Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu yapılan/dayanak 29.12.2009 tarihli protokolde, davacı şirket yetkililerince gerek TTK'da düzenlenen gerekse TTSG'de ilan edildiği şekilde şirket yetkilileri için öngörülen imza prosedürünün yerine getirilmediğinden, işbu protokol kapsamında adi ortaklığın tasfiyesine girişilmesi ve şirket tarafından ikame edilen işbu davanın görülüp sonuçlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,taraflar arasında adi ortaklık kurulmasını sağlayan 01.10.2007 tarihli sözleşmenin , ilgili tarihte, sözleşmeye taraf olan şirketleri temsil ve ilzama yetkili kişiler tarafından şirket kaşeleri altında usulüne uygun şekilde imzalandığını, adi ortaklığın kuruluşuna ilişkin kadıköy ... noterliği'nin 01.10.2007 tarihli ve ... yevmiye numaralı sözleşmesinin taraf şirket unvanları altında şirket yetkililerinin imzasını taşıdığından geçerli bir sözleşme olduğunu, ancak, işbu davaya dayanak yapılan 29.12.2009 tarihli adi yazılı protokolde ise adi ortaklığın feshine...
nun hazırlamış olduğu 03.08.2021 tarihli Bilirkişi Raporuna göre özetle; "...Davacı Ticari Defterlerinin “Usulüne Uygunluk Yönünden” tetkik edilmesi; Davacı yanın incelenen 2012-2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile kapanış tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, davacı şirketin 2012-2013-2014-2015 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu ve kendi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, Davalı Ticari Defterlerinin “Usulüne Uygunluk Yönünden" tetkik edilmesi; İncelenen dava dışı Adi ortaklığın 2012-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin süresinde usulüne uygun tasdik edildiği ve kendi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, İncelenen davalı şirket ... A.Ş. ye ait 2012-2015 yılları ticari defterlerine ait tasdikinin yasal süresinde yapıldığı bu anlamda davalı şirketin ticari defterlerinin TTK....
Diğer yandan davacı taraf ortaklığın 2016 yılında sona erdiğini iddia ettiğine göre , öncelikle bu hususun araştırılması, ortaklığın sona erdiğinin tespiti halinde TBK'nun adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin hükümlerinin işletilmesi ,her durumda hak edişlerin net kar niteliği arz etmediği gözetildiğinde sektör bilirkişinin heyete dahil edilmesi suretiyle yapılan işin niteliğine göre (akaryakıt, araç bakım vs gibi) masrafların mahsubundan sonra net karın belirlenmesinin gerektiği tartışmasızdır....
in 2011 yılında diğer davalı limited şirketi kurduğunu ve söz konusu şirketin adi ortaklıktan elde edilen gelirle kurulduğunu, davalıların adi ortaklıktan kaynaklanan payının ödeneceğine dair müvekkilini oyaladıklarını, adi ortaklıktan ve devamında davalı şirket üzerinden hak ediş ve ortaklık payını alamadığını, yapılan işlerden dolayı taşınmazlar ve araçlar edinildiğini ileri sürerek; 2007 yılı ile 2015 yılı Aralık ayı içerisinde müşterek yürütülen inşaat, diğer ticari iş kazanç ve ortaklıkla ile ilgili olarak, gerek adi ortaklık halinde gerekse...şirketi üzerinden (.........) yürütülen inşaat ve ticari faaliyetler nedeni ile her türlü ortaklık payı, kar payı, müvekkilinin emek ve sermayesi ile yapmış olduğu çalışmalar ve ortaklığından doğan her nevi alacak için şimdilik 1.000,00 TL'nin ortaklığın sona erdiği 15.12.2015 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir II....
Şirket yöneticisinin ortaklığa verdiği zarar, şirket ortaklarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Limited şirketlerde TTK'nın 644. maddesinin yollamasıyla 553. maddesi uyarınca şirket yöneticileri Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem de pay sahipleri ve şirket alacaklılarına karşı şirkete verdikleri zarar sebebiyle sorumlu olurlar. Ancak TTK'nın 555. maddesi uyarınca şirket pay sahipleri dolaylı zarar nedeniyle açacakları davalarda hükmedilecek tazminatın kendilerine değil ancak ortaklığa verilmesini isteyebilirler. Yöneticilerin eylemleri sonucunda şirket ortaklarının doğrudan zararlarının varlığı halinde ise ortaklığın zararından müstakil olarak kişisel zararlar söz konusu olacağından ortaklar tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler....
aykırı davrandığını, tasfiyeye rağmen davacının her üç şirket için fesih davaları açtığını, Konya ......
Dava, adi ortaklığın hükmen tasviyesi ile daha önce düzenlenmiş olan sözleşme hükümlerinin uygulanması istemine ilişkindir. Bilindiği üzere hangi davaların ticari dava olduğu 6102 sayılı TTK'nın 4. Maddesinde sayılmış olup, adi ortaklığın tasfiyesi 4. Madde gereğince ticari dava niteliğini taşımamaktadır, kaldı ki adi ortaklığın tasfiyesi 6098 sayılı TBK'nın 620. Maddesinde düzenlenmiştir. Somut davada, davacı dosyaya sunduğu adi yazılı sözleşme gereğince alacak talebinde bulunğuna göre mahkemenin bu sözleşme ve sözleşmeye ek olarak gösterilen ve gösterilecek olan delilleri degerlendirip olumlu yada olumsuz bir karar vermek durumdadır. Dolasıyla nitelendirmenin TBK'nın 620. Maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşıldığından Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı olarak belirlenmesine karar verilmiştir....
Orman İşletme Müdürlüğü’nden aldığı işin bedeli yaklaşık 95.000,00 TL civarında olduğunu, bu bedelin tamamı davalı şirket tarafından tahsil edildiğini ve davalı şirketin kasasına girdiğini, bu bedelden öncelikle adi ortaklığın giderleri ödenmesi gerektiğini, bu giderlerin başında da davacı adi ortağın fatura konusu alacağı geldiğini, adi ortaklık, yaptığı işin tüm giderlerini, dava konusu fatura bedeli de dahil olmak üzere, ödedikten sonra kalan bedel adi ortakların karı olup, ortakların bu kalan bedeli ortaklık oranlarına göre paylaşmaları gerektiğini, davalı şirket davacı şirketten aldığı vekaletle tüm işleri kendisi takip ettiğini, aslında adi ortaklık adına banka hesabı açarak kurum ödemelerini bu hesaba alması gerekirken bunu yapmadığını, kendi hesabını kullandığını, İş sahibi kurum da işin bitirilmesi sonrasında tüm bedeli davalı şirketin açtığı bu hesaba havale ettiğini, davalı şirket, adi ortaklığın bir gideri niteliğindeki davacı müvekkili alacağının 40.000,00 TL’sini ödediğini...
Bu şekilde yönetici ortak durumunda bulunan davalı şirketin cevabi ihtarname ile adi ortaklık hakkında davacı şirkete bilgi verdiği ve ortaklığa ilişkin ticari defter ve kayıtların şirket merkezinde davacı tarafça incelenebileceğinin bildirilmiş olması karşısında davacı tarafça şirket merkezinde adi ortaklığa ilişkin ticari defter ve kayıtları inceleyerek edinmek istediği bilgilere bu şekilde ulaşma imkanı bulunmasına rağmen iş bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı gibi dosya kapsamı belgeler arasında davacı tarafça ortaklığa ilişkin ticari defter ve kayıtların incelenmesinin davalı tarafça engellendiğine dair bir delilinde bulunmadığı görülmekle HMK 114/1-h ve HMK 115/2.maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verme gereği doğmuştur....
şirketin tasfiyesinin sonlandırılıp, ortaklığın sicilden terkin edilmesi ve bununla birlikte davalı tasfiye memuru ve diğer davalı şirket ortaklarının kusurlu ve yanıltıcı eylemleri sonucu müvekkilin ortaklıktan alacağını tahsil edememesi neticesi uğranılan şimdilik---- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....