Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Talep; Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere "resmi defter tutma" değil, aynı Yasanın 589'ncu ve devamı maddelerinde yer olan "koruma önlemi" olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/346 E., 2012/231 K. sayılı ilamı ile terekenin borca batık olduğunun tespiti ile yasal mirasçılar tarafından mirasın hükmen reddedilmiş sayılmasına karar verildiği, bu kararın 02.11.2012 tarihinde kesinleştiği, davacı temlik alan tarafından davalının terekesinin tasfiyesi amacıyla dava açılacağı bildirildiğinden bu konuda davacıya yetki belgesi verildiği, ancak tasfiye sırasında alacağın terekeye kaydedilebileceği, bu işlemin ayrı bir prosedüre tabi olduğu ve mirası reddetmiş mirasçılara karşı iş bu davanın her halükarda sürdürülemeyeceği anlaşıldığından açılacak davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      Sulh Hukuk Mahkemesince, terekesinin tasfiyesi istenilen ...'ün mirasının en yakın mirasçıları tarafından ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/142 E. - 2012/544 K. sayılı kararı ile reddedildiği, TMK 612. maddesi gereği terekenin tasfiyesinin bu mahkemece gerçekleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, kolluk araştırması ve nüfus kayıtlarına göre müteveffanın vefat etmeden önce “.../...” adresinde ikamet ettiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 589. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.", aynı Kanunun 19. maddesinde de "Bir kimsenin yerleşim yeri, yerleşmek niyeti ile oturduğu yerdir" hükümlerine yer verilmiştir....

        O halde terekenin iflas hükümlerine (İİK m. 180) göre tasfiyesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırına iadesine, 10.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          Redde esas olmak üzere terekenin resmi defterinin tutulmasına yönelik bir dava bulunmamaktadır. İstek ve hüküm Türk Medeni Kanununun 589 ve devamı maddelerinde düzenlenen terekenin tedbir niteliğinde tespiti ve defterinin tutulmasına ilişkin olup, terekenin korunması kapsamında önleme ilişkin verilen karar temyizi kabil değildir. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz dilekçesinin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi. 26.10.2009 (Pzt.)...

            nin kaldığını, teyzeleri olarak vasi atandığını, murisin birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerde ortak ve şirket yetkilisi olarak bulunduğunu, davadaki asıl amacının mirasın hangi durumda olduğu hususunda net bilgi edinmek olduğunu ileri sürerek terekenin borca batık olup olmadığının anlaşılabilmesi için terekenin tespitine ve defter tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, terekenin bilirkişi.in 21.04.2014 tarihli raporu doğrultusunda tespitine, davacının murisin ortak ve yetkilisi olduğu şirketler sebebiyle terekenin borca batık olduğunun tespiti yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda davacının talebi TMK'nın 589. maddesi uyarınca terekenin tedbir mahiyetindeki tespiti istemine ilişkindir....

              Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin re'sen karar verdiği hallerde devlet tarafından karşılanır. Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir" hükmünü içermektedir. Diğer taraftan terekenin tedbiren tespiti talebi bir süreye tabi olmadan her zaman istenebilir. Somut olayda, davacının talebi, TMK'nın 590. maddesinde düzenlenen terekenin resmi defterinin tutulmasına ilişkin olmayıp TMK'nın 589. maddesi gereğince terekenin tedbir mahiyetindeki tespitine ilişkindir....

                İlk derece mahkemesince dosya kapsamına alınan Yargıtay 5.HD'nin 2017/18273 E 2019/887 K sayılı ilamına uygun olarak ve 27/11/2020 tarihinde, 31317 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve 16/07/2020 tarihli 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı da dikkate alınarak "... bedelin ileride terekenin iflas hükümlerine göre resmi tasfiyesine başlandığı zaman tasfiye memuruna ödenmesine," karar verilmiş isede, tasfiye memurunun davadan haberdar edilmemesi ve taraf kılınmaması nedeniyle tasfiye memuruna ödenmesi yönünde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Ayrıca, örnek alınan yargıtay içtihatında, terekenin tasfiyesi yönünde verilmiş bir karar olmadığından " tespit edilen bedelin ileride terekenin iflas hükümlerine göre resmi tasfiyesine başlandığı zaman tasfiye memuruna ödenmek üzere bankada açılacak üçer aylık vadeli hesaba yatırılmasına" şeklinde karar verilmesi yönündedir....

                Maddesi gereğince terekenin resmi tasfiyesinin yapılması isteğine ilişkindir. 4721 Sayılı TMK.'nın 632. Maddesinde: "Her mirasçı, mirası ret veya resmi deftere göre kabul edeceği yerde terekenin resmi tasfiyesini isteyebilir. Bu istem, birlikte mirasçı olanlardan birinin mirası kabul etmesi halinde dikkate alınmaz. Resmi tasfiye halinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar." Hükmü düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmünün amacı; borca batık olan terekenin borçlarından mirasçıları kişisel olarak sorumluluktan kurtarmaktır. Bu amaç, yasa hükmünün ilk fıkrasından ve bu hükmün mirasın reddi ile resmi defter tutulmasına ilişkin yasa maddelerinden sonra düzenlenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Terekenin borca batık olması halinde TMK.'nın 605/2 maddesi gereğince "hükmen red" durumu söz konusu olup, bu yöndeki bir tespit isteği ise herhangi bir süreye bağlı değildir. Bu nedenlerle, TMK.'nın 632. Maddesindeki "resmi tasfiye", aynı yasanın 612....

                nun 605 ve devamı maddeleri uyarınca Zorunlu hasım olan borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden terekenin iflas hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Bu durumda, anılan mirasın reddi kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmesi halinde mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunmalıdır. Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile res'en yapılması gereken işlemlerdendir. Talep üzerine yapılabilirliği bu özelliğini ortadan kaldırmaz....

                  UYAP Entegrasyonu