"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Asıl ve birleşen davada davacı ... AŞ vekilleri Avukat ..., Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/01/2003 gününde verilen dilekçe ile banka zararı nedeni ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/10/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve dahili davalılar vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; kurum zararı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; gerekçeli kararın tereke temsilcisine 25/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ancak tasfiye memuru ..., 03/01/2018 tarihli dilekçesi ile temyiz süresi içerisinde tereke temsilciliğinden istifa ettiğini bildirmiştir....
Murisin ölümü ile tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 md). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez....
Mirasbırakan 28.03.2010 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat etmiş, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/632 Esas, 2010/1243 Karar sayılı ilamı ile reddolunmuştur. Mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK. md. 612/1,636). Buradaki tasfiye süreye tabi değildir. Türk Medeni Kanununun 633. madde hükmünün uygulanma yeri yoktur. Ayrıca sulh hukuk mahkemesince, en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi halinde, herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden resmi tasfiye yoluna gidilmesi gerekir. O halde iflas hükümlerine göre tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekirken yazılı şekilde hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin mer'i teminat mektubu bedellerinden kaynaklanan alacağının kaydı için yaptığı başvurunun tereke tasfiye masasınca reddedildiğini ileri sürerek, gümrük mektubu alacağının masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının mer'i teminat mektubu bedellerinin depo edilmesini istemekte haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, alacağın tereke masasına kayıt ve kabul istemine ilişkindir. TMK'nın 636. maddesine göre "Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır."...
'in miras payının resmen tasfiyesine karar verilmesi gerekirken, mirasın resmen tasfiyesine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
in tereke temsilcisi olarak atandığı, tereke temsilcisinin 20.04.2006 tarihli celseye katıldığı, imzalı beyanında davaya bir diyeceğinin olmadığını belirttiği, aradaki celselerde bulunmadığı, davacı vekilinin davayı takip ettiği, 05.04.2010 tarihli celsede hakimin tereke temsilcisinin davaya muvafakat verip vermediğini sorulması için meşruhatlı davetiye ile celbine karar verdiği, 22.11.2010 tarihli celsede tereke temsilcisinin imzalı beyanında açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını ve davaya muvafakat ettiğini belirttiği, diğer celselere katılmadığı, yargılama sonunda pay oranında iptal ve tescile karar verildiği, tarafların temyizi üzerine Dairece tereke adına tescil isteğine ilişkin davada terekeye mümessil tayininden sonra tereke ortağının veya ortaklarının davayı takip yetkilerinin ortadan kalkacağı, somut olayda terekeye temsilci tayinine rağmen davanın davacı vekili tarafından yürütüldüğü ve 1086 sayılı HUMK'nun 409. (6100 sayılı HMK'nun 150.) madde hükmüne göre değerlendirme...
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarfından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava hukuki nitelikçe, kurum sigortalısı ...'nin 01.11.1999 tarihinde kardeşi ... tarafından öldürülmesi neticesinde ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirlerin ve yapılan cenaze yardımının, davalı mirasçılarından, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca rücuan tahsili istemine ilişkindir. ... Medeni Kanun’un 605. maddesi, “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Şayet, mirasın açıldığı sırada, terekenin pasifi, aktifinden fazla ise tereke borca batık sayılır....
Hukuk Dairesince, davacı ... ile tereke temsilcisinin istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile; ibraname başlıklı belgede imzası bulunan davacılar (......) yönünden verilen red kararının doğru olduğu, ancak imzası bulunmayan davacı... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli ve bir kısım davacılar ile tereke temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 30.11.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Binalı Sarıtaş ve vekili Avukat ... ile tereke temsilcisi ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve tereke temsilcisinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı....
Tapu Sicil müdürlüğünden getirtilen resmi akit tablolarından dava ve temyize konu bu 10 adet taşınmazın 24.12.1999 tarihinde borçlu ... ... tarafından dava- lılardan ...’a satılmış olduğu anlaşılmakla mahkemenin bunun aksine bir gerekçeyle davanın reddine karar vermiş olması doğru olmadığı gibi, davalılardan ... ... mirasçılarının mirası reddetmeleri nedeniyle davacı tarafın isteği üzerine miras şirketine mümessil tayin edilmiştir. Miras Şirketine tayin edilen mümessil M.K.nun 612. maddesine göre terekeyi resmen tasfiye etmekle yükümlüdür....
Davalı vekili, kooperatifin 23.01.2015 tarihinde yaptığı genel kurulda tasfiye kararı aldığını, kooperatifin resmen tasfiye halinde olduğunu, kooperatif genel kurul kararı gereği resmen tasfiye haline girdiği için kooperatifin tasfiyesi amacıyla açılan davanın konusunun kalmadığını, satışı için uygun bir fiyatla anlaşmaya varıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava devam ederken davalı kooperatifin genel kurulu topladığı, tasfiye kararı aldığı gerekçesiyle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının kooperatif aleyhine fesih ve tasfiye davası açmasının şartları gerçekleşmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir....