Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilişi Ortaklık Payı Ödemesi 1" açıklamasıyla davalının ... Bankasında bulunan hesabına 20.000-TL'nin gönderildiği, 29/07/2015'te de "... Bilişi Ortaklık Payı Ödemesi Son Ödeme" açıklamasıyla 20.000-TL daha gönderildiği görülmüştür. Somut olayda, davalı taraf işbu dava kapsamında yapılan 40.000-TL ödemenin İsviçre'deki şirket için mi yoksa Türkiye'deki şirket için mi ödenip ödenmediğinin belirli olmadığını savuşmuş ise de, ödemeye ilişkin her iki dekontta da ödemenin Türkiye'deki şirketin hisse devir bedeli olarak ödendiği yazıyor olmasına ve davalı tarafından bu hususun kabul edilmemesine rağmen, parayı davacıya veya parayı gönderen dava dışı şirkete iade etmediği; davalı tarafından dava dosyasına her iki şirketten dolayı kendisine kar payı ödeneceğine dair bir delil sunmadığı, istinaf dilekçesi ekinde sunduğu e-posta yazışmalarında da davacının davalıya bir kar payı ödeyeceği yönünde bir ifade bulunmadığı; dava dışı ... Ltd. Şti.'nin hisse devri için Bakırköy 3....

    Pay devri sonrası şirket ortaklar kurulu kararı ile payı devir alan davalının şirket ortaklığına kabul edildiği, 28.02.2014 tarihinden sonraki ticaret sicil gazetelerine göre, davacının ortaklıktan ayrıldığı ve yerine payı devir alan davalının ortak olduğu, şirketin tasfiyesiz infisah nedeniyle kaydının kapalı olduğu anlaşılmıştır. Pay devir sözleşmesindeki alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı istinaf incelemesinin konusu olup, 6098 sayılı TBK'nın 147/4. maddesinde 818 sayılı BK'nın 126/4. maddesine benzer bir düzenleme yapılmıştır. Bu yasal düzenlemelere göre, bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki bir ortağın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacakların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirlenmiştir....

      Birleşen dosyada, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.- TL kâr payının davalıdan ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istenmiş, talebini HMK'nın 107/2. maddesi uyarınca artırıp 153.817,70 TL kâr payı alacağının ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekili, asıl davada şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, birleşen davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl davada, şirketin feshi ve tasfiyesine, birleşen davada 153.817,70 TL kâr payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen kararın birleşen dava yönünden ... tarafından temyizi üzerine Dairemizce davalının temyiz isteminin reddine karar verilmiştir....

        hakları saklı kalmak üzere şirket hesaplarının incelenmesi, mal kaçırma girişimlerinin engellenmesi ve şirket yönetimi için fesih tarihine veya ortaklıktan çıkış tarihine kadar kayyum atanmasına, tüm şirket mali durumunun tespiti ile şirketin feshine, bu talepleri kabul edilmez ise ortaklık payının ödenerek müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

          BAM davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı tarafın şirket ortağı olmadığının tespitine, alacak davasının kısmen kabulü ile 125.265,82 TL'nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir. Davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz talebinde bulunmuştur. 1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilerek karar verilmiştir....

            beyan ederek; 2007 yılı ile 2015 yılı Aralık ayı içerisinde müşterek yürütülen inşaat ve diğer ticari iş kazanç ve ortaklıkla ile ilgili olarak; gerek adi ortaklık halinde gerekse Basra şirketi üzerinden (Salazer) yürütülen inşaat ve ticari faaliyetler nedeni ile her türlü ortaklık payı, kar payı, müvekkilinin emek ve sermayesi ile yapmış olduğu çalışmalar ve ortaklığından doğan her nevi alacak için şimdilik 1.000 TL asıl alacağın ortaklığın bitirildiği 15.12.2015 tarihinden itibaren ticari avans faizi iledavalılardan tespiti ve tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Davalı vekili; davacı tarafından kar payı dağıtılmamasına ilişkin kararlara dair süresinde dava açılmadığını, davacının iddia ettiği şekilde dağıtılması gereken bir kârın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı şirket hakkında düzenlenen vergi cezasının tek başına şirketin kârını ispatlamaya yeterli olmadığı, cezanın usulsüzlükten kaynaklandığı, davalı şirketin kâr payı dağıtmasın gerektirir koşulların bulunmadığı, diğer ortaklara da kâr payı dağıtılmadığı, şirketin zarar etmesi nedeniyle dağıtılacak kar payının da olmadığı, davacının kötü niyetinin sabit olmaması nedeniyle davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket ortağının kâr payı alacağına yönelik yaptığı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir....

              İrfan Akın ve Merve Emek tarafından müştereken düzenlenen 09/04/2018 tarihli rapora göre; davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davacının, ortak sıfatı ile davalı şirketten kâr payı, ücret, huzur hakkı, ikramiye ile genel kurul ve mevzuattan doğan ödenmemiş alacağının bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında; davacının, davalı şirkette bir dönem yöneticilik yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır....

              sorumlulukları yalnızca koymayı taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlı olup müvekkilinin dava dışı şirkete ortaklık dışı bir borcu olmadığı gibi sermaye borcu da bulunmadığını, kaldı ki bir şirketin alacaklısı tarafından alacağının temini için sermaye koyma borcunu henüz tamamen ifa etmemiş olan herhangi bir ortağa doğrudan gidebilme hakkı dahi bulunmadığını, neticeten müvekkilinin ortağı olduğu ortaklık, sermaye şirketi olup ortaklık borçlarından kendi malvarlığı ile sorumluluğu olmadığını, müvekkili, sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olup kaldı ki getirmemiş olsa bile bu sorumluluğun muhatabı ortaklık olduğunu, mahkemece de bilindiği üzere limited ortaklıklarda ortağın şahsi malvarlığı ile sorumluluğunun doğduğu tek istisna AATUHK nun 35. maddesi kapsamında Amme alacaklarının tahsili olduğunu, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları ile de sabit olduğu üzere, limited şirket ortakları borçlu şirkete göre 3. kişi konumunda sayılamayacağını, bu nedenle kötüniyetli alacaklı tarafından...

                Dolayısı ile zarar ile kastedilen ise yönetim kurulu üyelerinin ortaklık mal varlığını kötüleştiren davranışlardan şirketin zarara uğraması neticesinde şirket ortağı ve alacaklılar yönünden uğranılan yansıma zarardır. Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte onun mal varlığından azalma meydana getiren bütün işlemler ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısı ile zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır. Davacının sermaye payına uygun kar payı ödemesi yapılmadığına ilişkin talebi doğrudan zarar niteliğinde olmakla yapılan bilirkişi incelemesinde 2013-2014 ve 2015 yıllarına ilişkin gelir tablosunda belirtilen tutarlar üzerinden davacının sermaye payına uygun kar yapı ödemesinin yapıldığının tespit edildiği, davacı tarafından kar payı alacağının tahsili talebi ile açılan Ankara ......

                  UYAP Entegrasyonu