Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar gerekçeli kararda, müvekkilinin ticari defterlerini sunmadığı belirtilmişse de, ticari defterlerin incelenmesi için gerekli tüm beyan ve taleplerinin dosya içerisine sunulu dilekçelerde mevcut olduğunu, deprem nedeni ile adres tespitinin yapılamamasından kaynaklı olarak müvekkilinin mağduriyetinin doğduğunu, 14.07.2016 tarihli duruşma sırasında verilen (5) nolu ara karar ile ‘Davacı vekiline ihtilafın ilişkin olduğu döneme dair ticari defterlerinin onaylı örneklerini HMK 219’a uygun olarak ibrazı için 2 haftalık süre verilmesine’ hükmedildiğini, söz konusu ara karar uyarınca 28.07.2016 tarihli ticari defter yerinin bildirilmesine ilişkin dilekçeleri ile ticari defterler üzerinde yerinde inceleme yapılmasının talep edildiğini ve ticari defterlerin bulunduğu adresin bildirildiğini, akabinde 03.07.2017 tarihli dilekçe ile ‘Van ilinde meydana gelen deprem nedeniyle Van ilindeki mükellefler tarafından...

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar gerekçeli kararda, müvekkilinin ticari defterlerini sunmadığı belirtilmişse de, ticari defterlerin incelenmesi için gerekli tüm beyan ve taleplerinin dosya içerisine sunulu dilekçelerde mevcut olduğunu, deprem nedeni ile adres tespitinin yapılamamasından kaynaklı olarak müvekkilinin mağduriyetinin doğduğunu, 14.07.2016 tarihli duruşma sırasında verilen (5) nolu ara karar ile ‘Davacı vekiline ihtilafın ilişkin olduğu döneme dair ticari defterlerinin onaylı örneklerini HMK 219’a uygun olarak ibrazı için 2 haftalık süre verilmesine’ hükmedildiğini, söz konusu ara karar uyarınca 28.07.2016 tarihli ticari defter yerinin bildirilmesine ilişkin dilekçeleri ile ticari defterler üzerinde yerinde inceleme yapılmasının talep edildiğini ve ticari defterlerin bulunduğu adresin bildirildiğini, akabinde 03.07.2017 tarihli dilekçe ile ‘Van ilinde meydana gelen deprem nedeniyle Van ilindeki mükellefler tarafından 23.10.2011...

    Borçlu şirkete ait tüm ticari defterler ile ticari defterlerin yanısıra banka hesapları üzerinde inceleme yapılması, ayrıca borçlu şirket hakkında kesinleşmiş icra takibi olup olmadığı hususu da araştırılarak, borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarında bunlarla belirlenecek mevcut borçlar ile borçlu şirkete ait vergi borçlar, SGK borçları da dikkate alınarak şirketin pasifine eklenmesi suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, şikayet tarihi itibariyle şirket hakkında iflas şartlarının oluşup oluşmadığının bilirkişi raporu ile kesin olarak tespit edilmesi gerekir. 2.Somut uyuşmazlıkta; mahkemece borçlu şirkete ait ticari defterlerin temin edilememiş olduğu anlaşıldığından, atılı suçtan beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. 3.Müşteki vekilinin, mahkemece sanığın sahibi olduğu şirketlerin ticari defterlerinin celbine ve incelenmesine karar verildiği halde, ticari defterler üzerinde bilirkişi tetkikatı yaptırılamadığı, sanık vekiline ticari defterleri...

      Somut olayda; sanık ...’un, katılan ... ve eşine ait olan... şirketine ait...adlı Restoranın işlerinin bozulması ve ödeme güçlüğüne girmesi nedeniyle şirkete ortak almak kaydıyla zaman içinde 1 Milyon TL sermaye koyarak şirketin %99,5 oranında büyük ortağı ve sorumlu müdürü olmayı taahhüt ettiği ve şirketi yönetmeye başladığı, sanığın restoranı işlettiği sürece taahhüt ettiği sermaye miktarını şirket sermeyesine koymadığı gibi şirketi alımlarını gerçeğe ait olmayan faturalarla şişirip, şirket pasifini artırdığı, kendi yakınlarını şirkette çalışıyormuş gibi gösterip SSK kesintilerini şirket gelirlerinden ödediği, şirket gelirlerinden 27.264 TL'yi kendi cari hesabına aktardığı, şirkete ait değerli tablo ve demirbaşları mal edindiği ve neticede şirketi daha fazla borçlandırmak suretiyle iflasına neden olduğu, sanığın şirketin içini tamamen boşaltması ve sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmemesi sonucu katılanın daha fazla borçlanarak büyük maddi zarara uğradığı iddia edilen olayda, sanık...

        Davalı vekili, davacının, dava konusu sermaye borcu için usulsüz apel çağrısı yaparak Müvekkilini şirketten ıskat ettiğini ve bu payları rüçhan hakkını kullanan bir kısım şirket ortaklarına sattığını, bu kişilerce artırılan sermayeye ilişkin ödeme yapıldığından ancak bu kişilerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep haklarının olabileceğini, müvekkilinin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini, davacının kötüniyetli girişimleri nedeniyle müvekkilinin taahhütlerini yerine getiremediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, uyulan Dairemiz bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacı şirketin ortağı olduğu, 04.08.2001 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirket sermayesinin artırılmasına karar verildiği, ...'...

          un, şirket yönetici olarak üzerine düşenleri yapmadığı, şirketi zarara uğrattığı iddialarıyla kurulan şirkete sermaye olarak koymuş olduğu ve sonradan doğrudan şirket adına tescil olunan patentin tarafına iadesini talep etmiş olmakla birlikte, uyuşmazlığın esasen Ticaret Mahkemelerinin heyet olarak baktığı şirket yöneticisinin sorumluluğu, şirketin feshi, ortaklıktan çıkma, şirket malvarlığının tasfiyesine ilişkin olduğu, şirkete sermaye olarak getirilen patente ilişkin hak sahipliği yönünden bir tartışmanın olmadığı, şirket yöneticisi sıfatıyla yapılan iş ve işlemlere ilişkin taleplerin patent yönünden ayrıştırılarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gibi uyuşmazlık esası yönünden Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu dikkate alındığında sermaye olarak getirilen patentin tasfiyesine yönelik işlemlerin (şirket malvarlığı olduğu ve şirketin tasfiyesi sonucunu doğuracağı da dikkate alındığında) doğrudan mahkememizi uyuşmazlık yönünden görevli hale getirmeyeceğini, uyuşmazlığın şirket yöneticisinin...

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/991 Esas KARAR NO : 2023/341 DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ : 01/04/2016 KARAR TARİHİ : 19/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı-----%28,6 payına sahip ortağı olduğunu, Şirket Yönetim Kurulunun, 12.02.2016 tarihli toplantısında pay sahiplerini Genel Kurul'a çağırma kararı aldığını, toplantı davetleri yapıldığını ve akabinde 02.03.2016 tarihinde Genel Kurul Toplantısı şirket merkezinde gerçekleştirildiğini, fakat anılan Genel Kurul Toplantısının, toplanma prosedürü açısından hukuka aykırı olduğu gibi, söz konusu Genel Kurul Toplantısı'nda alınan tüm kararlar da kanuna, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ---- Yönetim Kurulunun, 12.02.2016 tarihli toplantısında ----sermaye artırımının yapılabilmesi amacıyla esas sözleşmenin...

              Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. (1) Türk Ticaret Kanunu 573 maddesine göre Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Limited şirketlerde, şirket ortağının şirket tüzel kişiliğine sermaye koyma borcu olması, şirket tüzel kişiliğinin, şirket ortağında mal, hak ve alacağının bulunması halinde, bu alacak kalemleri, şirketin şahsi alacaklıları tarafından İcra ve İflâs Kanunu 89. maddesi uyarınca haczedilebilir. Şirket ortağı, şirket tüzel kişiliğine karşı üçüncü kişi konumundadır....

                Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/252 Esas sayılı dava dosyasında; alınan bilirkişi raporlarında şirket müdürünün azlini gerektirecek bir sebep bulunmadığı belirtildiği halde şirket müdürünün azline karar verilmesinin hatalı olduğunu, 20.06.2014 tarihinde yapılan genel kurulda ... yeniden ve 10 yıllığına şirket müdürlüğüne getirildiğine göre şirket müdürlüğünden azil kararının hukuki dayanağının kalmadığını, birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/261 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen şirket ortağı ...'nın şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesinin de doğru olmadığını, sonuç olarak şirketin feshi istemiyle açılan davanın reddine, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/252 Esas sayılı şirket müdürünün azli istemiyle açılan davanın kabulü ile şirket müdürünün müdürlükten azline ilişkin ve Ankara 2....

                  Ayni sermaye olarak konabilecek mal varlıkları TTK'nın 342. maddesinin birinci fıkrasında belirtilmiştir. Bu maddede; “Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, mal varlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı kanunun 343. maddesinde ise; “Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir....

                    UYAP Entegrasyonu