Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yabancı bir mahkeme kararının bu kararın verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması ilgili kararın tanınmasına veya tenfiz edilmesine bağlıdır. Kural olarak tanıma ve tenfiz, açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilir. Tanıma veya tenfiz davası sonucu verilen karar ile birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır. Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre belirlenir. Yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren yani o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir. 4....

    Görüldüğü üzere sözleşme, iki grup tenfiz engeli düzenlemiştir. Birinci gruptakiler davalı tarafından savunma olarak ileri sürülüp ispat edilmesi gereken tenfiz engelleri, ikinci gruptakiler ise mahkemece resen gözetilecek tenfiz engelleridir. Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani, uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....

      da verilen kısıtlama ve vasi kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizi istemine ilişkin olduğunu belirtmiştir. 5718 sayılı MÖHUK'nın 51 maddesinde tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Düzenlemede tenfiz kararının hangi konudaki yabancı mahkeme kararına ilişkin olduğu hususunda bir ayrım yapılmamıştır. Bu durumda anılan yasal düzenleme karşısında uyuşmazlığın ..... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14.03.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır....

        Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde; Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, mahkemenin görevi hususunun kesinleşmiş bulunması, 5718 sayılı Kanunun 51/2 maddesine göre tenfiz isteminde kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesi, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinin yetkili olduğunun belirlenmesi, aleyhine tenfiz istenen davalı şirketin adresinin Gaziantep olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Mahkemece toplanan delillere göre; yabancı hakem kararının tenfiz şartlarını taşıdığı, MÖHUK 43.maddesi ve New York Sözleşmesi ile konvansiyonda öngörülen tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 07.04.2011 havale tarihli dilekçesi ile; yargılama sonucunda 'davanın kabulüne,hakem mahkemesinin davalının davacıya toplam 184.052,25 Alman Markı ödemesine ilişkin kararının tenfizine' karar verildiğini, ancak gerekçeli kararın hüküm kısmında 184.052,25 Alman Markı'nin '184.52,25 Alman Markı' olarak yazıldığını, kararın infazı sırasında müvekkili aleyhine bir durum meydana geleceğini belirterek kararın hüküm kısmının '184.052,25 Alman Markı' şeklinde tavzihine karar verilmesini talep etmiştir....

            54'ncü maddesinin (ç) bendinde, "o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş olması, bu kişinin bu hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesinde itiraz etmiş olması" koşuluyla tenfize ve tanımaya engeldir....

              MÖHUK 50/2 maddesindeki düzenlemeye göre; yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir. Ancak ne var ki, mahkemece, yabancı mahkeme kararındaki kişisel haklar dışındaki ceza hükmünü de kapsar biçimde tanıma ve tenfiz kararı verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Yabancı mahkemeler tarafından verilmiş ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi için Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi ise yabancı mahkeme ilamının tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır (MÖHUK 58.m). Davacının tanıma ve tenfiz kararı verilmesinin istediği belgenin incelenmesinden yabancı mahkeme ilamı niteliğinde olmadığı, yabancı ülkeden alınmış belge niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme kararı niteliğinde olmayan yabancı ülkeden alınmış bir belgenin tanınmasına karar verilemez. Bu durumda, görülebilirlik koşulu bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde tanıma ve tenfize karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı geretirmiştir....

                  Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse ..., ... veya ... mahkemelerinden birinden istenebilir". Bu madde gereğince tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, re'sen gözetilerek mahkemece Görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiği halde yazılı şekilde davanın esasına dair hüküm kurulması doğru olmadığından Cumhuriyet Başsavcılığının ... Bakanlığının gösterdiği lüzum üzerine kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu