Yani davacı kadastro öncesi hukuki sebebe dayanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu bu süre hak düşürücü süre olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen göz önüne alınması gerekir. Davaya konu parsellerin 23/08/1976 tarihinde kadastro tespiti kesinleştiğinden dava tarihi itibariyle kanunda belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir....
KARAR Davacı vekili, haricen satın alma ve TMK'nun 713/2 maddesinde yer alan "ölüm" hukuki nedenlerine dayalı olarak dava konusu 435 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı .... vekili ile diğer bir kısım davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar savunmada bulunmamışlardır. Mahkemece, harici satım sözleşmesine dayalı talebin kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, TMK 713/2 maddesindeki olağanüstü kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacılar vekili tespitten önceki sebebe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacılar ve miras bırakanları A.Ç. tarafından zeytinlik ve tarla olarak tasarruf edildiği ziraatçı uzman bilirkişi taşınmazın üzerinde yaşları yaklaşık 15-20 ve 60-70 arasında değişen aşılı meyve ağaçları bulunduğunu, uzun yıllardan beri bu yerde meyve ve tarla bitkileri tarımı yapılmak suretiyle kullanıldığını, kamunun yararlanmasına terk edilen ortak yerlerden olmadığını, ormancı bilirkişi 1966-1968 yıllarında yapılıp kesinleşen orman sınırlandırma hattının dışında, orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmiştir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre dava konusu parselin davacılar ve miras bırakanları tarafından kazanıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2020 NUMARASI : 2019/99 2020/284 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasındaki Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) davası hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi davalı T4 vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kumluca ilçesi, Sarıcasu mahallesi, 183 ada 29 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, komşu parsellerde davalılara ait taşınmazların bulunduğunu, taşınmazda yapılan yenileme çalışmaları ile taşınmazın yüz ölçümünün azaldığını, eksilen kısımların davalı parsellere eklendiğini beyan ederek, yenileme çalışmaları sonucu taşınmazdan çıkan yerlerin müvekkil parseline yeniden eklenmesine ilişkin iş bu davayı ikame etmiştir. Davalı T4 vekili davanın reddini savunmuştur....
Ancak, eldeki davanın tespitten önceki sebebe dayalı olarak açıldığına, davanın hak düşürücü süre (dava şartı) nedeniyle reddine karar verildiğine ve bu gerekçeye göre de, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken, nispi olarak hesaplanmış avukatlık ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK'nun 353/1- b.2 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, yeniden esas hakkında karar vermenin öncelikli sonucu olarak ilk derece mahkemesinin hükmü kaldırılarak istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen hususlar aynen muhafaza edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı T1 vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle sınırlı olarak KISMEN KABULÜNE, Samsun 3....
Sulh Hukuk Mahkemesine dava açıldığı tarihte çekişmeli parsel başka bir davaya konu olup tutanak kesinleşmediğine göre davacı tarafından açılan dava, görülmekte olan davaya müdahale niteliğindedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/D maddesi gereğince Kadastro Mahkemelerine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak katılanların davalarını çözmek görevi kadastro mahkemesine aittir....
Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir. (HMK. md.33) Davacı, isminin gerçekte “Can” olmasına rağmen nüfusa sehven “Cano” olarak tescil edildiğini belirterek, hatalı kaydın düzeltilmesini talep etmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının ilgili asliye hukuk mahkemesinde açılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu niteliği itibariyle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen ve çekişmesiz yargı işi mahiyetindeki haklı sebebe dayanan isim tashihi istemi ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 24.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/11/2021 NUMARASI : 2020/51 ESAS 2021/350 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacılar T1 ve T2 tarafından istenilmekle dosya incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.01.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 346 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının muhdesat hanesinde "üzerindeki ev ...'a aittir" şeklinde şerh bulunduğunu, ancak bu şerhin geçerli bir sebebe dayanmadığı gibi şerh lehtarına da ulaşılamadığını ileri sürerek tapu kaydındaki şerhin terkinini talep etmiştir....
Bu durumda, dava sırasında tespit tutanağının kesinleşmediği ve tespitten önceki haklara dayandığı anlaşılmakla, davanın ... Kadastro Mahkemesinde bakılıp sonuçlandırılması gerekir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....