Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kurumunca düzenlenmiş müfettiş raporu/ komisyon kararı ile Sürekli İşgöremezlik Derecesi Tespit Kararı ve bu karara esas teşkil eden Sağlık Kurulu Raporu ve ve dayanağı tıbbi belgelerin dosyada bulunmadığı, anlaşılmıştır. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, bağkur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. Dava dosyasındaki kayıt ve belgelere göre, 10/01/2002 tarihindeki giriş bildirgesi ile davacının, Nalbant Nak. Dış Dış Tic. Pet. Ür. Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. kurucu ortağı olarak 04/10/2000 tarihinden itibaren bağkur sigortalılığının başlatıldığı, 27/02/2002 tarihinden itibaren prim ödemeleri yaptığı, 23/01/1999 tarihinden itibaren Ankara Ticaret Odası üyeliği bulunduğu, 16/10/1985- 03/07/1995 tarihleri arasında Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Esnaf Odası üyeliği bulunduğu, 14/05/2018 tarihinde kuruma 04/10/2000 tarihi öncesi bağkur sigortalılığı için yapmış olduğu başvurunun reddedildiği, mahkemenin oda kaydına göre karar verdiği anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Taraflar arasındaki sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkin davada ....Asliye Hukuk ( İş ) ve ....Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,Bağkur Sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, ....Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 05.12.2012 günlü yetkisizlik kararının, taraflara tebliğe çıkartılıp, kesinleşme şerhi verilmeden gönderildiği anlaşılmaktadır. HUMK’nun 25/II. maddesinde "iki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar temyiz edilmeksizin kesinleştiği takdirde görevli veya yetkili mahkeme Yargıtay’ca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir....

      İşverenin sorumlu tutulabilmesi için, kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi olmalıdır. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 45. maddesinde de açıklandığı gibi; (1) İş kazası veya meslek hastalığı, işverenin kastı sonucunda meydana gelmişse işveren Kuruma karşı sorumlu hâle gelir. Kasıt; kazası veya meslek hastalığına, işverenin bilerek ve isteyerek, hukuka aykırı eylemiyle neden olması hâlidir. İşverenin eylemi hukuka aykırı olmamakla birlikte, yaptığı hareketin hukuka aykırı sonuç doğurabileceğini bilmesi, ihmali veya ağır ihmali sorumluluğunu kaldırmaz. (2) İş kazasının veya meslek hastalığının işverenin, sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucunda oluşması halinde de işveren, Kuruma karşı sorumlu hâle gelir....

      İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2022 NUMARASI : 2020/289 Esas - 2022/86 Karar DAVA KONUSU : Tespit (İş Kazası Veya Meslek Hastalığından Kaynaklanan) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı Fikri Efe'nin davalı işverene ait işyerinde çalışmakta iken meslek hastalığına yakalanarak malul kaldığını, bu hastalığın ilerlemesi sonucu 12/01/2018 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin, eşinin meslek hastalığından ölümü nedeni ile desteğini yitirdiğini ileri sürerek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00- TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Davanın Yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa'nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24/I(a) maddesine göre “ ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usülde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkar siciline kayıtlı olanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlar ... sigortalısıdır.” 25. maddeye göre “gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı oldukları tarihten itibaren bu Kanuna göre sigortalıdır.” Hal böyle olunca, yasal dayanağı olmadan oluşturulan esnaf odası kaydı Yasa'nın anladığı anlamda kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı niteliğinde bulunmadığından bu kayda geçerlilik tanınarak davacı zorunlu Bağ-Kurlu kabul edilemez....

        Manevi tazminata yönelik istinaf itirazlarına gelince; kazası sonucunda manevi zararının varlığı uyuşmazlık konusu diğer husustur. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde "Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir." Sigortalı; kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli göremez duruma düşmeyebilir. Ancak kaza sonucu örneğin, ayağı kırılan bir işçinin aylarca raporlu kalması durumunda veya meslek hastalığına yakalandığı tespit edilen sigortalının bu hastalığının henüz sürekli göremezlik derecesine ulaşmamış olması durumunda, bu olay nedeniyle üzüntü duymayacağı söylenemez. O halde, göremezlik oranının %0 olduğu bu gibi durumlarda da manevi tazminat hakkının doğduğunun kabulü gerekir....

        Davanın yasal dayanağını oluşturan ve işverenin kazası veya meslek hastalığından sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Yasa’nın 21/1. maddesinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan ya da ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden herhangi bir sınır öngörülmemiş iken; bağlanan gelirler yönünden, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamına, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarlarla sınırlı olmak üzere hükmedileceği öngörülmüş; aynı Yasa’nın 21/4. maddesinde, kazası, meslek hastalığı ve hastalığın, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmesi halinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilerek Kurumca tahsil edileceği düzenlenmiştir....

        Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz. '' hükmü gereği mevcut bir günlük tespit davasında dava açılmadan önce kuruma müracaat şartı olduğu, davacı tarafından kuruma başvuru yapılıp yapılmadığı kurumdan sorulması gerektiği, müracaat edilmemişse davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, araştırmalarda davacıların murisi İLHAN CÖMERT ile alakalı olarak meslek hastalığı yönünden bir başvurusunun olmadığı ve bu sebeple meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespiti veya sürekli göremezlik geliri yönünden işlemlerin bulunmadığı tespit edildiği,5510 sayılı yasanın 14.maddesi gereği Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir....

        Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır. Bu açıklamalar ışığında, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece; 31.12.2009-28.12.2017 arasında davacının ürün tesliminin bulunup bulunmadığı ile ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı, adına kayıtlı tapulu yada kiraladığı tarımsal arazi bulunup bulunmadığı araştırılıp ilgili belgeler celbedildikten sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır....

          UYAP Entegrasyonu