Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....

Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/29 Tereke, 2017/59 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan Hasan Er’in terekesine Av. ...'ın tereke temsilcisi olarak atandığı, eldeki davaya tereke temsilcisinin 13/03/2018 ve 08/05/2018 tarihli celselere tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dava terekeye iade talepli açılmış olup terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisinin ortadan kalkacağı açıktır. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi Av. ...’a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tereke Tespiti ve Defterinin Tutulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, oybirliğiyle karar verildi.25.05.2010(Salı)...

      Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/27 Tereke Esas, 2016/7 Karar sayılı ve 26/01/2016 tarihli dosyada ise mirasçılardan ... ile ...’in mirası reddetmesi, yine mirasçılardan ...’nin mirası reddetmediği gibi terekenin tespiti ve resmi defterinin tutulması yönünde talebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3.3.1 Talep edenler vekili, tereke defter tutma işlemleri tamamlanmadan, İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/27 Tereke Esas, 2016/7 Karar sayılı ve 26/01/2016 tarihli dosya derdest iken 06.01.2015 tarihinde mirasın reddi talebinde bulunmuştur....

        -KARAR- Dava, tereke adına açılmış olup terekeye yargılama aşamasında temsilci atanmıştır. Her ne kadar, mirasçı olan ... dava açmışsa da, istek tereke adına olduğuna ve terekeye de temsilci atandığına göre; artık dava açan kişinin davada sıfatının, bir başka ifadeyle dava takip yetkisinin kalmayacağı sabittir. Somut olayda, yerel mahkemece ittihaz edilen davanın reddine ilişkin kararın tereke temsilcisinin tebliğ edilmesine karşın, temsilci kararı temyiz etmemiş, ancak mirasçılardan davayı açan Ali Bekar'ın vekili temyiz etmiştir. Eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden, tereke temsilcisinin kararı temyiz eden avukata tereke adına verdiği bir vekaletnamenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre sıfatı olmayan kişinin vekili tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine olanak yoktur....

          Koruma amaçlı defter tutmada, kaydedilen tereke unsurlarının değerlerinin yazılması zorunlu değildir, zira amaç terekenin değerini belirlemek değil terekeyi saptamaktır. Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

          Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır....

            İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 28/06/2022 tarihli ara karar ile; "Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

            HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/725 KARAR NO : 2022/491 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MİLAS SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2021 NUMARASI : 2021/17 TEREKE ESAS - 2021/40 KARAR DAVA KONUSU : Tereke KARAR : Belirtilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yoluna başvuru sonucu dosya dairemize gönderilmekle yapılan öninceleme ve değerlendirmede; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : GEREKÇE: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle"...tereke tespiti-terekenin defterinin tutulması ve müvekkili adına tapu intikali yapılmasına karar verilmesini"talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın aktif husumet eksikliği sebebiyle reddine karar verilmiş,karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Açılan dava TMK 'nun Miras Hukuku hükümlerinden kaynaklanan taleplerden ibarettir.Karar Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiştir....

            Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK'nın 619. maddesi gereği terekenin resmi defterinin tutulması talebi değil terekenin korunması kapsamında tespiti (TMK m. 589) ve defterinin tutulması (TMK m. 590) isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 589. maddesi, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakiminin istemi üzerine veya kendiliğinden tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alacağını, gerekli giderleri terekeden alınmak üzere başvuran kişiden, hakimin kendiliğinden karar verdiği hallerde ise devlet tarafından karşılanacağını, murisin yerleşim yerinden başka bir yerde ölmesi halinde de o yerin sulh hakiminin, murisin ölümünü murisin yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirip, miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu hükme bağlamıştır....

              UYAP Entegrasyonu