Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/10/2021 tarih ve 2020/148 E. - 2021/355 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından 2018/118006 sayılı “...” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunulduğunu, yapılan itiraz üzerine başvurunun reddedildiğini, ret kararının gerekçesinde markanın coğrafi işaret olarak tescilli “...” ibaresini birebir içermesinin belirtildiğini, müvekkiline ait marka başvurusu ile C2008/046 numaralı “...” coğrafi işaretinin görsel ve fonetik açıdan benzemediğini, tüketici nezdinde tescilli coğrafi işareti çağrıştırmadığını, müvekkilinin marka başvurusu ile tescilli coğrafi işaretin birbirinden tamamen farklı nitelikte olduğunu ve bu durumun Kurum kararında...
Belirtilen açıklamalar ışığında dava dilekçesi ve ekli evrak ile mahkememizce re'sen yapılan UYAP entegrasyon araştırması neticesine göre; UYAP Entegrasyon sistemi üzerinde yapılan sorgulamada; gerek davacıya ait, gerekse davalıya ait Türkiye'de tescilli marka kaydının bulunmadığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde ve eklerinde, davaya konu "..." markasının Türkiye'de marka tescilinin bulunduğunu belirtmediği, bu markanın tescilli olduğu veya tescil başvurusuna konu olduğunun ileri sürülmediği, dava dilekçesi ekinde yer alan marka sertifikasının Çin yetkili marka ofisince verildiği, Marka Hukuku'nda yer alan ülkesellik prensibi uyarınca, marka olabilecek bir tanıtma vasıtasının yurt dışında tescilli olmasının, aynı zamanda Türkiye'de otomatik olarak marka koruması sağlayamayacağı, SMK m.7/1 hükmüne göre; Bu Kanunla sağlanan marka korumasının tescil yoluyla elde edileceğinin emredici şekilde belirtildiği, buna göre; Türkiye'de marka hakkının sağladığı inhisari yetkilerden faydalanmanın...
Somut olayda davacı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 2016/081866 numarası ile tescilli 4 adet ambalaj deseninin , davalı şirket tarafından kendi ürünlerinde iltibas, tecavüz ve haksız rekabet yaratacak şekilde kullanıldığı iddia edilmiş olup , tüm dosya kapsamı , toplanan deliller ve hükme esas alınan 02/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı adına tescilli ambalaj tasarımları ile davalı tarafından kullanılan ambalaj tasarımları arasında ortalama tüketici ve dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcı algısında iltibasa yol açabilecek düzeyde bir benzerlik bulunmaması ,tasarımların net olarak birbirlerinden ayrılmış sözcük ve grafik unsurları taşıması ,bütünsel açıdan ve bıraktıkları algı yönünden farklılaşmaları ve benzerlik olarak addedilen renk kullanımlarının sektörde mutat olması nedeniyle, davacı adına 2016 08166 sayı ile tescilli ambalaj tasarımları ile davalı tarafından üretilen AZRA DARK AND WHTE” marka ürün ambalajlarının, "AYNI" veya "AYIRT EDİLEMEYECEK...
tescilli markasını hiçe saydığını, müvekkilinin tescilli markasına iltibas kaynaklı haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin tescilli markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün men'ine, ihtiyati tedbir yolu ile aleyhine tespit istemenin müvekkilinin tescilli markasını kullanarak yapmış olduğu ticaretin durdurulmasına, ürünlerin toplatılmasına, müvekkilinin yoksun kaldığı ve haksız rekabetten kaynaklı tazminat olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 40.000 TL maddi, 20.000 TL manevi zararın tazminine, ve tüm mahkeme masrafı ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; "... 1- DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; A)Davalı adına tescilli 2014/08824 numara ile tescilli çoklu tasarımdan 1, 2,3,4,5,6,7,8,9,11,23,28 nolu tasarımların hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, B)Davalı adına tescilli 2014/08824 numara ile tescilli çoklu tasarımdan 10,12,13,14,15,16,17,21,22,24,25,26,27,29,30 nolu tasarımlar yönünden hükümsüzlük şartları oluşmadığından talebin reddine ..." şeklinde hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının bilirkişi raporunda tanınmış olduğu tespit edilen "..." ibareli markanın 29. sınıfta "Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)." emtiaları yönünden de tescilli olduğu, davalının bu mallar yönünden tescilli "..." ibareli markasının SMK'nın 6/1 ve 6/5. maddesi koşullarının oluşması nedeniyle SMK'nın 25/1. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, öte yandan, davalı ... .... Şti.'nin "..." ibareli markasını "..." ibaresini öne çıkaracak şekildeki davacı markalarına yanaşan kullanımının marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla, davalı ... .... Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/11/2013 tarih ve 2012/299-2013/426 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı adına tescilli ayakkabı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliği taşımadığını ileri sürerek, davalı adına 2010 00191 sayıyla tescilli çoklu tasarımdan (4) numaralı endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı adına tescilli olan tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliğine sahip bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2015 tarih ve 2013/10-2015/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin "..." ve "... " ibareli markalarının yanında 2010/01652 sayılı endüstriyel tasarım tescilinin bulunduğunu, davalının ürettiği "..." ibareli sabun ürünlerin müvekkilinin marka ve ambalaj tasarımı hakkına tecavüz ettiğini, davalının bu fillerinin ayrıca haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesini, tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen ürünlerin kullanılmasının önlenmesine, şimdilik 15.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir...
Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Bu açıklamalardan sonra davalı tarafın davacı adına tescilli ---- tescil numaralı---- markasından kaynaklı haklarını ihlal edip etmediği hususu değerlendirilmiş, davacı tarafın bilirkişi raporu ile belirlenen ve yine TPE kayıtları ve ticaret sicil kayıtlarında tescil kayıtlarında bulunan marka kullanımları ve davalı tarafın internet sitesine ilişkin kullanımları değerlendirildiğinde, davacı tarafın tescilli olan markasının kara, hava ve deniz taşımacılığı hizmetlerini kapsayan taşımacılık sektöründe olduğu, davalı şirketin hem şirket tescil kaydında hem de ---- alan adlı web sitesinde kara yolu taşımacılığı, deniz yolu taşımacılığı ve hava yolu taşımacılığı, demir yolu taşımacılığı, sigortalı taşımacılık...
Dava, tasarımdan kaynaklı haklara tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 554 Sayılı KHK'nın 49. maddesinde yer alan “Tasarım hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya fiilin işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir.” şeklindeki düzenleme uyarınca tasarımdan kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları yönünden davacının ikametgahı mahkemesi de yetkili kılınmıştır....