Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı şirket vekili "Davalı vekilinin sektör bilirkişisi için şirketin iştigal alanı ile bir ilgisi yoktur, sektör bilirkişisinin kırtasiye veya matbaa sektöründen olması lazımdır" itirazının ise, Makine Mühendisi olarak atanan bilirkişi uzmanlık adalı olan tesis makine teçhizat, taşıtlar ve demirbaşların rayiç değerini tespiti yaptığı, ticari malların ise kayıtlı değerleri ile raporlandığı, Dava dosyasında alınan ek raporda itirazların karşılanmadığı ve sektör bilirkişisinin şirketin iştigal ettiği konuda yeterli değerlendirme yapmadığı görülmüş bu nedenle ; HMK 218 maddesi gereğince davalı şirket ticari defter ve kayıtları ile, şirket merkezinde, stokların bulunduğu depolarda yerinde inceleme yetkisi verilerek davalı şirket hisselerinin güncel rayiç değerinin belirlenip davacı şirket ortağının karara en yakın tarihteki çıkma payının hesaplanması bakımından yeni heyetten bilirkişi raporu alınmıştır....

    kayyum atanması gerektiğini, fesih talebinin reddi ihtimaline verilecek çıkma kararına binaen müvekkiline verilecek ayrılma akçesinin güncel ve rayiç değer üzerinden olması gerektiğini belirterek şirketin feshine, aksi kanaat oluşursa müvekkilinin haklı nedenle şirketten çıkmasına, bu ihtimalde taraflarına verilecek ayrılma akçesinin karar tarihine en yakın tarihte rayiç değer üzerinden hesap edilmesine ve nakden verilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur....

      ndeki şirket ortaklığından çıkarılmasına, asgari 70.000.000 TL olduğunu düşündüğümüz 7680 paya denk gelen ayrılma akçesinin tespitine, davalı şirketin malvarlığını oluşturan taşınır ve taşınmaz her türlü envalin tespiti hususunda delil tespiti yapılmasına, müvekkilinin 70.000.000 TL'yi aşacak ayrılma akçesi olduğu dikkate alınarak, şirket gayrimenkulleri üzerine üçüncü kişilere devri imkansız hale getirecek mahiyette tedbir konulmasına, müvekkilinin şirket ortaklık payının yönetimi ile paya gelecek zevalleri önleyecek mahiyette denetim kayyumu atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesinde özetle; davacının Bursa 1....

        davalı şirkete icra takibi yaptığında kendi eliyle ortaya çıkarttığını , muaccel hale gelmemiş borç hakkında icra takibi yapılmasını yasaya ve hukuka uygun olmadığını , bu nedenle takibin kaldırılması gerektiğini ,davacı şirketin dışarıya karşı sorumlulukları tamamlandığında , ayrılma akçesinin ödenmesine yeterli kaynağı oluştuğunda davalı şirkete ödeyeceklerini ,kötü niyetle açılan takibin durdurulmasının akabinde iptalini, ---- Esas numaralı İcra dosyasına konu-------- bedelli çeklerin ayrılma akçesine karşılık verilen çekler olduğunun tespitine , ayrılma akçesinin ancak şirketin ilgili ayrılma akçesi tutarının ödenebilmesi için öz kaynak yeterliliğinin bulunması halinde muaccel hale geleceğinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılamayacağından takibin iptalini , ------ sayılı dosyasına dayanak teşkil eden çekten dolayı , ayrılma akçesi karşılığında verilmiş olması ve takip tarihi itibariyle davacı şirketin muaccel bir borcunun bulunmaması dikkate alınarak davacı şirketin...

          Uyuşmazlıkta, mahkemece delillerin toplanmasından sonra düzenlenen 04.05.2015 günlü kök rapor ile ek raporda "ortaklar arasında güven ilişkisinin onarılmaz bir şekilde sarsıldığı, ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği, davalı şirketin halen kâr elde eden, ticari faaliyetlerini sürdüren bir şirket olması nedeniyle feshine karar verilmesinin tüm katılanların menfaatine aykırı olacağı, davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesinin TTK 636/3 maddesi hükmüne göre yerinde olacağı" mütalaa edilmiştir. Mahkemece, davacı ortağın ayrılma akçesinin hesaplanabilmesi için ek bilirkişi ücreti istenmiş davacı tarafca ek bilirkişi ücretinin karşılanmayacağının bildirilmesi üzerine hem Fesih- Çıkma davası hem de Ayrılma akçesinin tahsili istemi red edilmiştir. Oysa, TTK 641/1 maddesinde de ifade edildiği üzere ortağın ayrılma akçesi ayrılma tarihinde muaccel olmaktadır. Bu tarih mahkeme kararı ile meydana gelmişse hükmün kesinleştiği tarihtir....

            DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; şirkete ait sicil dosyası getirtilmiş, mali müşavir bilirkişiden şirket kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak ayrıntılı rapor aldırılmıştır. Dava; TTK'nın 638.maddesine dayalı limited şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesinin tahsiline ilişkindir. Davalı şirkete ait sicil dosyasının incelenmesinde; Antalya Ticaret Sicilinin ... sicil numarasında .../.../... tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, faaliyetinin devam ettiğinin ve şirket ortaklarının davacı ... ile ... ve ...oldukları, ...'ın şirket müdürü olarak kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. ...tarihli celsede davacı vekiline tanık listesini sunması hususunda kesin mehil verilmiş, ancak tanık listesi sunulmamıştır. Davalı şirket adına ticari defterlerinin ibrazı hususunda meşruhatlı davetiye tebliğ olunmasına rağmen, davalı şirketin ticari defter ibraz etmediği anlaşılmıştır....

              İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; limited şirketlerde ayrılan ortağın ayrılma akçesi alacağı kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu için mahkeme kararı kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün olmadığını, limited şirket ortaklarının çıkma veya çıkarılma davası neticesinde lehlerine hükmedilen çıkma payı / ayrılma akçesi ve kar payı kararlarının kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceği yargıtay kararlarında açık ve net olduğunu, Yargıtay kararında şirketten çıkma kararı yenilik doğurucu nitelikte bir karar olduğundan mahkeme kararının kesinleşmesi, tüm yargı sürecinin tüketilmesinden sonra alınan mahkeme kararının Ticaret sicilinde tescil ve ilanı ile kesinleşeceğini, davada nihai mahkeme kararı kesinleşmemiş ve Ticaret sicilinde tescil ve ilanı olmadığını, Yargıtay kararlarına göre ayrılma akçesi alacağının mahkeme kararı kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün olmadığını söyleyerek şikayetin kabulü...

              Maddesi gereğince ayrılma akçesinin hesabında dava açılış tarihi esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin esas alınması gerektiğini, ayrılma akçesi olarak esas sermaye payının ortağın ayrıldığı tarihteki değerinin esas alınması gerektiğini, ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının gerçek değerine uyması gerektiğini, gerçek değerin, şirketin tüm aktif ve pasifleri değerlendirilerek hesaplanacağını, ortaklığın gerçek değerinin hesaplanması için, yaşayan şirket değerinin, işletme finansmanı alanındaki ifade şekliyle işleyen teşebbüs değerinin özel bir bilanço hazırlanması suretiyle tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava, davacının davalı limited şirket ortaklığından TTK'nın 638....

                Davacının davalı şirket ortalığından ayrılma talebinin yanında ayrılma akçesi ve ödenmeyen kar paylarının ödenmesi talebinin de bulunduğu, davacının bu taleplerinin davalı şirketin mevcut mal varlığı ve ticari kayıtları üzerinden değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle davacı şirkete ait mal varlıklarının davanın konusunu oluşturduğu dikkate alındığında, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasında yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Ancak mahkememizce davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığı değerlerinin yanında banka mevduat hesapları üzerine de ihtiyati tedbir konulmuş olup; banka kayıtları üzerindeki bu kısıtlayıcı tedbir kararı davalı şirketin ticari hayatına zarar verebilecek niteliktedir....

                  Davacının davalı şirket ortalığından ayrılma talebinin yanında ayrılma akçesi ve ödenmeyen kar paylarının ödenmesi talebinin de bulunduğu, davacının bu taleplerinin davalı şirketin mevcut mal varlığı ve ticari kayıtları üzerinden değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle davacı şirkete ait mal varlıklarının davanın konusunu oluşturduğu dikkate alındığında, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasında yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Ancak mahkememizce davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığı değerlerinin yanında banka mevduat hesapları üzerine de ihtiyati tedbir konulmuş olup; banka kayıtları üzerindeki bu kısıtlayıcı tedbir kararı davalı şirketin ticari hayatına zarar verebilecek niteliktedir....

                  UYAP Entegrasyonu