Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un “Başvurulacak kuruluşlar” başlıklı 3. maddesi, “1)Halen yurt dışında bulunanlar; a)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna, b)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna, c)Ev kadınları Bağ-Kur`a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler. 2)Türkiye`ye döndükten sonra yurt dışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler; a)Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna, b)Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna, c)Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal...

    Bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53’üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş süreler, bu Kanuna göre sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez, ödenen primler 39’uncu madde hükmüne göre toptan ödeme olarak iade edilmez ve bu sürelerle ilgili olarak 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz..." şeklinde düzenlenmiştir....

      Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa’da ifadesini bulan temel sosyal haklardan olan sosyal güvenlik hakkına ilişkindir. Nitekim, Anayasa’nın 12. maddesine göre, herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Anayasa’nın 60. maddesinde ise, “herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve feragat edilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 6. maddesinde de, bu ilke aynen benimsenerek, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir....

        Meslek hastalığına bağlı maluliyetin varlığı ve oranının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir....

          İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında ise Kurum taraf olmadığının”belirtildiği,ilgili bozma ilamında Yapılacak iş olarak “davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tesbiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise, davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi giderek iş kazası sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermek” olduğunun açıklandığı, mahkemece Bozma ilamına uyma kararı verilmesine rağmen Bozma ilamının yapılacak iş kısmında belirtilen hususların yerine getirilmediği anlaşılmıştır....

            DAVA KONUSU : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiliminin 40 sicil numaralı sigortalı olduğunu, müvekkilinin Kasım 2014 ayı ile 22.08.2016 tarihi arasında T5 ait 1114082 numaralı işyerinde reklam dağıtım işleriyle ilgilenmiş olduğunu, Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce müvekkilinin T5 ait işyerinde çalıştığı 01.12.2014- 22.08.2016 tarihleri arasındaki sigorta günlerinin iptal edildiğini, müvekkili tarafından iptal sebeplerinin bildirilmesi amacıyla davalı Kuruma başvurulduğunu ve Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün cevap yazısında müvekkilinin 01.12.2014- 22.08.2016 tarih aralığında yapılan bildirimlerinin sosyal güvenlik denetmenliğinin 23.02.2018 tarihli ve 2018/EY/016 sayılı raporuna istinaden iptal edildiğinin tespit edildiğinin belirtildiğini, müvekkilinin reklam dağıtım işiyle ilgili olarak çalıştığı T5 ait işyerinde çalışan kişilerden bazılarının sosyal güvenlik denetmeni tarafından ifadesi alınmış olup bu ifadelerin...

            Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasanın 3. maddesi, “Bu Kanunun 1. maddesinde belirtilenler ile, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin ... vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa, en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır” hükmünü içermektedir. Somut olayda, en son Türkiye’de 4/I-a kapsamında çalışmaları bulunmakla birlikte, davacıya 01.03.2011 tarihinden itibaren 4/I-c maddesi kapsamında kısmi sözleşme aylığı bağlandığından, 3201 sayılı Yasanın 3. maddesinin 2....

              da Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi olarak 19,20,21 ve 22 İş mahkemeleri faaliyete geçirilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmekle görevlendirilen ... 22. İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun 21. Ve 22. Maddeleri gereğince ... 22. İş Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-)Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Dava dilekçesi ile husumet Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na yöneltilmiş, ayrıca Ümraniye Sosyal Güvenlik Merkezi ibaresi de yazılmış olup; Mahkemece davada husumetin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na ait olduğu gözetilmeksizin, dava dilekçesinin ve gerekçeli kararın Ümraniye Sosyal Güvenlik Merkezi’ne tebliğ edilmiş olması sebebiyle yapılan tebligatlar usulsüzdür....

                  Davacı daha sonra 4131 sayılı kanun uyarınca terör malulü olması sebebiyle kamu kurumu olan işveren yanında 30.06.1997 tarihinde işçi olarak çalışmaya başlamıştır. 506 sayılı kanunun 3/II-C maddesinde “Kanunla kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malullük veya emekli aylığı almakta iken bu Kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanların 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden 63 üncü madde hükmüne göre Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir.” hükmü uyarınca işveren tarafından sosyal güvenlik destek primi kesilerek SGK ödenmesi gerekir. Ancak davalı işveren davacının işe girdiği tarihten itibaren sosyal güvenlik destek primi yerine davacıdan yaşlılık, malullük ve ölüm sigortası primi keserek SGK’ya ödemede bulunmuştur. Bu husus 25.02.2008 tarihinde davacının SGK başvurusu üzerine ortaya çıkmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu