ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/11/2021 NUMARASI : 2019/122 ESAS, 2021/143 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
adına yapılan tespitin 14.3.1960 tarihinde kesinleştiği, incelenmekte olan bu davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 20.6.2006 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre; tespitten önce var olduğu ileri sürülen hakka dayalı biçimde açılan davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, somut olayda; davacı vekili, davalıların miras bırakanı olan önceki tapu kayıt malikinin 30 yıl önce ölmüş olduğunu, tapu kaydının mirasçılar adına intikalinin sağlandığı 2000 yılına kadar vekil edeninin 20 yıldan fazla süre ile kanunda belirtilen koşullar altında zilyet olduğunu ileri sürerek tespitten sonra devam eden hakka dayalı olarak da iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir....
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının henüz kesinleşmediği, taşınmazın Yusufeli Kadastro Mahkemesi’nin derdest olan 2011/82 Esas sayılı dava dosyasında dava konusu olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Zaman bakımından görev" başlığını taşıyan 26. maddesinde, askı ilan süresi içinde açılan davaların yanında, tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların da Kadastro Mahkemesinde incelenip karara bağlanacağı belirtilmiş olup, somut olayda davanın tespitten önceki zilyetlik iddiasına dayalı olarak açıldığı, dava ve karar tarihi itibariyle taşınmazın kadastro tespitinin henüz kesinleşmediği, şu halde davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan eldeki davanın, Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davaya katılma talebi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır....
O halde öncelikle davacıdan talebi tam ve doğru bir şekilde açıklattırılmak suretiyle, davacının talebinin taşınmazın tespitine esas tapu kaydının miktar fazlası üzerinde kazandırıcı zamamaşımı zilyetliği sebebine mi yoksa taşınmazın tespitten önce tapu maliklerince yapılan taksim nedeniyle kendisine düşen bölümün ifrazı ile adına tescil talebine mi yönelik olduğu tereddütsüz olarak belirlenmeli, daha sonra iddia ve savunmalar doğrultusunda keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından iddia ve savunmalar doğrultusunda bilgi ve görgüye dayalı olarak beyanları alınmalı, dava tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığına göre, farklı hukuki sebebe dayalı olarak taşınmaz edinilmesi ya da taksim ve benzeri nedenlerle zeminde ayrı kullanılması halinde malikinin her bir parçasının ifraz edilerek tapuya tescil edilmesini isteme hakkının bulunduğu ve davalı ... kadastro tespitindan sonra kayden pay satın alma nedeniyle malik olduğuna göre TMK'ın 1023. maddesinde öngörülen "Tapu...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece " davacılar tarafından 06/08/2020 tarihinde kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının tespitin kesinleştiği 08/08/1978 tarihinden itibaren 3402 sayılı kanunun 12/3 maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davalı tarafça kesin hüküm itirazında bulunulmuş ise de hak düşürücü sürenin öncelikle değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılarak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine " karar vermiştir....
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında ilk olarak davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı vurgulandıktan sonra davalı ... vekilinin temyiz itirazları bakımından "müdahil davacı ...’nın çekişmeli taşınmazın babasından kendisine hibe edildiğini ileri sürerek davaya katıldığı ve dosya kapsamına yansıyan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazın tespit tarihinden sonraki tarihte davacıya hibe edildiği anlaşıldığına göre müdahil davacının iddiasının tespit tarihinden sonraki nedene dayalı olduğu, tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmenin ise Kadastro...
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
, mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların ilk olarak ne zaman kulanılmaya başlandığı, ilk maliklerinin kim olduğu, üzerlerindeki zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından, hangi hukuki nedene dayalı olarak ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarındaki soyut nitelikteki beyanlarına itibar edildiği, taşınmazlardan 179 parsel sayılı taşınmazın sınırında dere bulunduğu halde jeolog bilirkişiden rapor alınmadığı, bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde tespitten öncesine ait hava fotoğrafı bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, bulunması halinde getirtilip incelenmediği, bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğu açıklanarak, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafa dedesinden kaldığını ileri sürdüğü taşınmazların hangi nedenle adına tescilini talep ettiği hususunun açıklattırılması; bundan sonra tespit tarihi...
Gayrimenkul mevzuatımızda tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak tescil istemi ile dava açılmasını süre yönünden sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacıya niza konusu bölümün tespit gününden önce yol olmadığını ve yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiğini ispatlama imkanı verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 08.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....