Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır....
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 6183 sayılı kanunun 21.maddesi uyarınca eşyanın aynından doğan alacakların rehinli alacaklardan önce ödenmesi gerektiği, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde kamu alacaklarının imtiyazlı alacak olarak İİK 206.maddesi uyarınca 3. sırasında yer alacağı, davacıların dava konusu vergi alacaklarının taşınmazların aynından kaynaklı alacaklar olmadığı, bu alacakların pay cetvelinde kamu alacağı olarak 3. sırada yer aldığı, rüçhanlı alacak olan davalı alacağından önce ödenmesi gereken alacak olmadığı, pay cetvelinin usul ve yasaya uygun gerekçesiye, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir....
nin 2003 yılındaki defter ve belgelerinin, vergi incelemesi için istenmesine rağmen, kanuni süre içinde ibraz edilmediği iddia olunan davada; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; 1) Suçun oluşması için, tutulması gereken yasal defter ve belgelerin varlığının, noter tasdik kayıtları veya başka şekilde sabit olması gerektiğinden, ibrazı istenen defter ve belgelerin varlığını kanıtlayan belgelerin bulunup bulunmadığının katılan idareden sorularak, varsa bunlara ilişkin tutanak ve belgelerin getirtilip, denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2) Kabule göre de; a) Defter ve belgelerin ibrazına ilişkin istem yazısının 26.11.2008 tarihinde tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük sürenin bitimi olan 12.12.2008 tarihinin, yüklenen suçun işlendiği tarih olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda suç tarihinin 26.11.2008...
edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır....
Yönetim yetkisi ticari defter ve belgelerin usulüne uygun ve doğru tutulması, saklanmasını, yapılacak iş ve işlemlerde basiretli davranılmasını, birlikte hareket edilmesini gerektirmektedir. Nitekim tarafların ortağı olduğu şirkette de işlemlerin müştereken temsille gerçekleşeceği sabittir. Ortak olunan şirkete ait ticari defterlerin tutulması ve saklanmasından da her iki ortakta sorumludur. Bu durumda davacının da sorumluluğu vardır. Her ne kadar şirket taraflarca müşterek temsil yetkisi ile yönetilse de yine de davacının iddialarının değerlendirilebilmesi bakımından şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiş ancak bir takım yıllara ait ticari defter ve belgelerin bulunmadığı görülmüştür. Ticari defter ve belgeler konusunda her iki tarafta bir diğerine isnatta bulunmuştur. Davacı asil duruşmada yalnızca 1 (bir) yıla ait ticari defter ve belgeleri davalıdan teslim aldığını, 15 dakika sonra da davalıya geri teslim ettiğini ileri sürmüştür....
TEREKE/TASFİYE MEMURU : ... DAVALI : ... - ... DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli) DAVA TARİHİ : 05/09/2016 KARAR TARİHİ : 10/09/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2021 Davacı tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan iş bu dava taraflarca takip edilmediğinden işlemden kaldırılmış olmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : 1-Dava H.M.K.’nun 150/1.maddesi gereği 3 aylık süre içerisinde yenilenmediğinden H.M.K.’nun 150/1.maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, 2- Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı taraftan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 345. Maddesi gereği tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda karar verildi. 10/09/2021 Başkan ......
"İçtihat Metni"Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tereke Taraflar arasındaki uyuşmazlık tereke teslimi isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 Sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin Y.. K.. .... ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcudur. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ... terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atanması sonucunda davacı ... mirasçılarının davayı takip etme hakları ortadan kalkacağından İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etme haklarının bulunmadığı, tereke temsilcisinin istinaf dilekçesinde istinaf sebebi ileri sürülmediği gerekçesi ile bir kısım ... mirasçısının ve tereke temsilcisinin istinaf dilekçesinin reddine; İlk Derece Mahkemesi kararında davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin yerinde ve isabetli olduğu, davacı ve davalı sıfatının birleştirilmediği gerekçesi ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353-1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, kararın tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, tereke temsilcisinin süresinde kararı temyiz etmediği gerekçesi ile ek karar ile tereke temsilcinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. V....
Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenleme yapılmakla tacirlere ticari defter ve kayıtlarını saklama ve ibraz hususunda zorunluluk getirilmiştir. Somut olaya gelince; müvekkili şirketin ortaklar pay defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri ile karar defterinin hırsızlık nedeniyle zayi olduğundan bahisle zayi belgesi verilmesi istemine ilişkin işbu dava açılmıştır. Tacir saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin saklanması ve korunmasına yönelik gerekli özeni göstermekle yükümlü olup, bu özene rağmen defter ve belgelerin ziyaa uğraması halinde zayi belgesi verilmesini talep edebilecektir....