Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aslında ... davasının içinde tespit istemi de yer almaktadır. Davalı aleyhine ... hükmü kurabilmek için öncelikle hukuki ilişkinin tespiti zorunludur. ... davasında verilen hüküm iki aşamalı olup tespit ve edayı içermektedir. Ancak yukarıda da değinildiği gibi hak sahibinin her zaman ... davası açması koşulları bulunmayabilir. Bu nedenlerle doktirinde kabul edildiği gibi (..., Medeni Yargılama Hukuku, ..., 2000 s.324 vd. Baki Kuru, Tespit Davaları, ... 1963 s.12 vd.), uygulamada da tek başına açılan tespit davalarının dinlenebileceği kabul edilmiştir. Bu husus "Tespit davası da ... davasının öncüsü durumundadır. Henüz şartları tamam olmadığı için açılamayan ... davası için ilerideki hukuki ilişkinin belli edilmesi bakımından kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası açılabilir...." şeklindeki 7.7.1965 tarihli ve 1965/5-1965/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça belirtilmiştir....

    Maddesine göre, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Bunun yanı sıra maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasının konusunu ancak hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bu kapsamda her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusu olabilir. Buna karşılık, somut bir olaydan doğmayan, soyut hukuki ilişkilerin tespiti istenemez. Ayrıca davacının tespit davasına konu edilen hukuki ilişkisinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir....

      "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 281 ada 11 parsel sayılı 557,95 m² yüzölçümündeki taşınmaz ...., adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresinde davacı hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna dayanarak tespit maliki olmayan ... aleyhine dava açmıştır. Mahkemece davacının davasının reddine, dava konusu 281 ada 11 parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir. Davacı hazine 281 ada 11 parsel sayılı taşınmaz için açtığı davayı tespit maliki ...'...

        ın işyeri adreslerine yapılan tebligatların bila tebliğ dönmesinden sonra adreslerinin tespit edilebilmesi için kolluk araştırması yapıldığı ve adreslerinin tespit edilememesi sebebiyle davalılara ilanen tebligat yapıldığı anlaşılmış olup davalıların adreslerinin tespit edilebilmesi için kolluk araştırması ile yetinilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle ilk olarak davalılar ... ve ...'ın TC kimlik numaraları tespit edilmeli ve TC kimlik numaraları belirtilerek Nüfus Müdürlüğü, Seçim Müdürlüğü, Askerlik Şubesi vb. Gibi resmi Kurumlardan davalıların adresleri araştırılıp tespit edilmelidir. Bu nedenle, davalılar ... ve ...'ın bu şekilde tespit edilen adreslerine hükmün yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu' nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu genel tanımlama ile tespit davasının hukukumuzda caiz olduğu ve delil tespitinden tümüyle farklı bir kurum olduğu hususuna, uygulamada duyulan tereddüt giderilmek suretiyle açıklık kazandırılmıştır" şeklindeki açıklamaya yer verilerek, devamında maddi vakıaların tek başına tespiti istenildiği takdirde tespit davasına değil, delil tespiti kurumuna başvurulması gerektiğine işaret edilmiştir. Tespit davalarında davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hak veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, hak veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, tespit davasının dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi için), konusunu oluşturan hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir ....

          Ancak;1-Bozma ilamı öncesi ilk kararla tespit edilen 15.557,57-TL bedele 15.02.2015 tarihinden ilk karar tarihi olan 20.03.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, bozma ilamı sonrası tespit edilen bedelden ilk kararla tespit edilen bedelin mahsubu sonrası fark bedel 24.336,56-TL’ye 15.02.2015 tarihinden son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde tüm bedele son karar tarihine kadar faiz işletilmesi,Doğru olmadığı gibi; 2-Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar...

            tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak tespit edilen bedelin derhal ödenmesi gerektiğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının faiz ve ödemeye ilişkin 1 numaralı bendinin 2.parağrafının ve 4 numaralı bendinin tümüyle çıkartılmasına, yerlerine sırasıyla, a)(Bozma ilamı öncesi ilk kararla tespit edilen 64.895,00 TL bedele 31.01.2016 tarihinden ilk karar tarihi 26.02.2016 tarihine kadar faiz işletilmesine, bozma ilamı sonrası tespit edilen bedelden ilk kararla tespit edilen bedelin mahsubu sonrası fark bedel 55.529,68 TL'ye 31.01.2016 tarihinden son karar tarihi 14.07.2020 tarihine...

              Mahkemece, dosya arasında mevcut Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısında belirtilen uyuşmazlık konusu taşınmazın yer aldığı paftanın düzenlenme tarihi esas alınarak, dava tarihi itibariyle makul sürenin geçtiği ve bu itibarla tespit dışı bırakılma tarihinden öncesi zilyetliğin gözönüne alınamayacağı benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; niza konusu taşınmazın davacı adına tespit edilen dava dışı 179 ada 9 parselin devamında yer aldığı belirtildiğine göre uyuşmazlığa konu taşınmazın tespit dışı bırakılma tarihinin söz konusu davacı adına kayıtlı parsele ait tespit tarihi olan 25.1.2008 olarak kabul edilmesi hakkaniyet gereğidir. Dava, davacı adına tapuya kayıtlı parselin tespit tarihi nazara alındığında makul süre içinde açıldığına göre, davacının ileri sürdüğü tespit dışı bırakılma tarihinden önce sürdürüldüğü iddia olunan zilyetlik süresinin değerlendirilmesi gerekir....

                Mahkemece yapılan yargılama sonunda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılara karşı açılan davanın esastan reddine, 279 ada 36 nolu parselin tespit gibi... tapuya tesciline, 279 ada 40 nolu parselin tespit gibi 1953 doğumlu ... ... adına tapuya tesciline, 279 ada 41 nolu parselin tespit gibi ... oğlu 1945 doğumlu ... adına tapuya tesciline, 279 ada 42 nolu parselin tespit gibi Hilmi kızı 1930 doğumlu Ayşe Kuru adına tapuya tesciline, 279 ada 43 nolu parselin tespit gibi Sadettin kızı 1960 doğumlu... adına tapuya tesciline, 279 ada 44 nolu parselin tespit gibi ... 1984 doğumlu ... adına tapuya tesciline, 279 ada 45 nolu parselin tespit gibi .. 1950 doğumlu Hasan Sakar adına tapuya tesciline, 279 ada 50 nolu parselin tespit gibi Şükrü kızı 1965 doğumlu ... adına tapuya tesciline, 279 ada 51 nolu parselin tespit gibi ... 1961 doğumlu ......

                  Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan ) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma (himaye), diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının (o konuda) tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Mesela, boşanma davası açma hakkı olan bir eşin, ilk önce yalnız boşanma hakkının tespiti için bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur . Bunun gibi, eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta ( kural olarak ) hukuki yararı yoktur. (kar.m.107 )." ( Medeni Usul Hukuku, Prof . Dr . Baki Kuru, Prof. Dr. Ramazan Arslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, 25. baskı, Ankara 2014, sayfa; 260 – 261 ) Somut olayda; davacının, eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi gerekirken tespit davası açmasında hukuki bir yararı yoktur....

                    UYAP Entegrasyonu