Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tekrar Yargıtaya gönderilmiş olmakla; Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmakla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır....

    Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/23 Tereke dosyası ile terekenin resmi defterinin tutulmasını talep ettiğini bildirdiğinden, davalı kiracı ...'ın terekesine tasfiye memuru atandı ise kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesi ayrıca ilgili tereke dosyasının onaylı örneğinin dosyaya eklenmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz ... miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, davacı ...'in yargılama sırasında ölmesi nedeniyle terekesine temsilci atanmış, Daire kararı tereke temsilcisine 25.09.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisi tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmamıştır. Bu nedenlerle davayı talep yetkisi bulunmayan mirasçı ...'...

        in temsilci olarak atandığı ve kendisine tebligat yapılan tereke temsilcisinin duruşmalara katılarak davaya muvafakat ettiğini bildirdiği gözlenmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasıyla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır.Diğer bir ifadeyle , mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. Somut olayda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar,tereke temsilcisi ...'e tebliğ edilmesine karşın,tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar, mirasçı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Oysa mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır. Bu durumda tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre, davada sıfatı kalmayan mirasçı vekili tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine de olanak bulunmadığından,temyiz dilekçesinin REDDİNE, 26.5.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekilleri tarafından, 18.12.2014 gününde verilen dilekçe ile TMK'nın 590. maddesi gereğince tereke defterinin tutulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; talebin kabulüne dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle "Davacı ... vekilinin 11.05.2015’te, davacı ... vekilinin ise 12.05.2015’te yatırdıkları 2.000,00 TL gider avanslarının terekenin tasfiyesi esnasında terekeden alınabileceğinin anlaşılmış olmasına göre" yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine...

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Terekenin Resmi Defterinin Tutulması,Tasfiyesi ve Teslimi Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle müteveffa ...'ın terekesinin Türk Medeni Kanununun 620-623. maddeleri gereğince tutulan resmi defteri sonucunda mirasçılarının beyana çağrılmış olup, mirasçıların tanınan süre içinde mirası reddettiklerini beyan etmiş olmalarına (TMK.md.627) mahkemece de terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilip, tasfiyeyi gerçekleştirmek üzere tasfiye memuru atanmış bulunmasına, bu durumda mirasçıların tereke borçlarından sorumlu tutulamayacaklarına (TMK.md.632/3) göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildI. 16.12.2009 (çrş.)...

              (TMK m. 589/2) Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "Onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....

              Murisin ölümü ile tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 md). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez....

              "İçtihat Metni"KARAR Dava, tereke mümessilinin, terekeye ait kira paralarının terekeye iadesi gerektiğinden kaynaklanmakta olup, kararın temyizen incelenmesi görevi 2. Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Açıklanan nedenle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 2. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Bilindiği gibi terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak tereke 4721 sayılı TMK'nın 701 ve devamı maddeleri gereği elbirliği mülkiyete tabi olduğundan yasal istisnalar dışında (örneğin TMK 702/son) tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı yasanın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bundan ayrı, bir kısım mirasçıların terekeye iade istemiyle açtıkları davada, terekeye temsilci tayini için süre verilmesi halinde de böyle bir davanın açılması mümkün bulunmaktadır. Ancak dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmışsa tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK. 11/11/2009 tarih, 2009/458 Esas 2009/498 Karar) Miras ortaklığı temsilcisi özel kayyım niteliğindedir. (TMK'nın 640. md.). Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul kayyım (mümessil) için de uygulanır....

                UYAP Entegrasyonu