Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A-Yapılan mali inceleme sonunda; Davalı şirket ... tarafından 03.09.2010 tarihinde tescil edildiği ve TTSG 03.09.2010 tarih ve 7642 sayılı 345-346 sayfaların da ilan edildiği kuruluşta davacılar ile davalının taahhüt ettiği sermaye tutarının; ... 26.500,00TL --35,10% ... 26.500,00TL-- 35,10% ... 22.500,00TL-- 29,80% TOPLAM 75.500,00 TL-- 100% olduğu Davalı şirketin 2010 yılı ticari defterlerine göre davacılar 31.12.2010 tarihine kadar sermaye ödemesi yapmadıkları, Davalı şirketin 2010 yılı ticari defterlerine göre davalı ... ’in 31.12.2010 tarihine kadar sermaye ödemelerinin; - 30.01.2010 tarih ve 3 nolu yevmiye maddesinde 6.500,00.-TL nakit kasa ödemesi - 30.09.2010 tarih ve 25 nolu yevmiye maddesinde 10.770,00.-TL ortaklara borçlar vasıtasıyla ödeme, Davalı ... tarafından ... nolu 2.870,00.-TL bedelli çek ve ... nolu 2.360,00.- TL bedelli çek olmak üzere toplam 5.230,00.-TL sermaye taahhüdü ödemesi edildiği,davalı ... tarafından 31.12.2010 tarihine kadar 22.500,00....

    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket hissedarlarının şirkete sermaye borçlarının bulunduğunu, bu sermaye borçlarını ödemedikleri, şirket hissedarlarının şirkete sermaye borcu mevcut iken alacaklıların iflas ertelenmesi suretiyle alacaklarının ertelenmesinin mümkün olmadığı, davacı vekilinin sermaye borcunun ödenmesinin yerine şirketin üçüncü kişilere olan borcuna karşılık vermiş olduğu çekleri ödeyerek, çekleri iade aldıklarını, bunun sermaye borcunun ödenmesi olarak değerlendirilmesini talep etmiş ise de, bu şekildeki davranışın sermaye borcunun ödenmesi olarak değerlendirilemeyeceği iyileştirme projesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davacı şirketin borca batıklıktan çıkmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, erteleme talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17....

      Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....

      ın dekontunda davacı tarafından davalı şirket hesabına gönderilen 125.000,00 TL'nin "borç olarak verilen" açıklamalı olarak gönderildiğinin sabit olduğu, aksinin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu, davalı tarafından söz konusu ödemenin davalı şirketin ihtiyaçları için harcandığı, şirketin diğer ortakları tarafından da ödeme yapıldığı, söz konusu ödemenin sermaye avansı olarak alındığı ve örtülü sermaye olarak değerlendirilebileceği savunmasında bulunulmuşsa da davalı şirket tarafından usulünce alınmış bir sermaye arttırım kararının bulunmadığı, davacı tarafından yapılan ödemenin iştirak taahhütnamesine istinaden veya sermaye borcuna mahsuben yapılmış bir ödeme olmadığı, borç olarak verilen notu ile gönderilmiş olduğunun sabit olduğu, sermaye arttırımı yapılsa dahi pay sahipleri iradeleri dışında sermaye arttırımına katılmaya zorlanamayacakları, pay sahiplerinin hisseleri oranında sermaye artırımına katılmaları bir hak olup pay sahipleri için borç veya yükümlülüğe dönüştürülemeyeceğinden...

        ın dekontunda davacı tarafından davalı şirket hesabına gönderilen 125.000,00 TL'nin "borç olarak verilen" açıklamalı olarak gönderildiğinin sabit olduğu, aksinin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu, davalı tarafından söz konusu ödemenin davalı şirketin ihtiyaçları için harcandığı, şirketin diğer ortakları tarafından da ödeme yapıldığı, söz konusu ödemenin sermaye avansı olarak alındığı ve örtülü sermaye olarak değerlendirilebileceği savunmasında bulunulmuşsa da davalı şirket tarafından usulünce alınmış bir sermaye arttırım kararının bulunmadığı, davacı tarafından yapılan ödemenin iştirak taahhütnamesine istinaden veya sermaye borcuna mahsuben yapılmış bir ödeme olmadığı, borç olarak verilen notu ile gönderilmiş olduğunun sabit olduğu, sermaye arttırımı yapılsa dahi pay sahipleri iradeleri dışında sermaye arttırımına katılmaya zorlanamayacakları, pay sahiplerinin hisseleri oranında sermaye artırımına katılmaları bir hak olup pay sahipleri için borç veya yükümlülüğe dönüştürülemeyeceğinden...

          Sermaye artırımına ilişkin karara istinaden sermaye koyma borcunun ödenmesi için müvekkillerine süre verildiğini bildirerek, Sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesi ve genel kurulda alınan 4, 7, 8, 9, 10 sayılı kararları için yoklu, kabul edilmediği taktirde mutlak butlanla batıl olduklarına, bu da kabul edilmediği takdirde genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. GEREKÇE VE HÜKÜM : Dava, TTK'nun 445 vd.madde hükümlerine göre açılmış, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkememizin .......

            olduğu izahtan vareste olduğunu, söz konusu dönemde her ne kadar davalı müvekkilinden kaynaklanmayan nedenlerle gecikme yaşanmış ise de, yine de, plan tadilleri, proje çalışmaları, terk ve tevhit -------işlemler yapıldığını, tarafların her birinin basiretli tacir ve ticari işleri kapsamında hangi evraklara imza attıklarını bildiklerini, sermaye arttırım borcunun söz konusu kararda yazıldığı şekilde taraflar arasında irade uyuşması sonucu olduğunu, hisseleri yüksek fiyatla satmak isteyen tarafın davacı taraf olduğunu, müvekkillerinin hisselerini 15.000.000 TL'ye satın alacağını, kendi hisselerini ise davalı müvekkillere 22.750.000-TL'ye satacaklarını ifade ettiklerini, üç müşteri adayı ile kendi talepleri ile görüştüklerini, müvekkillerinin sermaye koyma taahhütlerini yerine getirdiklerini ve 5.000.000TL sermaye ödediklerini, ödeme dekontlarını sunduklarını, sermaye koyma taahhüdü için 2 sene belirtilmiş ise de davalı müvekkillerinin 5.000.00TL olan sermeye koyma taahhütlerini 2 seneden...

              olduğu izahtan vareste olduğunu, söz konusu dönemde her ne kadar davalı müvekkilinden kaynaklanmayan nedenlerle gecikme yaşanmış ise de, yine de, plan tadilleri, proje çalışmaları, terk ve tevhit -------işlemler yapıldığını, tarafların her birinin basiretli tacir ve ticari işleri kapsamında hangi evraklara imza attıklarını bildiklerini, sermaye arttırım borcunun söz konusu kararda yazıldığı şekilde taraflar arasında irade uyuşması sonucu olduğunu, hisseleri yüksek fiyatla satmak isteyen tarafın davacı taraf olduğunu, müvekkillerinin hisselerini 15.000.000 TL'ye satın alacağını, kendi hisselerini ise davalı müvekkillere 22.750.000-TL'ye satacaklarını ifade ettiklerini, üç müşteri adayı ile kendi talepleri ile görüştüklerini, müvekkillerinin sermaye koyma taahhütlerini yerine getirdiklerini ve 5.000.000TL sermaye ödediklerini, ödeme dekontlarını sunduklarını, sermaye koyma taahhüdü için 2 sene belirtilmiş ise de davalı müvekkillerinin 5.000.00TL olan sermeye koyma taahhütlerini 2 seneden...

                ye sattığı ancak bu işlemle ilgili kayyım onayı alınmadığı gibi satışa ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yine .....Ş.'nin, sermaye artışı yaparak, ....'ye sermaye artışının bir kısmını borcuna istinaden, kalan kısmını aynı şirket adına sermaye taahhüdü olarak defterlerine kaydettiği, bu işlemler ile ilgili de kayyım onayı alınmadığı gibi işleme ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yapılan bu işlemlerin şirketlerin borca batıklık durumunu değiştirebileceği beyan edilmiştir. Bozma kararı sonrası alınan kayyım raporunda da bu doğrultuda, davacı grup şirketlerin toplamda öz varlıklarında olumlu değişimin sebebi olarak az yukarıda belirtilen işlemler gösterilmiş, işlemler ile ilgili belgenin bulunmadığı, sermaye artışının tescil ve ilan edilmediği, işlemlerin sadece muhasebe kayıtlarında olduğu ve kendilerinden onay alınmadığı rapor edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, ....'...

                  Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, Anonim Şirket ortağının sermaye koyma borcundan kaynaklanmakta olup, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu