Mahkemece yapılan yargılama sonucu; müteveffa T3'in en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasın red edilmiş olduğu, davacı SGK vekilinin müteveffanın 74.036,79 TL asıl borç ve 18.935,68 TL işlemiş faiz borcu bulunduğundan terekenin tasfiyesini talep ettiği, mahkemece Müteveffa T3'in terekesinin İİK.nun 218. maddesi gereğince basit iflas usulü ile tasfiyesine başlandığı, tereke tasfiye memuru atandığı, müteveffanın terekesinin tespiti hususunda araştırmalar yapıldığı, tasfiye ilanının yapıldığı, müteveffanın mahkememiz tereke hesabına alınan 1.014,10 USD ve 1,04 TL terekesi bulunduğu, başkaca mal varlığı bulunmadığı, davacı SGK dışında alacaklısının tespit edilemediği anlaşılmakla, tereke tasfiye memurunun 11/12/2019 tarihli raporu dikkate alınarak, Tereke mevcudu olarak tespit edilen ve mahkemenin tereke hesabında bulunan 1.014,10 USD ve 1,04 TL'den, mahkemenin 14/01/2020 tarihli ara kararı gereğince takdir edilen 500,00 TL ücretin tereke tasfiye memuruna ödenmesine, Tereke...
Mahkemece, yapılan incelemede yasal mirasçıların mirası reddettikleri, TMK 632 maddesine göre mirasçılardan hiçbirinin resmi tasfiye talep etmedikleri, murisin ölüm tarihi olan 02/12/2014 tarihinden itibaren TMK 633 maddesindeki üç aylık süre içinde alacaklıların resmi tasfiye talebinde bulunmadıkları, tasfiye memuru tarafından yaptırılan ilan sonucunda da alacaklı ve borçluların başvuruda bulunmadıkları bu aşamada resmi tasfiye koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından tasfiye hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 11.12.2015 havale tarihli dilekçe ile alacak kaydı talep eden Sosyal Güvenlik Kurumu vekili dilekçesinde; muris ...'ın mirasçıları tarafından mirasın reddedildiğini, murisin terekesinde tasfiye masraflarını karşılayabilecek malvarlığı olmadığından adi tasfiye yapılması gerektiğini ve müvekkil kurumunda muristen alacaklı olduğunu belirterek borç kaydının yapılmasını istemiştir....
Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, mirasbırakanın ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Buradaki tasfiye süreye tabi değildir. TMK'nın 633. madde hükmünün uygulanma yeri yoktur.Ayrıca, sulh hukuk mahkemesince, en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi halinde, herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden tasfiye yoluna gidilmesi gerekir (Yargıtay 2. H.D'nin 12/06/2003 tarih ve 7484- 8676 sayılı kararı, HGK'nın 29/03/2006 tarih ve 2006/2- 65- 108 sayılı kararı). 4721 sayılı TMK'nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip, başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi resen iflas hükümlerine göre tasfiye etmesi gerekir. "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ile "terekenin resmen tasfiyesi" terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte farklı kurumlardır....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/25 ESAS DAVA KONUSU : Tereke (Tespit İstemli) KARAR : Mirasçılar T3 vekili, T5 vekili ile davacı T1 vekilinin Kocaeli 2....
Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir....
Davalılara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ise de davalılar adına cevap verilmemiş ve duruşmaya katılan olmamıştır. Dava -------- tasfiyeye bağlı olarak terkin edilmiş olan ''Tasfiye Halinde ---- şirkete tereke dosyası üzerinden ödeme yapılabilmesi için------ yönünden ihya edilmesinin gerekip gerekmediği hususunun aydınlatılmasına yöneliktir. TTK'nin "Ek tasfiye" başlıklı 547. maddesi: "(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ----mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir."...
TMK'nun 612. maddesi "en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır....
TMK'nın 612. maddesi "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "En yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır....
Tereke idare memuru ve davacı vekilinin talebi üzerine mahkeme 20/01/2023 tarihli ara kararı ile "Tereke idare memurunun göreve başlangıç tarihi olarak, detaylı göreve başlama ön raporunu sunduğu tarih olan 12/12/2022 tarihinin esas alınmasına, tereke idare memurunun bu aşamaya kadar harcadığı emek ve mesaisi, terekenin mahiyeti ve genişliği, bu aşamadan sonra tereke malvarlığının korunması ve hukuka aykırı olarak terekeden kaçırılan malvarlığı unsurunun tespit olunması halinde gerekli araştırmaların yapılması, sonucunda davalar yoluyla bu unsurların terekeye kazandırılması için davalar açılacak olması nedenleriyle, tereke idare memuruna avans niteliğinde aylık 10.000,00 TL ücret takdirine, göreve başlangıç tarihi olarak esas alınan 12/12/2022 tarihinden 12/01/2023 tarihine kadar harcadığı emek ve mesai bakımından anılan bedelin derhal ödenmesi, yine bedelin tereke hesabından tereke idare memurunun şahsi hesabına her ayın 12'inde yatırılması için ilgili bankaya müzekkere yazılmasına, bu...
O halde; TMK 612.maddesine göre terekenin tasfiyesinin sağlanması için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tasfiye memuru atanması ve tasfiyenin yapılması için bekletici mesele yapılması, ayrıca mahkemece tasfiye memuruna gerekli tebligatlar yapılması ve eldeki davada taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir..." şeklinde kararı ile kaldırılmıştır. Bunun üzerine davacıya tasfiye memuru atanması için dava açmak üzere süre verilmiş ve davacı tarafça Diyarbakır 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1 tereke esas ile dava açılmış ve dava halen derdesttir. Tüm bu açıklamalar ışığında, mahkemece dairenin kaldırma kararı yerine getirilmeksizin açılan tereke davası sonucu beklenilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur....