Sigortalı ister sosyal güvenlik destek primi, isterse tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışsın, Kanunun öngördüğü belli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olması, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Bu statüye Kurumun prim tahakkuk ettirmesi, sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek ./.. -2- hastalığına yakalanması halinde kendisi ya da hak sahiplerine gelir bağlanması gibi çeşitli sonuçlar bağlanmıştır. Bu sonuçlar kapsamında davacının bildirim yapılmayan dönemlerdeki çalışmalarının tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu ve aksinin kabulü halinde yaşlılık ya da emekli aylığı alan kişilerin sigortasız çalıştırılabileceği gibi sosyal güvenlik hakkının zorunlu ve vazgeçilemez niteliğine aykırı bir sonuç çıkacağı açıktır....
Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden (İsviçre) yurtdışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödeyerek geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Keza yurt dışında çalışmamak da her zaman kesin dönüşe delalet olmaz. Giderek kişi çalışmayabilir ama sosyal güvenlik yardımı almak için sosyal güvenlik kuruluşuna prim ödemeyi yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir....
Dosya kapsamından, davacının isteminin, 63/B kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın tespiti olduğu, ilk derece mahkemesince davacının sosyal güvenlik destek primine tabi şekilde çalıştığının tespitine dair hükmün, Bölge Adliye Mahkemesince ortadan kaldırılmasına, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın sigortalılık süresinden sayılmayacağından bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma sigortalılık süresinden sayılmıyor olsa da, eldeki dava dosyasında 63/B kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın tespitine hükmedilmesi halinde, bu hükmün, işçilik alacakları davasına, buna ilave olarak davacının iş kazası, meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortası kapsamına alınmasına etkili olacağı düşünüldüğünde, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ortadır....
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan Fransa Sosyal Güvenlik rejimine giriş tarihinin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile mümkündür....
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56. maddesinin ikinci fıkrası olup, uyuşmazlığın çözümünde sosyal güvenlik, sosyal güvenliğin amaç ve yöntemleri, sosyal sigortalar, sosyal güvenlik sistemi gibi kavram ve olguların değerlendirilmesine gereksinim bulunmaktadır. Sosyal sigorta sistemlerinde sigortalılar veya hak sahipleri belli şartların yerine getirilmesi halinde sosyal edime (yardıma) hak kazanırlar. Sosyal edim ya da sosyal yardım hakkı kişilerin belli bir yardım ya da edim üzerinden yargısal yönden icrası mümkün kamusal talep hakkını ifade eder....
Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca, bir iş yerinin girdiği işkolu, 6356 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca, işkolu tespit başvurusunda bulunulması üzerine mahallinde yapılmış inceleme sonucunda kesinleşen bir işkolu tespit kararı bulunmaması hâlinde, işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılan iş yeri bildirimleri esas alınarak yetki tespiti yapılmaktadır....
Hukuk Dairesi’nin 17/12/2018 tarih 2018/2911 esas, 2018/12285 karar sayılı ilamında özetle “2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk "Sosyal Güvenlik Kurumu'na" geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın "Sosyal Güvenlik Kurumu" olması gerektiği, buna göre, 6111 Sayılı Yasa kapsamında kalan “tedavi giderine” yönelik talebe ilişkin olarak mahkemece, "Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi, tarafların bu yöndeki delillerinin toplanması, davacılar tarafından talep edilen ve faturaları dava dosyasına ibraz edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98.maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, yasa kapsamı dışında kalan giderlerden ise davalının sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, ayrıca davacı taraftan davalı ... şirketine usulüne...
Somut olayda, ... kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca hak sahibine gelir bağlanabilmesi ayrıca davanın ... Mahkemelerinde görülebilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın ... kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. ... kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ...; Mahkemelerin görevine ilişkin neticeleri de bulunmakla öncelikle davacıya ... kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunması, olayın Kurumca ... kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işvereni aleyhine “... kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasının neticesini bu dava için bekletici sorun yaparak, ... kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu kabulüne göre işin esasına girip bir karar vermektedir....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Öte yandan, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup, tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Öte yandan, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir....