Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 15.01.2014 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir....
de bulunan hissesine ek tedbir konulmasına yönelik karara, çek ve kredi ödemelerinin yapıldığı ve vadeli işlemlerin takip edildiği hesap üzerine konulan tedbirin müvekkilinin ticari itibarını zedeleyeceğini ileri sürerek, itiraz etmiştir. Mahkemece, tedbir değişikliği talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, itiraz eden vekili temyiz etmiştir. Davacı tarafından açılan dava, diğer taleplerle birlikte şirketten haklı nedenle çıkma olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine yöneliktir. Davacının 20.06.2012 tarihli geçici talebi ise davalı şirketin banka hesabı ve başka bir şirketteki payı üzerine ek ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir. HMK'nın 389. maddesinde hangi hallerde ihtiyati tebdir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Açılan davanın niteliği itibariyle somut uyuşmazlıkta söz konusu koşullar mevcut olmayıp tedbir kararı da şirketin hayatiyetini devam ettirmesinde sakınca doğuracak mahiyettedir....
Bununla birlikte ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin olanağının kalmaması gibi hallerde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir. Somut olayda mahkemece, şirketin feshi için yeterli nedenlerin bulunmadığı ancak ortaklar arasındaki geçimsizlik ve uyumsuzluk gözetildiğinde davacının ayrılma talebinin yerinde olduğu kabul edilmiş ise de somut olarak ortaklar arasında ne gibi geçimsizliklerin ve uyumsuzlukların bulunduğu açıklanmamıştır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/782 Esas KARAR NO : 2024/458 DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli) DAVA TARİHİ : 16/11/2023 KARAR TARİHİ : 13/06/2024 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı 16/11/2023 tarihli dilekçesi ile; Antalya Ticaret Sicili Müdürlüğünün ... sicil numarasına ...'nin ... tarihinde tescili yapılan kuruluş ana sözleşmesi gereği (şirket sermayesi 1000 hisseye karşılık ... TL olmak üzere) 10 hissesine sahip ortağı olduğunu, şirketin uzun yıllardır ticari faaliyeti bulunmamakla birlikte, vergi kaydı da resmi olarak ... yılından beri terkin olduğunu,tasfiye işlemi yapılabilmesi için şirket ortakları olarak bir araya gelebilmesi mümkün olmadığını, diğer şirket ortağı ...'...
Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da "Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır....
Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da "Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2012/475 Esas KARAR NO: 2023/77 DAVA: Alacak DAVA TARİHİ: 12/04/2012 KARAR TARİHİ: 25/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; ------ tarihinde müvekkili şirket -------- arasında protokol imzalandığını, müvekkili şirketin söz konusu inşaatların 400 TL/m2+KDV bedel ile yapmak üzere taşeron olarak işe girdiğini ve inşaatı müvekkilinin, işin finansmanını ise -------- karşılayacağı şeklinde anlaşıldığını, ortaklık kurulunun 25/03/2008 tarihli kararı ile ortaklığın temsil ve ilzam yetkisinin münferit olarak davalı-------- verildiğini,------- sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalı şahsın münferit imza yetkisini şahsi borçlarına karşılık olarak ortaklık çeklerinden kullandığını ve söz konusu çekleri ödemeyerek hem ortaklık hemde müvekkili şirketi borçlandırdığını, davalı şirketin proje kapsamında 350.000,00 TL'ye demir almış gibi göstererek...
Dava, TTK'nın 531.maddesi uyarınca açılan haklı sebeple şirketin feshi, feshin kabul edilmemesi durumunda payların karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkmaya karar verilmesi isteğine ilişkindir. 09/08/2019 tarihli genel kurul kararına göre, 240.000,00 TL şirket sermayesinin 62.400,00 TL payının davacıya ait olduğu, bu şekliyle davacının ortaklık payının %26 olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf şirketin feshi ve ortaklıktan çıkmaya ilişkin haklı sebepler olarak; şirketin usulüne uygun olarak yönetilmemesi, kar payı almaması, ortaklar arasında ortaklığın gerektirdiği kadar iletişimin olmaması, şirketin zarar etmesi, yasalara uygun yönetilmemesi, şirketi yöneten kişinin kendi yakınlarına para transfer etmesi, müvekkilinin mali haklarına zarar verilmesi iddialarına dayandırmaktadır....
Borçlu şirketin davacı yana herhangi bir borcu olmadığına ilişkin iddiası , dosya içerisine celp edilen--- adi ortaklığa kesilmiş olup dosya içerisine sunulan --- tarihli hesap mutabakatına göre adi ortaklık tarafından --- adi ortaklığın Mahkememizce davacı ---- borcu bulunduğuna ilişkin ikrarı ve mahkememizce alınan asıl ve ek raporlarla, usulüne uygun olarak tutulmuş davacı ticari defter ve kayıtlarında ---- tarihleri arasında davacının dava konusu ettiği ----davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu ve bu kaydın ------ ticari defter ve kayıtlarının adi ortaklık lehine ispat gücüne sahip olduğu, davacı tarafın davasına dayanak yaptığı faturaların tamamının davalı kayıtlarında bulunduğu ve davalı kayıtlarında da davacının davalıdan -----yapılan teslimatlar nedeniyle davalının bizzat kendi defterleri ile davacı yana borçlu olduğu bilirkişi kurulunca tespit edilmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/309 Esas KARAR NO : 2023/466 DAVA : Limited Şirketin TTK'nun 636(3) Maddesi Uyarınca Haklı Sebep İddiası İle Feshi Ve Tasfiyesi İstemli DAVA TARİHİ : 17/04/2023 KARAR TARİHİ : 14/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Limited Şirketin TTK'nun 636(3) Maddesi Uyarınca Haklı Sebep İddiası İle Feshi Ve Tasfiyesi İstemli davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 24/11/1995 tarihinde yapılan ilan ile kurulduğunu, şirket kurucu ortaklarının ..., ... olduğunu, ...'in 29/03/2023 tarihinde vefat ettiğini, şirketin kuruluşunda ilk beş yıl için ...'in şirket müdürü olarak seçilmesinden sonra 30/03/2004 tarihli ortaklar kurulu kararı ile on yıl süre ile şirketi temsile yetkili seçildiğini, 13/11/2012 tarihinde ortak ...'in ortaklık payını ...'e devrettiğini, ...'in ölümü ile ortaklık payının mirasçıları ..., ... ve ...'...