WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.11.2013 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti ve resmi defterinin tutulması, terekeye temsilci atanması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; murisin terekesinin resmi defter tutma işlemine son verilmesine, karar kesinleştiğinde mahkeme kasasında bulunan tereke eşyalarının mirasçılara teslimine dair verilen 05.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 21.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tesbit İstemli K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, terekenin tespiti ve tereke defterinin tutulması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.)...

      Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Bu durumda dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanlış niteleme ve değerlendirme sonucunda süreye tabi olmayan mirasın hükmen reddinin tespiti davasında davanın süre yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez....

          Ç.mirasçılarının açtıkları terekenin tesbiti ve mirasın reddi davası dikkate alındığında, terekenin TMK'nın 625. md. de resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçluları için icra takibi yapılamayacağı, bu süre içerisinde zamanaşımının işlemeyeceği, acele haller dışında davalara devam edilemeyeceği gibi yeni dava da açılamayacağı, TMK 630 maddesine göre miras bırakanın kefaletten doğan borçlarının defterde ayrı bir yere yazılacağı ve mirasçıların, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile, bu borçlardan terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idi ise ancak o miktarla sorumlu olacakları, kefil H. Ç.mirasçıları tarafından terekenin resmi defterinin tutulması istemi ile mahkemeye başvurulmuş olması, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı ile miras bırakan hakkında ki tüm takip ve satışların durdulmasına karar vermiş olması ve TMK md. 630 karşısında H....

            Davacının defter tutulmasına dair isteği varsa, Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere "resmi defter tutma" değil, aynı Kanunun 589. ve devamı maddelerinde yer olan "koruma önlemi" olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır....

            Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. Davacı ... kendi adına asaleten, 25.06.1997 doğumlu ... ve 20.04.1999 doğumlu ...'a velayeten mirasın hükmen reddi için bu davayı açmıştır. Annenin hukuki yararı ile çocukların hukuki yararı çatışmaktadır. Mahkemece yargılama aşamasında reşit olan ... ve ...'un davaya ve yapılan işlemlere muvafakati sağlanması gerekir. Kabule göre de, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....

              Terekenin pasifinin belirlenmesi amacıyla da murisin 03.04.2013 tarihi itibariyle borçlarının tespiti sağlanmalıdır. TMK’nin 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacıların durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de, mahkemece davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama giderinden davalının değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir....

                Davanın kabulü halinde ise, davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılması, maktu harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir. Somut olayda, mahkemece terekenin aktif ve pasifi belirlenirken ölüm tarihinin esas alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, 28.06.2010 tarihi itibariyle murisin üzerine kayıtlı gayrımenkul, araç ve banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, emniyet ve banka müdürlüklerine yazı yazılmalı, murise ait borç miktarının 05.10.2014 tarihi itibariyle tespiti sağlanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir....

                  Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. Davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu