Davalı taraf, poliçede ve genel şartlarda teminat içi hallerin tahdidi olarak sayıldığını, meydana gelen rizokonun yani ölümün doğal ölüm olduğunu, kaza sonucu ölüm gerçekleşmediğini savunmakta, davacı taraf ise, rizikonun yani ölümün poliçe kapsamında olduğunu iddia etmektedir.Olaya ilişkin sigorta hasar dosya örneği ve poliçe örneği, poliçe özel ve genel şartları dosyamıza sunulmuştur. 02/12/2019 tarih ve ------ sayılı ----- poliçesi incelendiğinde, sigorta ettirenin 07/02/1955 doğumlu -----olduğu, sigortacının ------ Şirketi olduğu, vefat teminat limitinin 400.000 TL olduğu, teminat kapsamının 02/12/2019-02/12/2020 tarihleri arası olduğu anlaşılmıştır.Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden 14/01/2020 tarih ve -------sayılı ölüm belgesine göre 13/01/2020 tarihinde vefat eden------vefat sebebi bulaşıcı olmayan hastalık (doğal ölüm) olduğu, ölümün yaralanma sonucu gerçekleşmediğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizce dosya ------ ya gönderilmiş -----....
D) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı : Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacılar murisi sigortalının 20/09/2013 tarihinde davalı işyerinde çalışırken kafasına taş düşmesiyle yaralandığı, bu şekilde iş kazasına maruz kaldığı, devamında Kurum'a başvurarak kaza nedeniyle maluliyet durumunun tespiti için talepte bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tahkikata başlandığı, tahkikat devam ederken sigortalının 08/09/2015 tarihinde vefat ettiği, Sosyal Güvenlik Ankara İl Müdürlüğü'ne bağlı Kocatepe Merkezi'nin 20/04/2017 tarihli raporunda, sigortalının ölümü ile iş kazası arasında illiyet bağı kurulamadığı ve ölümün 20/09/2013 tarihli iş kazasına bağlı olmadığının belirtildiği, davacı tarafın itirazı üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nun 18/04/2018 tarihli kararında sigortalının 08/09/2015 tarihli ölümü ile 20/09/2013 tarihli iş kazası arasında illiyet bağı kurulamadığından ölümün iş kazasına bağlı olmadığının belirtildiği, nihayet Adli Tıp Kurumu 1....
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davalılardan ...'ye gerekçeli karar ve temyiz dilekçesi tebliğ edilmemiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davalılardan ...'nin öldüğünün beyan edildiği, getirtilen aile nüfus kayıt tablosunda ise adı geçenin ölüm araştırmasının yapılacağı, araştırma sonuçlanıncaya kadar bu açıklamanın ölümün hukuki sonuçlarını doğurmayacağının bildirildiği anlaşılmaktadır....
O halde mahkemece; davacının bildirdiği tüm bilgi ve belgeler ile murise ait olan varsa taşınmazın denetime elverişli olarak tüm geldi ve gitti kayıtlarıyla birlikte tedavüllü tapu kayıtları, dayanak eski tapu kaydı varsa vergi kayıtları ilgili yerlerden getirtilmeli, yine taşınmazın kadastro tespiti esnasında bilirkişi ve muhtar olarak görev yapan kişilerin hayatta olup olmadıkları ilgili kolluk kuvveti aracılığıyla tespit edilmeli, hayatta olduklarının anlaşılması halinde yapılacak keşifte tanık olarak beyanlarına başvurulmalıdır. Bu kişilerin hayatta olmadıklarının anlaşılması halinde taşınmazın evveliyatını, kullanımını vs. bilen, görgüye ya da duyuma dayalı bilgisine başvurulabilecek yörenin yaşlı kişilerinin tespiti sağlanıp keşifte tanık olarak dinlenilmelidir. Yapılacak araştırma sonucunda murisin mirasçısı bulunamaz ise Türk Medeni Kanununun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu düşünülmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ölümün ve Sağ Olmanın Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Dava ölüm ve sağ olmanın tespitine ilişkindir. Mahkemece ölüm ve sağ olmanın tespiti ile yetinilmesi gerekirken idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde nüfus kaydının aktarılmasına da karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK. 438/7)....
elektrik çarpmasından olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı şeklinde rapor verildiği anlaşılmışsa da, dosya içerisinde bulunan ve müteveffanın kesin ölüm sebebinin tespiti açısından belirleyici olan 24/05/2013 tarihli adli tıp raporuna göre, müteveffanın ölümünün vücudundan elektrik akımı geçmesine bağlı solunum ve dolaşım durması sonucunda meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, sanığın işveren olarak yanında çalıştırdığı müteveffanın sağlıklı çalışma koşullarını oluşturma, eksiklikleri tespit etme ve tespiti halinde bu eksiklikleri giderme yükümlülüğünün bulunduğu, sanığın yukarıda ayrıntılı olarak bahsi geçen olay açısından kendisine yüklenen dikkat ve özeni göstermeyerek müteveffanın süt sağma makinesinden gelen elektrik akımı sonucu vefat etmesinde taksir düzeyinde sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılanlar vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle...
ın kamyonuna arkadan çarpması ve kazaya bağlı olarak kazadan 15 gün sonra 22.01.2013 günü hastanede ölmesi şeklinde gelişen olayda, ölenin yol, hava ve görüş mesafesine göre hızını azaltmaması ve takip mesafesini dikkat etmeyerek arkadan çarpma kusurunu işlemesi ve ölümün buna bağlı olarak gerçekleşmesi nedeniyle önde bulunan ve arkadan çarpılan sanıklara ölümün meydana gelmesinde kusur yüklenilemeyeceği anlaşılmakla, Sanıkların kusursuz oldukları ve müteveffanın tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edilmesi nedeniyle sanıklar hakkında beraat kararı verildiği halde, hükümde beraat kararının CMK'nın 223/2-c yerine CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükümdeki...
den kullandığı kredinin teminatı olarak davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesinin düzenlendiğini, murisin ölümünden sonra davacı mirasçıların kredi borcunu ödemeye devam ettiklerini, kalan kredi borcunun hayat sigortası kapsamında davalı sigorta şirketince ödenmesi için başvuruda bulunduklarını ancak poliçenin yenilenmediği, ölümün teminat süresi içinde kalmadığı gerekçesi ile başvurunun reddedildiğini belirterek muris tarafından kullanılan kredi nedeni ile müvekkillerinin borçlu olmadığını tespiti ile 13.600,00 TL vefat tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı ...Ş. aleyhine açılan menfi tespit ve alacak davalarının 6100 sayılı Hukuk MUhakemeleri Kanunu'nun 115/1-2 maddesi gereğince husumet nedeniyle usulden reddine, davalı ......
Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 02/01/2019 tarihli raporunda ölümün meslek hastalığı sonucu olmadığının tespit edildiği, sigortalının hak sahiplerinin talebi üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nun 04/03/2019 tarihli raporunun alındığı, bu raporda ölümün meslek hastalığı sonucu olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacının itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 08/11/2019 tarihli raporunda, kişinin ölümünün akciğer enfeksiyonuna bağlı solunum yetmezliği sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümü ile meslek hastalığı arasında illiyet bağı bulunmadığına oy birliği ile karar verildiği anlaşılmıştır. Birbirini teyit eden Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi, Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporları dikkate alındığında murisin ölüm sebebinin meslek hastalığından kaynaklandığı ispatlanamamıştır....
in 09.06.2012 tarihinde saat 19:30 sıralarında, inşaatla ikametin bahçesi arasında bulunan brandayı düzeltmeye çalıştığı sırada dengesini kaybederek bulunduğu yerden inşaatın temel kazı alanına düşmesi sonucu yaralandığı, daha sonra kaldırıldığı hastanelerde tedavi görmekte iken 08/07/2012 günü öldüğü olayda, Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 20/02/2013 tarihli ve 2013/61171/824 sayılı raporunda; ölümün “genel beden travmasına bağlı boyun omur kırıkları, medulla spinalis hasarı ve gelişen komplikasyonları (menenjit+pnömoni) sonucu meydana gelmiş olduğu belirtilmekle olup, kaza ile ölüm arasında zaman geçmiş olmakla birlikte ölümün kazaya bağlı olarak ortaya çıkan travmalar sonucunda gerçekleştiği, taksirli eylem ile netice arasında nedensellik bağının oluştuğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir....