dan kaldığı yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlığın ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yönünde toplandığını, kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlı olduğu, saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin, olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu beliritldikten sonra sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle ortak...
Mahkemece davacının davayı terekeden gelen miras payı oranında 3. kişiye karşı açtığı ve bu şekilde açılan davaların dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçe gösterilerek karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı taraf dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın öncesinde mirasbırakanı ...’a ait olduğunu, ölümü ile terekesinin taksim edildiğini, çekişmeli taşınmazın yarısının kendi payına isabet ettiğini öne sürerek adına tescil istemi ile dava açmış olup, özetlenen bu talep ve gelişime göre davacı tarafın mirasbırakanı ...'...
İcra Müdürlüğü 2013/2851 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, takibin dayanağının ise terekeden düşen miras payı olarak gösterildiğini, takibe dayanak gösterilen tereke payının taksimi için ortaklığın giderilmesi davasının açılması gerektiğini, tüm bu nedenlere takibin iptali ile davacıların borçlu olmadıklarının tespiti ile hacizlerin kaldırılmasını, davalı aleyhine %100 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir....
taşınmazların, ... tespit tutanakları ve dayanakları olan belgelerin, davalı iseler dava dosyalarının da getirtilmesi, daha sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ile tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında az yukarıda açıklanan hukuksal olgulara göre yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazların hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınması, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiğinin duraksamasız belirlenmesi, keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında ayrı ayrı...
Kural olarak, mirasçılar arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir....
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle ortak miras bırakanın terekesine dahil dava dışı başka taşınmaz mallar bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varsa sözü edilen taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen, yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ile tespit tutanağı bilirkişileri ve senet tanıklarının tümü hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında az yukarıda açıklanan hukuksal olgulara göre yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazların hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiği duraksamasız...
Medeni Kanunumuz bu düzenleme ile eşlerin birlikte yaşadıkları konut ve kullandıkları bu eşyalar ile ilgili olarak sağ kalan eşe mal rejimi hükümleri dışında mirastan ayrı bir takım haklar tanımıştır. Mal rejimi ne olursa olsun, sağ kalan eşe tereke malları arasında bulunan aile konutu ve ev eşyaları üzerinde yasal miras payına mahsuben mülkiyet hakkı, eğer haklı nedenler varsa mülkiyet yerine oturma veya intifa hakkını isteme olanağı getirmiştir. Ancak bu özgüleme ve alım hakkı bedelsiz değildir. Eğer eşin mirastan payına düşen miktar aile konutunun değerini karşılamıyorsa, eş miras payı dışında kalan aile konutunun değerini ödeyerek onun mülkiyet hakkını talep edebilecek, eğer bakiye değeri ödeyecek gücü yoksa aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkı talep edebilecektir....
Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda, vurgulanan hukuksal olgularda dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan, araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı tarafından dava konusu 191 ada 26 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte toplam 12 adet taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesinin 2008/27 esas sayılı dosyasında bulunan dava kaydolunan dilekçe ile aynı iddia ve sebeplerle dava açıldığı halde mahkemece parsel sayısının çokluğu gerekçe gösterilerek her parsele ait davanın tefrikine karar verilerek farklı esaslara kaydedilmiştir....
bölümleri sağlıklı biçimde belirlendikten sonra mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde paylaşılıp, paylaşılmadığı saptanmalı, bu konuda araştırma ve soruşturma yapılırken, kural olarak mirasçılar arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında paylaşmaları, her bir mirasçının kendi miras payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçtiğinin belirlenmesi gerekeceği düşünülmeli, paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümde ve aynı verimlilikte taşınmaz mal isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığı düşünülmeli, paylaşma yapılmış ise ortak miras bırakanın tüm terekesi tespit edilmeli, diğer mirasçıların miras paylarına karşılık terekeden kendilerine ne verildiği belirlenmeli, bu konuda da yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, terekeye dahil dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırılmalı...
Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibarettir....