TTK 19/2'de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez. C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....
Maddesine aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir. 2-Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.2003 tarih, 2003/12-574-564 sayılı kararında vurgulandığı üzere adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup, bu ortaklığın tek başına tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından ve dava dilekçesinde her iki şirketin gösterilmesi ve dava dilekçesinin ortak girişimi oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, kararın da adi ortaklığı oluşturan şirketler hakkında kurulması gerekir. Kararın tek başına adi ortaklık hakkında verilmesi olanağı yoktur. Dava, adi ortaklığa (... İkmal Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi) karşı açılmış olup adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir....
Davalı şirketin faaliyetlerine aktif olarak devam ettiği, borca batık olmadığı, şirketin haklı sebeple feshinin ultima ratio (en son çare) olduğu, limited şirketlerin tek ortakla kurulması ve devamının mümkün olduğu, bu durumda uygun olan çözümün şirketin feshi yerine faal olarak şirketin ticaret hayatına devam etmesi ve davacının çıkma payı ödenerek şirket ortaklığından çıkarılması olduğu sonucuna ulaşılmış olmakla, davanın kabulü ile; T.T.K. 636/3. maddesi gereğince şirketin feshi yerine davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılarak 210.240,86 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur....
Ortaklık davacının, artık adi ortaklığın feshi ve tasfiyesini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar, dava şartlarından olup; mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Bu nedenle, mahkemece adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi gereğidir....
Bunun için şirketin ticari faaliyetlerinin devam ediyor olması en önemli sebeptir. Somut olayda anonim şirketin iki ortaklı olduğu, 10.08.2020 tarihi itibarı ile Şirket yönetim kurulunun görev süresi sona erdiği ve şirketin organsız kaldığı, davalı şirket Olağan Genel Kurul Toplantılarını 2017 yılından bu yana yapılmadığı anlaşıldığından şirketin devamında bir yarar bulunmadığından davalı şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmiştir. O halde davanın kabulüne karar verilerek şirket bir an önce fesih ve tasfiye edilmelidir. TTK'nun 531. maddesinde anonim şirketlerde haklı sebeplerin varlığında sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerini şirketin feshini talep edebilecekleri düzenlenmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/08/2012 gün ve 2011/743-2012/402 sayılı kararı bozan Daire’nin 10/07/2008 gün ve 2005/144449-2006/2943 sayılı kararı aleyhinde taraf vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete %10 oranında hissedar olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana şirket faaliyeti ve kazancına dair müvekkiline herhangi bir bilgi sunulmadığını, hissesine düşen kâr payına yönelik ödeme yapılmadığını ileri sürerek ortaklıktan çıkmaya izin verilmesine, şirketin feshine ve tasfiyesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL kar payının ve 7.000,00 TL ortaklık payının 21.05.2001 tarihinden itibaren %27 ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini...
Somut olayda, her ne kadar davacılar ortaklık sözleşmesinin feshini talep etmiş ise de, Mahkememizce, davalılardan T4 işletmeyi kendi adına işlettiği, diğer davalının da yanında sigortalı işçi olarak çalıştığı anlaşıldığından taraflar arasında ortaklık ilişkisinin başından beri kurulamadığı kanaatine varılarak ortaklık sözleşmesinin feshi talebi reddedilmiş, davacılarca tarihsiz olarak sözleşmesi gereğince 09/10/2013 ve 24/03/2014 tarihlerinde davalıların hesaplarına aktarılan toplamda 90.000 USD'nin dava dilekçesi ile talep edilen 10.000 USD'lik kısmının, davalılardan sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tahsile karar vermek gerekmiş..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacıların ortaklık sözleşmesinin feshi talebinin reddine, davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihindeki kur üzerinden 10.000 dolar karşılığı olan 29.729,00 TL'nin dava tarihi olan 25/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken...
Dosyamızda toplanan delillere göre davacı taraf davalı Şirketin iş ve işlemleri hakkında bilgilendirilmediği için ihtarname keşide etmiş olup dosyaya sunulan tebligat parçasına göre 02/07/2023 tarihinde davalı Şirkete tebliğ edildiği sabittir. Bilindiği üzere; davacı ile ortağı olduğu davalı Şirket arasında ortaklık ilişkisinin gerektirdiği güven duygusunun ve işbirliğinin korunabilmesi için davacı ortağın Şirketin ticari faaliyetleri ile iş ve işlemleri konusunda yeteri kadar bilgilendirilmesi zorunludur. Ancak dosyamızda davalılar tarafından bu hususta sunulan herhangi bir delil bulunmamaktadır. Diğer taraftan, dosyamıza gönderilen vergi dairesi yazı cevabı dikkate alındığında; vergi mükellefiyet kaydı 30/09/2020 tarihinde re'sen terkin edilen davalı şirketin halihazırda gelir getirici ve şirketin ortaklarının ortaklık iradesini esas oluşturan kazanç sağlama ve paylaşma amacına yönelik bir ticari faaliyetinin bulunmadığı da tartışmasızdır....
Yargılama aşamasında alınan ve davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi kök raporunda, davacıların davalı şirkette şeklen ortak oldukları, maddi yönden ortaklık ilişkisinin kurulmadığı, davalı şirketin haklı nedenle feshi koşullarının oluştuğu, davacıların bu kapsamda bir zarara uğramadıkları, vergi borçlarının şahıslarından tahsil edilmesi halinde zararlarının söz konusu olacağı, şirketin borca batık olmadığı, maddi varlık yönünden içinin boş olduğu, şirket borçlarının malvarlığı bulunmasına rağmen ödenmediği, şirketin son 5 yıldır genel kurullarının yapılmadığı, şirkette hiç kar payı dağıtılmadığı, şirketin borçları nedeniyle davacı ortakların vergi borçları yüzünden takipli hale geldikleri, davacı şirket ortağını taciz ettiğine dair diğer şirketin müdürü, davalı şirketin ortağı olan ... ... hakkında ceza mahkemesi kararı bulunduğu, 2018 yılı bilançosuna göre şirketin 141.382,69 TL kamu borcu bulunduğu, davacı ...'...
Yargılama aşamasında alınan ve davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi kök raporunda, davacıların davalı şirkette şeklen ortak oldukları, maddi yönden ortaklık ilişkisinin kurulmadığı, davalı şirketin haklı nedenle feshi koşullarının oluştuğu, davacıların bu kapsamda bir zarara uğramadıkları, vergi borçlarının şahıslarından tahsil edilmesi halinde zararlarının söz konusu olacağı, şirketin borca batık olmadığı, maddi varlık yönünden içinin boş olduğu, şirket borçlarının malvarlığı bulunmasına rağmen ödenmediği, şirketin son 5 yıldır genel kurullarının yapılmadığı, şirkette hiç kar payı dağıtılmadığı, şirketin borçları nedeniyle davacı ortakların vergi borçları yüzünden takipli hale geldikleri, davacı şirket ortağını taciz ettiğine dair diğer şirketin müdürü, davalı şirketin ortağı olan Şükrü Ketenci hakkında ceza mahkemesi kararı bulunduğu, 2018 yılı bilançosuna göre şirketin 141.382,69 TL kamu borcu bulunduğu, davacı T2'ın hissesine 46.656,29 TL, diğer davacının...