İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; söz konusu taşkın yapının dava konusu taşınmazlar tapuya tescil edildikten sonra 1980'li yıllarda inşa edildiği, bir başka deyişle taşkın yapının çaplı taşınmazlar üzerinde bulunduğu, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği için iyi niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davacının maliki olduğu 16 numaralı parselin fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 05.11.2021 tarihli raporda bulunan aplikasyon krokisinde gösterilen 3.12 m²'lik alanına bina inşa edilerek yapılan el atmanın bina yıkılarak önlenmesine, temliken tescil talebinin ise reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.07.2010 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 451 parsel sayılı taşınmazın 1.500 m² lik kısmına babasının izni ile 37 yıl önce bina yaptığını, bina değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek temliken tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu taşınmazı, üzerine bina yapıldıktan sonra satın aldığını, davacının iyiniyetli olmadığını, arazinin değerinin binanın değerinden fazla olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin haricen satın aldığı işbu hisseye ilişkin olarak, tüm masrafları kendisi tarafından karşılanmak suretiyle kendi ve çocuklarının ihtiyaçları nedeniyle bir zemin, 2 normal kattan ibaret toplam 3 katlı, betonarme tarzda inşaat yaptığını ve uzun yıllardan beri de kullandığını, bu hususun tanık anlatımları ile de sabit hale geldiğini, yerel mahkemece sundukları tüm bu hususlara ilişkin delilleri ve iddiaları irdelenmeksizin, davalının iyiniyet - kötüniyet araştırması yapılmaksızın temliken tescil ve bina değerinin ödenmesi yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, tarafsız olarak araştırma yapılmaksızın hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının reddedilen kısmının kaldırılarak, temliken tescil ve bina değerinin ödenmesi yönündeki taleplerinin kabulüne, esas hakkında karar verilmesinin mümkün olmaması halinde yerel mahkeme...
Şöyle ki, dava konusu bina Hazineye ait 1293 parsel sayılı taşınmaz üzerine davacı bayii ... ... tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra 1293 parsel ifraz edilmiş, ifraz ile oluşan 1435 parsel 15.11.1985 tarihinde ... ...’ya ..., 1435 sayılı parselde 30.07.2004 tarihinde ifraz edilmiş, tapuya arsa vasfında tescilinden sonra ifrazı ile oluşan kayda yine aynı tarihte “üzerindeki binanın 3.83 m2’lik kısmın 3311 parsele tecavüzlüdür şeklinde belirtme düşülmüş ve taşınmazı aynı tarihte beyanlar sütunundaki belirtme ile birlikte davacı tapudan almıştır. Bina daha yapım aşamasında ... olarak yapılmış, Hazineye ait taşınmaz üzerine bina inşa eden kişinin Hazineye karşı temliken tescil isteğinde bulunması mümkün olmadığı gibi sonradan bu taşınmazı satın ... kişi yasal prosedüre uygun olarak malik olsa bile bina nedeniyle temliken tescil isteğinde bulunamaz....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmeleri bir taşınmaz satış aktini içermez. İlerde yapılacak satım sözleşmesinin ön aktidir. Eldeki davada davacı, satış vaadi sözleşmesine dayanmamış kendisine satış vaadi sözleşmesiyle teslim edilen arazi kısmına malzemesiyle ve iyi niyetle bina yaptığını ileri sürerek Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayanıp temliken tescil isteminde bulunmuştur. Bina 2253 sayılı parsel üzerinde kaldığından, binanın kapsadığı alanın ayrıca ifrazının mümkün olup olmadığını araştırmak gerekmez....
Yerel mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 13.03.2006 tarihli karar ile davalıların def'i yoluyla ileri sürdükleri tescil istemleri kabul edilerek müdahalaye konu olan kısımlara davalılar adına ayrı ayrı tescil edilmiştir. Hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 23.05.2006 tarihli kararı ile, yerel mahkemenin ilk kararını temyiz etmeyerek haklarında verilen men'i müdahale kal kararı kesinleşen davalılar ... ile ... hakkında tescil hükmü kurulmasının yerinde olmadığı ve açılan men'i müdahale kal istemli davada def'i yoluyla ileri sürülen temliken tescil isteğinin koşullarının oluşması halinde ancak kal isteminin reddedilebileceği , bir başka deyişle tescil isteğini içeren ve usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadıkça tescil kararı verilemeyeceği gerekçeleri ile hüküm bozulmuştur....
ın rızası ile bina ve eklentilerini inşa ettiğini ileri sürmüşsede davacının binaları yapmakta haklı bir sebebinin bulunmadığı ve taşınmazın davalı ...'a ait olduğunu bildiği bu nedenle iyiniyetli sayılamayacağı anlaşıldığından davacının tapu iptali ve tescil istemi kabul edilemez. Asıl dosyada davacı ...'ın talebi yönünden ise elatma sabit olduğundan ve davacının intifa hakkı sahibi olarak elatmanın önlenmesini istemekte hukuki yararı bulunduğundan davanın kabulü gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak asıl dosyada elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın kabulüne, birleştirilen dosyada temliken tescil isteği yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.05.2005 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 16.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanunu 724.maddesine dayanılarak açılmış temliken tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesinin görev noktasından reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. 24.11.2005 tarihli bilirkişi raporunda; üzerine bina yapılan dava konusu taşınmazın değeri 2.662.YTL. olarak saptanmıştır. Bu tür davalarda görevi tescili talep edilen arsanın değeri belirler. Bina yapı sahibine ait olduğundan değerinin görevin belirlenmesinde önemi yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.1.2006 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 17.1.2006 tarihli dava dilekçesi ile davalıların malik oldukları 307 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi adına kayıtlı olduğu sırada, bedel ödemek suretiyle 9.7.1980 yılında aldığı muvafakatname ile iyi niyetle bina yaptığını ileri sürerek Medeni Kanunun 724 maddesi uyarınca temliken tescil istemiş; davalılar; binayı davacının yaptığını, karara bağlanan izaleyi şüyu davası ile taşınmazın satışına karar verildiğini beyan etmişlerdir....
Somut olayda ise, önceki davada elatmanın önlenmesi istenmişken, bu davada, temliken tescil talebinde bulunulmuştur. Bu davanın konusu olan temliken tescil istemi önceki davada irdelenmemiştir. O halde önceki dava, ./.. -2- 2005/11469-2006/1148 eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmez. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....