Sağlık Bakanlığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’nin 03.10.2006 tarihinde düzenlenen ve davacının özür durumuna göre % 64 çalışma gücü kaybı oranına uğradığına ilişkin raporu esas alınarak davacı sigortalıya manevi tazminat takdir edilmiştir Maluliyet oranının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir. Yapılacak iş, davacıya maluliyet oranının tespiti ile ilgili Kuruma başvuruda bulunması ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek Kurumca oranın belirlenmesi ve gelirin bağlanması halinde buna göre karar vermek Kurumca oranın %(0) olarak belirlenmesi ve davacının bu orana itiraz etmesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren aleyhine maluliyet oranının tesbiti davası açması için önel vermek, tespit davası bu dava için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar vermektir....
Sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir. İş kazası sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranının tespitine ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça Sosyal Güvenlik Kurumunca davacıya mahkemece belirlenen sürekli iş göremezlik oranı esas alınarak gelir bağlanmayacağından bu gelirin peşin sermaye değeri maddi zarardan düşülmeden Kurumca karşılanmayan maddi zarar miktarını belirleme imkânı bulunmadığından maddi tazminat istemli Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olmadığı bu davada sürekli iş göremezlik oranının tespitinin yapılamayacağı, yapılması halinde maddi tazminat istemli davanın sonuçlandırılmasının fiilen mümkün olmadığı ortadadır. HGK.’nun 07.02.2007 tarihli, 2007/21-69 Esas, 2007/55 Karar sayılı kararı da bu yöndedir....
Mahkemesi DAVA TÜRÜ : TESPİT 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açılan alacak ve tespit davaları sonucu verilen hüküm ve karara yönelik olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Dairelerin ... bölümüne ilişkin 26.01.2022 Tarihli ve 2022/1 sayılı Kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 10. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemesi DAVA TÜRÜ : TESPİT 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açılan alacak ve tespit davası sonucu verilen karara yönelik olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin ... bölümüne ilişkin 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 10. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Yasalarda emeklilik yaşının kesin olması nedeniyle, sigortalı yarınını bu güvenlik içinde planlamaktadır. Sosyal devlet, sosyal adaletin, refahın ve güvenliğin gerçekleşmesini sağlayan devlettir. Sosyal güvenlik kuruluşları, çalışanların geleceğine ilişkin güveni sağlamak durumundadır. Bu sağlanamadığı takdirde sosyal güvenlik kavramından da bahsedilemez. Bu nedenle, sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil, makul ve ölçülü olması zorunludur....
Birinci fıkra hükmüne göre aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmesi gerekenlerden, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce aylık bağlananlar Kanunun yayımını ,daha sonra tekrar çalışmaya başlayanlar ise çalışmaya başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlardan sosyal güvenlik destek primi, gecikmeli bildirimde bulunulan ve Kurumca tespit edilen tarihe kadar 53 üncü maddeye göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir....
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3. maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar....
Davacı, Kurum tarafından kendisine gönderilen ve 01.10.2008 tarihi öncesine ait sosyal güvenlik destek prim borcu başlıklı 11.03.2013 tarihli yazıya istinaden, borcu olmadığının tespiti, yaşlılık aylığından yapılan kesintinin durdurulması ve yapılan kesintilerin iadesi için eldeki davayı açmıştır. 11.03.2013 tarihli sözkonusu yazıda davacının 31.03.2013 tarihi itibariyle sosyal güvenlik destek prim borcunun 3.701,83 TL, ceza borcunun 5.742,69 TL olmak üzere toplam borcun 9.444,52 TL olduğu bildirilmiştir....
Gerekçe: Davacının hizmet tespit davası ile birlikte ücret ve fazla çalışma ücreti talebinde bulunduğu görülmektedir. Mahkemece hizmet tespit davası ile alacak davası ayrılarak sonuca bağlanmıştır. Oysa davacının talepleri çalıştığını iddia ettiği süreye ilişkin olduğundan mahkemece hizmet tespit davası bekletici mesele yapılarak sonucuna ve yapılacak yargılama neticesine göre davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Diğer taraftan davalı olarak gösterilen Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet tespit davasının tarafı olup alacak davasının tarafı değildir. Ayırma kararı verilirken davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun işçilik alacağı davasında da taraf olarak gösterilmesi ve dava sonucunda husumet yokluğundan davalı Sosyal Güvenlik Kurumu açısından davanın reddine karar verilmesi de isabetsizdir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk "Sosyal Güvenlik Kurumu'na" geçtiğinden eldeki davada yasal hasmın "Sosyal Güvenlik Kurumu" olması gerekir....