Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

H.G.K.’nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12/05/2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede arazi kadastrosu 1955 yılında 5602 Sayılı Kadastro Yasası yürürlüğü sırasında yapıldığı ve davaya konu taşınmazın tesbit dışı bırakıldığı tartışmasızdır. Burada halledilmesi gereken sorun, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın hangi nitelikte tesbit dışı bırakıldığı konusudur. 3402 Sayılı Kadastro Yasasının uygulanmaya başladığı 10/10/1987 tarihten önce 2613, 5602 ve 766 sayılı Yasaların hükümlerine göre, kadastrosu yapılacağı ilan edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanlar tesbit dışı bırakılmışlardır. Bir diğer anlatımla; arazi kadastrosu ekipleri ormanların kadastrosunu yapmamış, ancak bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen ormanlara ait kayıtlar, o birliğin çalışma alanının tapu kütüğüne aktarılmıştır (766 Sayılı Yasanın madde 46/3)....

    Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesinde, 3402 sayılı Kanun'un yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosunun yapılacağının düzenlendiğini, taşınmazın kullanıcısını belirlemeye değil, mülkiyetine yönelik bir kadastro çalışması olduğu, davaya konu kadastro işleminin, tescil harici kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi uyarınca mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışması olup bu tür kadastro çalışmalarında ancak 3402 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde muhdesatın bulunması halinde bunun...

      Mahkemece, bozma ilâmına uyulduktan sonra; bozma kararında çekişmeli taşınmazın 1674 parsel olduğu belirtilmiş ise de, taşınmazın 1673 parsel sınırında bulunan kadastro sırasında tescil harici bırakılan yer olduğu, görevsizlikle ilgili usulü kazanılmış hak oluşmayacağı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ......... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Taşınmazın bulunduğu ............. Köyünde genel arazi kadastrosu işlemi 16/11/1965 tarihinde yapılmış ve sonuçları 05/10/1966 ilâ 04/11/1966 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir....

        Dairemizce, 9002 ada 250 (eski 8632) parsel saylı taşınmazın ilk olarak ne şekilde kaydı yapıldığı Tapu Müdürlüğüne sorulmuş, Tapu Müdürlüğünce taşınmazın tesis kadastrosu ile tespitinin yapılmadığı, taşınmazın öncesinde tescil harici yerlerden olduğu, Tarım İl Müdürlüğü İl Mera Komisyonunca sınırlandırmasınını yapılarak tescilinin yapıldığı bildirilmiştir. Mahkemece İl Tarım Müdürlüğünden mera ile ilgili belgeler talep edilmiş olup 1972 tarihli mera norm kararı ve haritası ile 2013 tarihli mera tahsis kararı ve haritası gönderilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma çekişmeli taşınmazın hangi idari işlemle mera niteliği kazandığı araştırılmamıştır. Diğer taraftan, Mahkemece alınan ziraat bilirkişi raporu davaya konu taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine ilişkin olarak içerdiği değerlendirmeler bakımından yetersiz niteliktedir....

          Mahkemece; dava konusu taşınmazın kadastro sırasında orman olarak tescil harici bırakıldığı, orman alanlarının zilyetlikle kazanılamayacağı, kadastrodan önceki hukukî sebebe dayanıldığından on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1978 yılında yapılan tapulama çalışmaları bulunmaktadır. Bölgede orman kadastrosu çalışmaları yapılmamıştır. İncelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Uygulama kadastrosu sırasında ... .... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davalılar ... ve müşterekleri adına kayıtlı olan eski 3213 parsel sayılı 5600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 209 ada 166 parsel numarasıyla ve ....905,64 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine temsilcisi, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli 209 ada 166 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün artması nedeniyle tescil harici bırakılan komşu taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır....

              Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır....

                ın kullanımındaki 2/B vasfıyla adına tescil edilen 102 ada 5 nolu parsel, kuzeyinde yol, güneyinde ve batısında tescil harici bırakılan alan olan fen bilirkişinin 22/06/2012 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 1548,63 m²'lik taşınmazın davacı ... adına, aynı yerde kuzeyinde yol, güneyinde, batısında ve doğusunda tescil harici bırakılan alan olan fen bilirkişi 22/06/2012 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 1022,90 m²'lik taşınmazın ise davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış, genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 22.8.1984-20.9.1984 tarihleri arasında İlan edilmiş ve kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır. Köy tüzelkişiliği temsilcisinin ileri sürdüğü iddiaların birbiriyle bağdaşmaması bir yana, köyde bazı kişilerin tarım arazilerinin tespit harici bırakılmasından dolayı tescil davası açmasında aktif dava ehliyeti de bulunmamaktadır. Davacı köyün mera olarak sınırlandırma iddiasına gelince: Mevcut yasalarımızdaki uygulamaya göre kadim ya da tahsisli mera olan yerler, o yerde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3402 sayılı Yasanın 16/B maddesine göre kadastro ekiplerince belirlenip sınırlandırılarak özel siciline yazılabileceği gibi 3.3.1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Yasası hükümlerine göre kurulacak mera komisyonları tarafından belirlenmesi gerekir....

                    Keşifte görevlendirilen Ziraat Yüksek Mühendisi... 10.06.2008 tarihli raporunda; ''dava konusu taşınmazın çevresinin taş ve kayalarla kaplı dalgalı topoğrafik yapıda ve üzerinde geven kekik, yabani diken gibi merayı karakterize eden geniş bir arazinin olduğunu, bu ortam içinde bulunan talep konusu yerin ise kumlu-tınlı toprak yapısında, nispeten taşlık, altı kayalık, batı doğu yönünde % 3-5 eğimli olduğu, dava konusu yer dışındaki tescil harici bırakılan yerlerde ise toprak altının kayalık, toprak üstünün taşlık ve seyrek olarak merayı karakterize eden bitkilerle kaplı olduğunu, toprak kullanım sınıflandırılmasında 4-5 arazi grubuna girdiğini, erozyona uygun toprak altı geçirgenliği iyi olmayan, rutubet tutma kapasitesi zayıf ve altı kayalık bir yapı gösterdiğini, dava konusu taşınmazın da genel vasıflarını belirttiği küçük bir adacık olarak kaldığını, sınırları belirsiz, sürülerek genişletilmeye uygun, tescil harici bırakılan taşınmazın bütünlüğünü bozar şekilde, tarımsal...

                      UYAP Entegrasyonu