Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Davaya konu 1083 parsel sayılı taşınmaz 1966 yılında yapılan Genel Kadastro sırasında tescil harici bırakılan yerlerden olup, 2005 yılında hükmen tescil edildiğiinden dava, kadastro sonucu oluşan tapu kaydının iptali istemine ilişkin olmayıp; hükmen tescil yoluyla oluşan tapu kaydının mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin kabul edilerek Dairemizce ........2014 tarih ve 2014/13229-11333 sayılı kararı ile Yargıtay .... Hukuk Dairesine aidiyet kararı verilmiştir. Ancak ....Hukuk Dairesince 07.....2014 tarih 2014/18942-17109 sayılı aidiyet kararı ile dosya Dairemize gönderilmiştir. Bu nedenlerle temyiz incelemesinde görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 01.....2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Sınıfta yer alan hizmetler bakımından “ilk tescil” sahibi olmakla birlikte, davalı taraf dava konusu marka bakımından “gerçek hak sahibi” olduğunu iddia etmektedir. Marka hakkının kazanılması konusunda, iki temel sistem vardır; “ilk kullanım” ve “tescil”. Her iki sistemde de sicile tescil vardır, ancak tescilin sonuçları farklıdır. İlk kullanım sisteminde; marka hakkı, bir işaretin marka olarak seçilmesi ve kullanılması ile doğar, sicile yapılan tescil açıklayıcıdır. Tescil siteminde ise; marka hakkı, marka olarak seçilen işaretin sicile tescil edilmesi ile kazanılır, buradaki tescil kurucudur. Hukukumuzda asıl olarak tescil sistemi benimsenmiş, ancak tescilden önce gerçekleşen kullanıma da değer atfedilmiştir. Kural olarak tescil ile marka hakkı doğar, ancak söz konusu işaret ilk tescilden önce kullanılmak suretiyle piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi, işareti tescilden önce kullanarak piyasada maruf hale getirendir. Bu kişiye “gerçek hak sahibi” denilir....

      Sınıfta yer alan hizmetler bakımından “ilk tescil” sahibi olmakla birlikte, davalı taraf dava konusu marka bakımından “gerçek hak sahibi” olduğunu iddia etmektedir. Marka hakkının kazanılması konusunda, iki temel sistem vardır; “ilk kullanım” ve “tescil”. Her iki sistemde de sicile tescil vardır, ancak tescilin sonuçları farklıdır. İlk kullanım sisteminde; marka hakkı, bir işaretin marka olarak seçilmesi ve kullanılması ile doğar, sicile yapılan tescil açıklayıcıdır. Tescil siteminde ise; marka hakkı, marka olarak seçilen işaretin sicile tescil edilmesi ile kazanılır, buradaki tescil kurucudur. Hukukumuzda asıl olarak tescil sistemi benimsenmiş, ancak tescilden önce gerçekleşen kullanıma da değer atfedilmiştir. Kural olarak tescil ile marka hakkı doğar, ancak söz konusu işaret ilk tescilden önce kullanılmak suretiyle piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi, işareti tescilden önce kullanarak piyasada maruf hale getirendir. Bu kişiye “gerçek hak sahibi” denilir....

        Bu itibarla tapuya yapılan tescil hak düşürücü sürenin başlangıcı değildir. (30.05.1972-1484/2110)", "Satış vaadi sözleşmesi sonucu açılan tescil davası ile pay iktisabı da bir nevi satıştır. Mahkeme ilamı satış akdi yerini almaktadır. Tescile ilişkin kararın kesinleşme tarihine göre dava süresi dikkate alınır.(15.01.1986-11822/32)", "Davalı şuf'alı payı kesinleşen cebri tescil davası sonucu iktisap etmiştir. Mülkiyet hakkı cebri tescil ilamının kesinleşmesi tarihinde davalıya geçtiğinden şuf'a hakkı bu tarihten itibaren doğmuştur. (17.12.1986-12701/14545)", "Davalı payı mahkeme ilamı ile iktisap ettiğinden, hükme göre tapuda tescil yapılmasından evvel malik olmuştur. Bu tarihten itibaren intikalin öğrenildiği günü takiben bir ay ve her halde intikalden itibaren engeç on sene içerisinde şuf'a hakkını kullanılması gerekir. (21.04.1993-4653/4852)", "Şuf'alı pay cebri tescil davası sonucu iktisap edilmiştir. Mülkiyet hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunluluğu yoktur....

          Bu itibarla tapuya yapılan tescil hak düşürücü sürenin başlangıcı değildir. (30.05.1972-1484/2110)", "Satış vaadi sözleşmesi sonucu açılan tescil davası ile pay iktisabı da bir nevi satıştır. Mahkeme ilamı satış akdi yerini almaktadır. Tescile ilişkin kararın kesinleşme tarihine göre dava süresi dikkate alınır. (15.01.1986-11822/32)", "Davalı şuf'alı payı kesinleşen cebri tescil davası sonucu iktisap etmiştir. Mülkiyet hakkı cebri tescil ilamının kesinleşmesi tarihinde davalıya geçtiğinden şuf'a hakkı bu tarihten itibaren doğmuştur. (17.12.1986-12701/14545)", "Davalı payı mahkeme ilamı ile iktisap ettiğinden, hükme göre tapuda tescil yapılmasından evvel malik olmuştur. Bu tarihten itibaren intikalin öğrenildiği günü takiben bir ay ve her halde intikalden itibaren engeç on sene içerisinde şuf'a hakkını kullanılması gerekir.(21.04.1993-4653/4852)", "Şuf'alı pay cebri tescil davası sonucu iktisap edilmiştir. Mülkiyet hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunluluğu yoktur....

            Bu itibarla tapuya yapılan tescil hak düşürücü sürenin başlangıcı değildir. (30.05.1972-1484/2110)", "Satış vaadi sözleşmesi sonucu açılan tescil davası ile pay iktisabı da bir nevi satıştır. Mahkeme ilamı satış akdi yerini almaktadır. Tescile ilişkin kararın kesinleşme tarihine göre dava süresi dikkate alınır.(15.01.1986-11822/32)", "Davalı şuf'alı payı kesinleşen cebri tescil davası sonucu iktisap etmiştir. Mülkiyet hakkı cebri tescil ilamının kesinleşmesi tarihinde davalıya geçtiğinden şuf'a hakkı bu tarihten itibaren doğmuştur.(17.12.1986-12701/14545)", "Davalı payı mahkeme ilamı ile iktisap ettiğinden, hükme göre tapuda tescil yapılmasından evvel malik olmuştur. Bu tarihten itibaren intikalin öğrenildiği günü takiben bir ay ve her halde intikalden itibaren engeç on sene içerisinde şuf'a hakkını kullanılması gerekir.(21.04.1993-4653/4852)", "Şuf'alı pay cebri tescil davası sonucu iktisap edilmiştir. Mülkiyet hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunluluğu yoktur....

              Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: ... tescil numaralı “...”, ... tescil numaralı “... +şekil” ... tescil numaralı “...+şekil", ... tescil numaralı “...”, ... tescil numaralı “...”, ... tescil numaralı “...+şekil”, ... tescil numaralı “...”, ... tescil numaralı “......

                Davacı, Gelir Vergisi Kanunun'da borsa tescil beyannamesini muhtasar beyanname ekinde vermeyenlerin indirimli vergi tevkifat oranından yararlanamayacaklarına ilişkin hüküm bulunmaması sebebiyle bu düzenlemenin kanuni amacı aştığını, muhtasar beyanname ekinde borsa tescil belgesinin verilmesi konusunda vergi idaresinin düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığını ileri sürmektedir. Maliye Bakanlığının Savunmasının Özeti : Düzenlemenin ana amacının vergi kayıp ve kaçağını önlemek ve kayıtlı alımları teşvik etmek olduğu, iptali istenen düzenlemenin aksi düşüncenin borsada tescil edilmemiş muamelelerle alım satıma konu olan zirai ürün bedelleri üzerinden indirimli vergi tevkifatına meydan vereceği, borsada tescil edilme hususu kanıtınında ancak borsa tescil beyannamesi veya borsaca onaylanmış liste olduğu savunulmaktadır....

                  Bu itibarla tapuya yapılan tescil hak düşürücü sürenin başlangıcı değildir. (30.05.1972-1484/2110)", "Satış vaadi sözleşmesi sonucu açılan tescil davası ile pay iktisabı da bir nevi satıştır. Mahkeme ilamı satış akdi yerini almaktadır. Tescile ilişkin kararın kesinleşme tarihine göre dava süresi dikkate alınır.(15.01.1986-11822/32)", "Davalı şuf'alı payı kesinleşen cebri tescil davası sonucu iktisap etmiştir. Mülkiyet hakkı cebri tescil ilamının kesinleşmesi tarihinde davalıya geçtiğinden şuf'a hakkı bu tarihten itibaren doğmuştur.(17.12.1986-12701/14545)", "Davalı payı mahkeme ilamı ile iktisap ettiğinden, hükme göre tapuda tescil yapılmasından evvel malik olmuştur. Bu tarihten itibaren intikalin öğrenildiği günü takiben bir ay ve her halde intikalden itibaren engeç on sene içerisinde şuf'a hakkını kullanılması gerekir.(21.04.1993-4653/4852)", "Şuf'alı pay cebri tescil davası sonucu iktisap edilmiştir. Mülkiyet hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunluluğu yoktur....

                    Kanun koyucu 5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılarının tescil şartlarını yeniden düzenlemiştir. 7/1-b maddesinde iki türlü tescil ve sigortalılık başlangıcı öngörülmüştür. 1 Kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca, 2 Sigortalıların kendilerince bildirilmesi halinde. 5510 sayılı Kanunda yapılan önemli değişiklik, Kurumun resen tescil görevinin kaldırılmasıdır....

                      UYAP Entegrasyonu