Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/32 Esas tereke, 2007/16 Karar sayılı kararıyla adı geçen şahsın terekesinin tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak aynı mahkeme yazı işleri müdürünün tayinine karar verilmiş olup, bu karar halen hukuki varlığını muhafaza etmektedir. Eldeki davanın görülebilmesi için tasfiye işleminin sonuçlanmasına gerek olmadığı gibi davacılar mirasın reddinin iptâli davasını açmak zorunda da değillerdir. Tasfiyede mirası reddedilen pay sahibinin hukuki durumu ve dava konusu taşınmazdaki payının tereke aktifine dahil edilip edilmeyeceği bu dava sonucuna göre belirlenecektir. Bu durumda mahkemece atanan resmi tasfiye memurunun bu davayla birleştirilmek üzere açılacak dava ile davaya katılması sağlanarak işin esasının incelenip, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu dava koşulları oluşmadığından bahisle ret kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından ret olunan miras, Sulh Hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmiştir. Davacı, mirabırakandan alacağı bulunduğunu, tasfiye sonucu alacağının ödenmediğini ileri sürerek alacak isteminde bulunmuş ve davayı ... yöneltmiştir. Tasfiyeyi gerçekleştiren ... 2. Sulh Hukuk mahkemesinin 2000/9 tereke sayılı dosyasında, 17.02.2006 tarihli ara kararı ile tasfiye sonucu artan paranın emaneten Hazine hesabına aktarıldığını, bu paranın mirası ret etmiş olsalar dahi mirasçılara ödenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Davacı alacaklının tasfiye sırasında iflas idaresine karşı açtığı bir dava bulunmamaktadır....
nın terekesinin tasfiyesine karar verilmiş ve ... tarihli ek karar ile tasfiye memuru olarak görevlendirme yapılmıştır. Dosyamızda davalı durumundaki terekesi tasfiye olunan ...'yı davada temsilen husumetin Antalya ... Sulh Hukuk (Tereke) Mahkemesi Tasfiye Memurluğuna yöneltildiği ve Antalya ... Sulh Hukuk (Tereke) Mahkemesi Tasfiye Memurluğu"na dava dilekçesi, tensip tutanağı, istinaf kararı, duruşma tutanakları tebliğ edilmiştir....
Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir. Mirasçıların tamamının oluru alınmak suretiyle tereke malvarlığı unsurlarının bir kısmının veya tamamının bir mirasçıya teslimi de mümkündür. Mirasçıların tamamının oluru alınmadan terekenin paylaştırılması sonucunu doğuracak şekilde karar verilemez....
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.” Somut olayda, borçlu ... hakkında 07.08.2014 tarihinde bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı ve ödeme emri tebliği ve takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun 03.12.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlu takipten sonra öldüğünden İİK.nun 53. maddesi gereğince alacaklının tereke aleyhine veya mirasçıların aleyhine takibin devamını istemesi gerekir. Eğer mirasçılar hakkında takibin devamını isterse reddi miras için Medeni Kanun gereğince tayin edilen 3 aylık süre içerisinde takibin geri bırakılması gerekir....
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.”(TMK m 617) Söz konusu hükmün lafzından malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirastan feragat etmesi halinde de feragatin iptalini isteyebilme yönünde bir sonuç elde edilememektedir. Feragat, mirasbırakanın ölümünden önce gerçekleşen bir hukuki işlemdir. Mirasın reddi ise, mirasbırakanın ölümünden sonra gerçekleşir. Mirastan feragatte beklemece bir haktan vazgeçme söz konusu iken, mirasın reddinde somut, güncel bir haktan vazgeçme söz konusudur. Mirasın reddinin iptaline ilişkin hükmün kıyas yolu ile mirastan feragate de uygulanması mümkün değildir....
(TMK m.590) Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi istem üzerine veya re'sen tereke malların korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanun da belirtilen hallerde tereke de bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Mirasbırakan yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir. (TMK m.589) Tüm bu önlemler terekenin korunması ve tespiti kapsamındadır. Terekenin korunmasına ilişkin önlemler hukuki niteliği bakımından mirasın kazanılması yahut mirasçılık sıfatı bakımından maddi bir etkiye sahip olmadığından bu süre aşılsa bile paylaşmaya kadar her zaman istenebilir....
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605). Mirasbırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Dosya kapsamından muris ...'un ölüm tarihinin 30.07.2007 olduğu, ..Dairesi mükellefi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ...'un, .. Dairesi Müdürlüğüne yaptığı başvuru üzerine muris ..'un anlaşılmasına karşılık ...'...
Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 09/02/2012 NUMARASI : 2008/34-2012/2İ Tereke tespiti isteyen vekili tarafından, 10.07.2008 gününde verilen dilekçe ile miras bırakanın terekesinin tespiti ve terekeye temsilci atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; terekeye temsilci atanmasına dair talepten vazgeçildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ve murisin tereke mevcudunun tespit edildiği mahkemece yapılacak başka bir işlem olmadığından terekeden el çekilmesine dair verilen 09.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi tespit isteyen vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı vekili, murisinin 20.10.1982 tarihli ve 25139 yevmiye numaralı vasiyetname ile davacı derneğe bağışta bulunduğunu, vasiyetnamenin açılması davasının derdest olduğunu, bu dava sonuçlanıncaya kadar geçecek süre içerisinde terekede yer alan...