Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarının sermaye azaltımı sırasında öncelikli olduğu ve kurumlar vergisinin konusuna girdiğine ilişkin vergi kanunlarında bir hüküm bulunmamakla birlikte, davalı idare tarafından verilen özelgelerde de şirket ortakları tarafından şirkete nakden veya aynen konulan sermaye, ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltımına konu edilen tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve kesinti yapılmaması gerektiğinin belirtilmesi karşısında, uyuşmazlıkta, davalı idarece bu kanun boşluğu yorum yoluyla genişletilerek ve vergiden istisna edilerek sermayeye ilave edilen yeniden değerleme fonunun sermaye azaltımı suretiyle işletmeden çekilmesi durumunda vergilendirme yapılabileceği kabul edilerek yapılan dava konusu tahakkuk işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu tutarın ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'da öngörülen oranda hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya...
Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E..., K:... sayılı kararda; sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarının sermaye azaltımı sırasında öncelikli olduğu ve kurumlar vergisinin konusuna girdiğine ilişkin vergi kanunlarında bir hüküm bulunmamakla birlikte, davalı idare tarafından verilen özelgelerde de şirket ortakları tarafından şirkete nakden veya aynen konulan sermaye, ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltımına konu edilen tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve kesinti yapılmaması gerektiğinin belirtilmesi karşısında, uyuşmazlıkta, davalı idarece bu kanun boşluğu yorum yoluyla genişletilerek ve vergiden istisna edilerek sermayeye ilave edilen yeniden değerleme fonunun sermaye azaltımı suretiyle işletmeden çekilmesi durumunda vergilendirme yapılabileceği kabul edilerek yapılan dava konusu tahakkuk işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu tutarın ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'da öngörülen oranda hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya...
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ : 04/03/2022 KARAR TARİHİ : 09/06/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 24/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ... %10, ... %6, ... ise % 4 hisse ile davalı şirketin 20 yıllık ortakları olduklarını, şirket yöneticisinin % 40 payı ile ... ve diğer ortağın ise % 40 pay ile M....
Davalı vekili, davacıların kendilerine yapılan ihtarlara rağmen sermaye borçlarını ödemediklerini, müvekkili şirket tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir....
ayni sermaye olarak davalı adına tescil edilen taşınmazdaki davalı payının yolsuz tescil halini aldığını ve M.K'nın 712. maddesine göre tapunun iptali ile davacı adına tescilini isteme gereği doğduğunu, diğer ortaklar sermaye koyma borcunu yerine getirmediklerinden TTK'nın 299. maddesi uyarınca şirketin kurulmuş sayılamayacağını ileri sürerek, davalı şirketin kurulmamış sayılmasına, davacı tarafından yani sermaye olarak davalıya temlik edilen taşınmaz tapu kaydının iptali ile davacı adına tapu tesciline, yolsuz tescile dayalı olarak taşınmaza yapılan haksız el atmanın önlenmesine, taşınmaz üzerindeki binada faaliyet gösteren özel okul gelirleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, paranın tevdi mahalline bloke edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir...
Anonim Şirketi'nin %100 hisselerine sahip olduğunu ve bağlı şirketi haline getirdiğini, davalı şirketin tüm ticari faaliyetinin bu şirketi satın almaktan ibaret olup, başkaca ticari faaliyeti bulunmadığını, davacının, şirket yönetimi ve diğer ortaklar ile şirket işleyişine ilişkin 1 yılı aşkın süredir ciddi sıkıntılar yaşadığını, şirkette yönetimi ve oy çokluğunu elinde bulunduran diğer şirket ortaklarının önce 13/10/2022 tarihinde, akabinde de 05/12/2022 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurullarda hukuki sebeplerden yoksun, hiçbir gereklilik olmamasına karşın sermaye artırımı yapmakta, bu şekilde şirkette müvekkilinin payını düşürmeye ve zarara uğratmaya çalıştığını, her iki olağanüstü genel kurulda şirketin borca batık olduğundan bahisle davacının muhalefetine rağmen sermaye artırım kararı alındığını, 13/10/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artırımının şirketin ortaklara olan borçlarından karşılanmasına, davaya konu 05/12/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda ise sermaye...
den mevcut birikmiş alacaklar dahi tahsil edilmezken bu firmaya mal satışı yapılarak halka açık ortaklığın risklerinin (alacaklarının) arttırılması ticari hayatın teamüllerine uygun olmadığı gibi şirket çıkarlarına da açıkça aykırıdır. 4) ..., kira borçlarını ödemeyen ...'ye karşı SPK tarafından 11.01.2008 tarihli Denetleme Raporu düzenlenene yani ilişkili şirket ile mevcut durum denetim sonucu ortaya çıkana kadar bu şirket hakkında yasal takibatta bulunulmamıştır. ... ancak denetim tarihinden sonra 11.06.2008 tarihinde ... aleyhine mevcut borcu olan 2.298.459, 16 YTL'nin tahsili amacıyla icra takibi başlatmıştır. Böylelikle halka açık ortaklık lehine olarak 2003 yılında doğan ve sonrasında artarak devam eden bir para alacağının yasal takibine ancak durumun resmi mercilerce denetim sonucunda ortaya çıkarılması üzerine ve beş yıl sonra girişilmiştir. Bu olgunun da ticari hayatın teamüllerine uygun olmadığı ve şirket çıkarlarına aykırı olduğu apaçık ortadadır....
İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...
İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...
İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...