerine sözleşmeden beklenen faydayı göremeyen müvekkilinin derhal haklı nedenle sözleşmeyi fesh ettiğini ve vadesi gelmiş olan fatura bedeli olan 70.441 Tl ile 9.467,33 TL ticari temerrüt faizi ve kur farkından kaynaklanan 9.187,44TL yi ödemesi için davalı tarafa ....Noterliğinin 11/08/2016 tarih ......
faaliyette bulunamaz hale getirildiğini, bunun üzerine davacının iş sözleşmesini İşK md. 24 uyarınca feshettiğini, davacı tarafından anılan lisans hakkının devri ve bu şekilde Davalı işveren tarafından şirketin içinin boşaltılarak ticari faaliyette bulunamaz hale getirilmesi nedeniyle açılmış bulunan davanın halen .......
.--- davacının eşi ------ tarihinde gönderilen ve davacılardan ----- tarihinde tebliğ aldığı şirketin -------------- tespit edilmiş ve --------- gereğince ---- tespit edilmiştir....
Davalı vekili, müvekkil şirketin davacıya gönderdiği bir fesih bildiriminin bulunmadığını, aksine tarafların ortak iradeleri ile fesih protokolü yaptığını, bu protokol ile de birbirlerini ibra ettiklerini, fesih protokolü öncesinde ticari ilişkiyi sonlandırma kararı alındıktan sonra, davacının sözleşme gereği elinde bulunan 70.746,25 TL değerindeki ürünleri 02/11/2009 tarihinde müvekkil şirkete iade ettiğini, 18/12/2009 tarihinde de müvekkil şirketteki cari hesabında bulunan borcun tamamını kapattığını, davacının tek taraflı fesih bildirimi iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının mal varlığına katmış olduğu araç ve demirbaşların bedelini talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki fesih protokolü bulunduğunu savunarak, davanın yetki ve esas yönünden reddini istemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, SMM bilirkişi kök raporunda özetle; davacı tarafın 2011, 2012, 2013, 2014 yıllarına ilişkin Ticari Defter Kayıt ve Belgeleri üzerine hazırlamış olduğu, İnceleme raporunda davacı şirketin bilanço ve gelirleri ile Kurumlar Vergi Beyannameleri üzerine yapmış olduğu değerlendirmenin sonuç bölümünde; taraflar arasında yapılmış bulunan 16.10.2006 tarihli sözleşmenin 10, 11 ve 12. maddelerine atıfta bulunularak, ilgili maddelerde şirketin feshini gerektirir sebep bulunmadığı ve satışlar ve karların artan oranda bulunduğu tespitinden sözleşmenin haksız yere fesh edildiğini, davacı Şirketin yıllık ortalama 1.000.000.-TL alan cirosuna göre ilgili sözleşmenin 4.Maddesinde yer alanı %30'luk bayi iskonto oranının-uygulanması ile (1.000.000x %30) 300.000.-TL Gayri Satış Karı olduğu, Genel Giderler düştükten sonra net karın 100.000.-TL olacağından, davacı şirketin kardan yoksun olduğu zararının 100.000....
CEVAP : Davalı vekili, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi yarınca İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, Müvekkili şirketin Genel Müdürlüğünün "..." adresinde bulunduğundan işbu davaya bakmakla yetkili Mahkemenin de İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davacının taleplerinin esasen de yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. GEREKÇE : Dava; taraflar arasında yapılan ve daha sonra davacı tarafça fesh edilen abonelik sözleşmesi uyarınca davacıdan kota aşımı iddiasıyla fazladan tahsil edilen fatura bedellerinin iadesine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin adresinin "......
davacı şirkete kiralanmasına dair kira sözleşmesinin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8.maddesi kapsamında fesh edildiği dikkate alındığında davacı şirketin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında değerlendirilmesine dayanak alınan tüm bilgi ve belgeler Mahkemenin 13/02/2018, 13/03/2018, 24/04/2018 tarihli ara kararları ile üç kez talep edilmesine karşın, 13/02/2018 tarihli ara kararına verilen cevap da savunma dilekçesinde yer verilen hususların tekrarı ile yetinildiği, 13/03/2018 ve 24/04/2018 tarihli ara kararlarına ise yanıt verilmediğinin görüldüğü, bu haliyle 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8.maddesi kapsamında idarece yapılan değerlendirmenin somut bilgi ve belgeye dayanmadığı, işlemin sebep unsurunun somutlaştırılamadığı, öte yandan, davacı şirketin tüzel kişilik ya da ortakları boyutuyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yer aldığına dair iş bu ilam sonrasında herhangi bir somut veriye ulaşılması halinde anılan madde çerçevesinde her zaman işlem...
, davacı şirketin her iki şirket kayıtlarını ve stoklarını istedikleri şekilde düzenleyebilme imkanına sahip olduklarını, davacı şirket yetkililerinin, kendilerine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi unsurlardan özel menfaatleri için yetkisiz yararlandıklarını, davacı şirket yetkililerinin kurduğu Vintage firması üzerinden, müvekkil şirket müşteri portföyüne teklif yazışmaları yapıldığını, şirketin İngiltere'deki yetkilisinden davacı şirketi kurmak için onay aldıklarını ispatlayamadıklarını, davacı şirket yetkililerinin, kendilerine menfaat sağlamak için Vintage firmasını kurduklarını ve dürüstlük, sadakat ve iyi niyet kuralına aykırı hareket ettiklerini, bu hususların kesinleşen ceza kararları ile sabit olduğunu, davacı şirket ortakları ve yetkilileri ile müvekkili şirketin eski müdür ve çalışanlarının aynı kişiler olması, her iki şirketin tüm ticari faaliyetlerinin bu kişiler tarafından gerçekleştirilmesi, bunun sonucunda müvekkili şirketin ticari defterlerinde davacı şirketin...
sayılı TBK'nun 445/2 maddesine değil 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, buna göre coğrafi sınırlama olmayan rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olmadığını, ayrıca rekabet yasağı düzenlemesinde yer alan konu sınırlamasının işveren faaliyet alanı olarak belirtilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira davacı tarafın ticari faaliyet konularının geniş olduğunu, müvekkilinin çalışması nedeniyle davacı şirketin hiçbir menfaatinin ihlal edilmediğini, zararının bulunmadığını, müvekkilinin ticari sır niteliğindeki bilgileri ne şekilde kullanarak davacı şirkete zarar vermiş olduğunun ortaya konulamadığını, ayrıca müvekkilinin SGK kayıtlarında işten çıkış kodunun "22-diğer nedenler" olarak belirtildiğini, işverence sebep "diğer nedenler" olarak işten çıkartılmasının iş akdinin haklı olarak fesh edilmediğini gösterdiğini, 6098 sayılı TBK'nun 447/2 maddesi uyarınca sözleşmenin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından fesh edilmesi nedeniyle rekabet yasağının sona...