DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların ilk başta İzmir'de yaşadıkları sonrasında erkeğin Ödemiş'e tayin olduğu, ilerleyen zamanda erkeğin Akşehir'e tayin olduğu, bu zaman zarfında kadın ve çocukların İzmir'de ikamet etmeye devam ettiği, erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, erkeğin daha öncesinde de güven sarsıcı davranışlarının olduğu halde bu hususta erkeğe kusur verilmemesinin hatalı olduğu, kadın ve müşterek çocuğun hastalıklarıyla ilgili İzmir'de tedavilerinin devam etmesi, erkeğin kadın ve çocuklardan habersiz ilk önce Ödemiş'e sonra Akşehir'e tayinini çıkarttırması karşısında kadının erkeğin yanına gitmek istememesi hususunda kadına kusur verilmemesinin doğru olduğu, kadının başkaca da kusurunun ispatlanamadığı, tarafların dilekçeler aşamasında kadının eve dön ihtarı çektirmesinden bahsedilmediği, bu konuda taraflarca her hangi bir mahkeme kararı da dosyada sunulmadığı, tanık Ümit'in kadının terk ihtarı çekmesine rağmen erkeğin eve dönmediği hususundaki...
Terk sebebine dayanan boşanma davasının kabulü için usulüne uygun ve samimi ihtarın usulüne uygun olarak muhatabına tebliğ edilmesine rağmen, ihtar edilen eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi gerekir. Somut hadisede; taraflar arasında geçimsizlik olduğu, Davacı erkek tarafından TMK.nun 166/1 maddesine dayalı olarak Isparta 1. Aile Mahkemesinin 2014/451 esas sayılı dosyasında 15/09/2014 tarihinde açılan davanın "Ankara'ya toruna bakmak için giden davalı kadının koca tarafından eve kabul edilmediği, kadının kendisini aldattığı yönünde kuşkuya kapıldığı, bu sebeple erkeğin kusurlu olduğu" gerekçesi ile reddedildiği ve kararın 02/03/2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 13/03/2018 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davalı kadın cevap dilekçesinde; terk ihtarnamesinin kendisine tebliğ edilmediğini, ihtarnameden haberdar olmadığını, kocanın kendisine dava açtığını polisten öğrendiğini ve öğrenir öğrenmez evine döndüğünü, evini terk etmediğini beyan etmiştir....
Noterliğinin 04.07.2013 tarihli ihtarı da nazara alındığında, dava konusu taşınmazın 30.06.2013 tarihinde tahliye edildiği anlaşılmakla dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğinden vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen dairemizin kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Taraflar arasında 01.05.2010 Tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davanın da 27.05.2013 tarihinde yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, dava açıldıktan sonra davalı kiracının ... 11. Noterliğinin 04.07.2013 tarihli ihtarı ile kiralananın 30.06.2013 tarihinde tahliye edildiği ve daire anahtarının da site yönetimine bırakıldığına ilişkin bildirimde bulunmasının, kiralananın hukuken tahliye edilmesi sonucunu doğurup doğurmadığına ilişkidir....
Hukuk Dairesince zuhulen düzeltilerek onandığı anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, karar vermek gerekmiştir. 3-Mahkemece, davacı taleplerinden inşaat bedeli olarak hükmedilen alacağa 31.12.2012 itibaren faiz uygulanmıştır. 6098 sayılı TBK.’nun 117. maddesi hükmü uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Dava konusu olayda davacının, davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşüren ihtarı söz konusu değildir. Hal böyle olunca, mahkemece, hükmedilen alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde 31.12.2012 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle de hükmün bozulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan 2. ve 3. bent gereğince 13....
Hukuk Dairesince zuhulen düzeltilerek onandığı anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, karar vermek gerekmiştir. 3-Mahkemece, davacı taleplerinden inşaat bedeli olarak hükmedilen alacağa 31.12.2012 itibaren faiz uygulanmıştır. 6098 sayılı TBK.’nun 117. maddesi hükmü uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Dava konusu olayda davacının, davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşüren ihtarı söz konusu değildir. Hal böyle olunca, mahkemece, hükmedilen alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde hangi tarih olduğu açıklanmadan 31.12.2012 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle de hükmün bozulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan 2. ve 3. bent gereğince 13....
Reddedilen boşanma davasından sonra davalı koca tarafından evlilik birliğinin kurulması konusunda herhangi bir çaba sarfedilmemiş, müşterek konut kurulmamış, usulüne uygun eve dön ihtarı yapılmamış ve davalı yurtdışında yaşamaya devam etmiştir. Taraflar arasında evlilik birliğinin tekrar kurulamadığı, tarafların halen ayrı yaşadıkları sabittir. Davacı kadın ayrı yaşamakta haklıdır. Ayrı yaşamakta haklı olan davacı kadın için TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Noterliğinin ----yevmiye nolu devir sözleşmesiyle gerçekleştiğini; devir sözleşmesinde müvekkiline ait ekipmanlarının ve iş makinelerinin devir içinde kaldığına dair bir düzenleme bulunmadığını; bu nedenle müvekkilinin iş makinelerinin iadesi için başvurduğunu, bu amaçla şantiyeye gittiklerini ancak ekipmanlarını alamadıklarını belirterek ekipmanların iadesi için noter ihtarı çıkarıldığını ancak davalının karşı ihtarla malların ------- tarafından kendisine kiralandığını bildirdiği ve iade etmediğini belirterek, müvekkiline ait iş makinelerinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bunlardan ayrı Borçlar Kanunun 101.maddesi uyarınca muaccel bir borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Somut uyuşmazlıkta taraflarca dava gününden önce borçluya ihtarname gönderilerek temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilmediğinden faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin belirlenmeside yerindedir. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 19.09.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Terk ihtarı çekilmekle kadından kaynaklanan kusurlar affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılanmıştır. Boşanmaya neden olan olaylarda başka kadınla yaşayan eşini döven davacı koca tam kusurludur. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir....
Bu itibarla kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceği ihtarı yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....